Türkiye’nin gündeminde yeni anayasa var. Sayın Cumhurbaşkanının ‘ihtiyaç var’ şeklindeki açıklamasından sonra bugün gündemin ortasında bu konu var.
Daha önce de bu konu tartışılmış, ancak ameller niyetlere uymayınca konu nihayete erdirilememişti.
Bugün yine bu konu tartışılırken işin başına konacak birincil öncelik ‘samimiyet’ olmalı. Yani gerçekten bu konuda değişim şart diyenlerin -ki öyle- bir kere bu konuda samimi olmaları lazım. Yoksa muhalefetin ‘amaç, gündem değiştirmektir’ şeklindeki tespiti doğruysa, yine gereksiz bir hararet ve hareketin ötesinde herhangi bir adım atılamayacaktır demektir.
Umarız niyet bu değil, niyet bu olsa da dileğimiz, değişim çalışmaları süreci içerisinde bu niyetin de büyük inkılapla ‘değişim çalışmaları’yla uyumlu hale gelmesidir.
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, çarşamba günkü grup toplantısında anayasa teklifi ile ilgili, kendisini süreç dışında tutacak siyasi partiler olsa da tüm toplum kesimleri ile görüşerek 1 yıl içinde bunun hazırlanması ve tartışılmaya başlanması hedefini açıkladı.
Yine yeni anayasa ile ilgili geçen Çarşamba günü HÜDA PAR’ın da bir açıklaması oldu. Genel Başkan vekili Sayın Zekeriya Yapıcıoğlu yaptığı basın açıklamasında yeni anayasa ihtiyacına vurgu yaptı ve bu konuda siyasi partileri ziyaret edeceklerini söyledi.
HÜDA PAR olarak siyaset sahasına çıktıkları günden beri tamamen yeni, sivil bir anayasa yapılması gerektiğini söylediklerini belirten Yapıcıoğlu, "Bu anayasa millete, memlekete giydirilmiş bir deli gömleği gibidir. Cunta mantığıyla insanımızın hürriyetlerini sınırlandırmakta, vesayet kurumlarıyla siyasetin alanını daraltmakta, kollarını bağlamaktadır." ifadesini kullandı.
Yeni anayasanın nasıl yapılması gerektiği ile ilgili yöntemi de ifade eden Yapıcıoğlu, "Olabildiğince geniş bir katılım ve katkıyla yeni bir anayasa yapmak mümkündür. Bu fırsatı heba etmemek gerekir. Bu fırsatın heba olması durumunda sebep olanlar vebalinin altından kalkamazlar. Bizler HÜDA PAR olarak üzerimize düşeni yapmaya, katkı vermeye hazırız." diye konuştu.
Yeni anayasa ile ilgili ‘değişim’den yana olmayanların bundan sonra darbe karşıtlığı ile ilgili tutumlarına güvenilmeyecek, güvenilmemeli. Darbe anayasasını savunanların darbe karşıtlığı oldukları da gerçekçi ve samimi değil, olamaz. Hele bu değişim ve dönüşüm çağında kimi konuların tartışılmaması gerektiğini dayatan metin, kanun ve yasaların arkasında duranların bu memlekete nasıl bir faydası olabilir ki?! Bunu savunanların özgürlükçü, değişimden yana oldukları zaten söylenemez.
Mevcut Anayasa 7 kısım, 177 madde ve 21 geçici maddeden oluşmaktadır. 80 Darbesi’nin anayasasına kimi zamanlar müdahaleler oldu, ancak bu o Anayasanın darbeci ruhunu hiçbir zaman tam etkisizleştiremedi.
Hele özellikle o zamanın kanun koyucularının kendilerinden sonrakilerine hakaret anlamını taşıyacak, iyisini biz biliriz, siz bilemezsiniz heyulasıyla ‘değiştirilemez’ diye koydukları kanunların hala olduğu gibi duruyor olması büyük bir eksiklik.
3-5 darbeci askerin koyduğu ve bugüne kadar gelmiş geçmiş bütün siyaset adamı, bilgin ve düşünürün iradelerine ipotek indirme manasına gelen bu maddelerin ‘tartışılamıyor’ dahi olmaları büyük bir ayıptır.
Bence değişim Anayasanın 4. Maddesinden başlanmalı ve bu büyük ayıp bir an önce ortadan kaldırılmalıdır. Malumunuz 4. Madde, kendinden önceki 3 maddenin değiştirilemeyeceğini hatta değiştirilmesinin dahi teklif edilemeyeceğini söylüyor.
Zaten o maddelere dokunulmadan tali anlamına gelecek maddelerde değişim bir anlam da ifade etmeyecek.
Ayrımcılık, ötekileştirme ve haksız, yersiz dayatmaları içeren kanun maddeleri değişmeli ki ülkeye huzur ve adalet gelsin.
Devletin temel dayanağı adalet olmalıdır. Din, dil, mezhep, etnisite farkı gözetmeksizin herkesin aidiyetleri devlet güvencesi altında olmalıdır. Herkesin temel insani haklar ve meşru özgürlükleri devlet güvencesi altında olmalıdır. Hiçbir tüzük, yönetmelik, kanun ve yasa maddesi Anayasaya aykırı olmamalıdır.
Sonuç olarak demem o ki; bu değişim ile ilgili olarak öncelikle ‘samimiyet’ şarttır, bu bir. İkincisi de, o ‘değiştirilemez’ diye dayatılan hatta ülkenin 83 milyon ferdi olarak aklımızla, bilgimizle, birikimimizle alay manasını taşıyan o ‘değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek’ diye nitelendirilen o maddelerle işe başlanmalıdır ki, daha iyisi ortaya konmuş olsun ve o sözü edilen ‘değişim’ bir işe yarasın.
Selam ve dua ile.