Değer vererek huzur bulma

Hasan YILMAZ

 Sosyal yaşam içinde meydana gelen olaylar yorumlanırken dikkat çeken en önemli nokta unvan sahibi şahsiyetlerin izahlarını temelsiz, dayanaksız yapmalarıdır. Her platformda uygarlıktan, ileri demokrasiden bahsedenler hafta içinde öğrenci kardeşimize yapılanları bir türlü ahlaki çerçevede ele almamaları, sorunu alttan üsten alıp saadete gelmemelerini ayrı bir problem olarak görüyorum.

Bizler hep ahlaktan değerden, birlik beraberlikten bahsederken bizlere kulak tıkayanlar çözümü hep etnik kökenlerde aradılar.  Toplumun vicdanına soruyorum, etnik sorunlar çözülürse ahlaki sorunlar çözülür mü? Hangisinin çözümü diğer sorunların çözümünü kolaylaştırır? Herkesi vicdani açılıma davet ediyorum.

Aristo'nun söylemiyle bütün sorunların temelini ailede aramak gerekir. Çünkü sokak kültürünü oluşturan aile kültürüdür. Aile kültüründen sokağa inmek gerekir, aksi halde sokağı aileye taşırsak sorunlar kaçınılmaz olur. Bu sorunlar büyüyerek geleceğimizi etkileyebilir. Bizleri etkileyen bu sorunların çözümünü ailede aramalıyız.

Aile dediğimizde köklü inançlı değerleri gözeten aileyi kastediyoruz. Bu tip aile sayısının artması; sokakların ahlakı, özgürlüğü, aydınlığı anlamına gelir. Aile içindeki birlik bireylerin sağlığını da etkiler. Yapılan bir davranış anne tarafından hoş görülüyorken baba tarafından cezalandırılıyorsa bu davranış annenin yanında yapılırken babanın yanında yapılmaz. Bu da çocukta çift kişilik oluşmasına zemin hazırlar. Bu anlayış çocuğun gelen tepkiye göre tavır sergilemesine ve şizofren bir kişiliğin ahlaki anlayışını benimsemesine neden olabilir.

Araştırmalar, alkol kullanan gençlerin diğer maddelere kolay geçiş yaptıklarını gösteriyor. Bu geçişlerde küçük adımlarla başlar. Dünya Sağlık Teşkilatı Alkolizm Komitesi'nin raporunda: 'Bira dâhil, her türlü alkollü içki içmeyi, miktarı ne olursa olsun, alışkanlık haline getiren kimselerin hepsi alkolik olarak kabul edilir' denilmiştir. İlmi istatistiklere göre, alkoliklerin %80'i alkollü içki alışkanlığına küçük yaşlarda evlerinde veya misafir kaldıkları yerlerde bira ile başlamışlardır.

Araştırmalar, uyuşturucu kullanan gençlerin mutsuz bir çocukluk dönemi yaşayan, güven duyguları gelişmemiş, aileleriyle anlaşamayan gençler olduğunu gösterir. Gençleri uyuşturucu tuzağından korumada en büyük vazife aileye düşmektedir. Aile, toplumun temel direği ve en önemli kurumudur. En başta anne ve baba çocuklara güzel örnek olmalıdır. Çocuklar her türlü sıkıntılarını ve problemlerini öncelikle anne ve babalarına açabilmelidirler.

Örneklik teşkil etmeyip alkol kullanan ebeveynlerin çocukları yaşadıkları ortamdan etkilenir. Bir gencin kendine güven duymaması, yaşıtlarının yanında kendini küçük görmesi kişilik gelişimini engeller. Teşebbüs gücünü kırar, topluma girmesini ve başarılı olmasını zorlaştırır. Onu içe dönük, sıkılgan ve utangaç yapar. Alkol kullanan babaların çocukları genellikle güven duygusundan yoksun yetişir. Çünkü baba alkollüyken ne yaptığını bilmez. Çocuklar da durumdan vazife çıkararak bir baba böylesine kötü olabiliyorsa kim bilir diğer insanlar nasıldır,  düşüncesinin filizlenmemesini için toplumsal gelişmelerle birlikte ahlaki gelişime biraz daha önem vermeliyiz. Eğer toplumsal huzuru, barışı, güvenli bir yaşam ortamını arzu ediyorsak bunları baskıyla, etnik köken çatışmasıyla, siyasi kaygılarıyla değil de her değişime ahlak elbisesini giydirerek sağlayabiliriz

Selam ve dua ile…
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.