Darbe komisyonuna Cumhurbaşkanlığı tarafından gönderilen belgelerin arasından devletin zirvesinin 1979 yılında PKK’yla ilgili yaptığı ilginç yazışmalar ortaya çıktı. Belgelere göre Adalet Partisi Lideri Demirel, Cumhurbaşkanı Korutürk’e Apocular’ın bölgeyi ele geçirdikleriyle ilgili bir mektup gönderdi. Korutürk mektubu dönemin Başbakanı Ecevit’e yolladı. Ecevit ise iddiaları yalanladı..
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nun çalışmaları için Cumhurbaşkanlığı’ndan istediği belgeler gönderildi. 12 Eylül döneminin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün arşivi de bu belgeler arasında. Korutürk’ün arşivinde dönemin Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel’in tarafından kaleme alınan çok çarpıcı bir mektup da yer alıyor. Demirel, Korutürk’e gönderdiği mektupta PKK’ya verilen siyasi destekle ilgili serzenişte bulunuyor. Korutürk bu mektubu dönemin Başbakanı Ecevit’e yolluyor. Ecevit’ten de anında yalanlama geliyor. İşte komisyona fotokopileri ulaştırılan belgelerden devletin zirvesinin “Apocular” hakkındaki yazışmaları:
Kurtarılmış bölgeler var
12 Eylül darbesinden önce AP Genel Başkanı Demirel, Urfa Milletvekili Mehmet Celal Bucak’ın Apocular tarafından uğradığı suikasttan kurtulmasının ardından Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’e 10 Ağustos 1979’da bir mektup gönderdi. Demirel Anayasa’nın 97. maddesinde yer alan ve Cumhurbaşkanı’nın “Milletin birliğini temsil ettiğini” hatırlatarak başladığı mektubunda şöyle dedi: “Uzun uzun düşündükten sonra size bu fıkraya dayanarak müracaata karar verdim.... Yurdun birçok yerinde kurtarılmış bölgeler meydana gelmiştir. Hilvan’da meydana gelen olaylar sadece biridir.
Mehmet Celal Bucak’a silahlı saldırıda bulunanların, ‘Apocular’ adlı bir bölücü anarşi teşkilatı mensupları oldukları anlaşılmıştır. Apocular’ın esas maksadının Türkiye Cumhuriyeti Devletini parçalama ve Doğu’da bir komünist devleti kurma olduğu açıktır. Bu maksatla a) Bölgedeki halkı sindirme ve yeni yeni kurtarılmış bölgeler meydana getirme, b) Bölge halkından haraç alma, c) Bölgede halk mahkemeleri kurarak vatandaşları yargılama gibi faaliyetlerde bulunmaktadırlar.”
Siyasi himaye görüyor
“Apocular’ın bugünkü hükümete dahil bir bakandan dahi haraç aldıkları ifade olunmaktadır. Bu hareketler karşısında devletin gücü atıldır.. Hilvan’da aylardır cereyan eden olaylar bunu göstermektedir. Temmuz ayı sonunda meydana gelen baskın olayında ölen, çete başının cenazesinde silahlı kişiler bulunmuş, devlet daireleri ve dükkanlar zorla kapattırılmış, bunlara kimse bir şey dememiş ve böylece devlete ve kanunlara meydan okunmuştur.”
Devlet baş edemiyor
“Bölge halkı bu eşkiyaların elinde bizardır ve devleti aramaktadır... Bucak’a suikast girişiminin üzerinden 10 günden fazla zaman geçtiği halde bu olayların failleri ellerini kollarını sallayarak gezmekte olup şu ana kadar hiçbirisinin yakasına yapılmış bulunmamaktadır... Bu cinayetleri işleyen, işleten çete siyasi himaye görmektedir. Devlet bu çeteden güçsüz değildir ama hakkından gelememektedir. Vatandaşın müracaat mercii yoktur. Onun için size başvuruyorum. Hilvan’a 10 ay önce gönderilen bir komando birliği, sükuneti tesis etmiş, buradan alınmış ve bunun üzerine de Hilvan adeta devletin elinden çıkmıştır. Aynı şey Iğdır ve Şavşat’da da vuku bulmuştur...”
Çok geç kalınmadan...
“Daha çok geç kalmadan bu çeteler üzerindeki siyasi himaye kaldrılmalı ve bunlar tesirsiz hale getirilmelidir. Bunu devlet yapmalıdır. Vatandaşın kendi kendisini savunma mecburiyeti doğmamalıdır. Elem ve ıstırap ile ülkenin içinden çürütülmesine seyirci kalındığını görmekteyim. Bu hususu bir defa daha dikkat nazarınıza sunmayı vicdani bir görev saydım.”
Ecevit yalanladı: Asılsız ve haksız
Korutürk mektubu Ecevit’e iletti
Demirel’in mektubunun ardından Korutürk kendisine 21 Ağustos 1979’da bir mektup gönderdi. Korutürk mektubunda Demirel’e mektubunu Başbakan Bülent Ecevit’e ilettiğini belirtti. Ecevit’in cevabı da Köşk arşivlerindeki yerini aldı. Ecevit mektubunda hükümetin kurulmasından önce de Urfa’da bu tür olayların yaşandığını savunarak şu ifadelere yer verdi: “1977 yılında o zamanki anamuhalefet partisi genel başkanı olarak gittiğim Urfa’da açık hava toplantımızda halkın üzerine bomba atıldığını, ateş açıldığını ve bir kişinin öldüğünü herhalde anımsarsınız. Öte yandan ‘Apocular’ adı altında 1975 yılında örgütlenen yasa dışı bir grubun özellikle bu ilimizde eylemlerini yoğunlaştırmak istedikleri bilinmektedir. Ancak bu yasa dışı örgüt karşısında devletin gücünün atıl olduğu, hele bu çetenin siyasi himaye görmekte olduğu iddiası asılsız ve haksızdır. Bu operasyonlar sonucunda kendi başına eylem yapabilme gücünü büyük ölçüde yitiren örgütün, şimdi yöredeki geleneksel aile çekişmelerini ve kan davalarını istismar ederek ve onlardan yararlanarak yapay bir güç gösterisi içine girmeye çabaladıkları anlaşılmaktadır. Bu taktiğin başarısız kılınması için devlet tüm önlemleri almaktadır ve alacaktır. Bir hükümet üyesinden haraç alındığı yolundaki ifadelerin de gerçek dışı olduğu kast edilen Bakanca açıklanmıştır. Sıkıyönetim ilan edilen iller arasında Urfa da yer almaktadır.”
Apocular’ın suikastına uğrayan milletvekili:
Eyvah demenin zamanı geçiyor
Köşk arşivlerinden, suikasta uğrayan Urfa Milletvekili Celal Bucak’ın iki mektubu da komisyona gönderildi. Bucak mektubunda Korutürk’ü sert bir dilel eleştiriyor: “Şahsıma yapılan alçakça saldırıyı duyduğunuz bugüne kadar ilgililere kesin emir veyahut da TRT’de sert bir beyanatınızı duymadım...Yapılan saldırılar karşılıksız kalınca ipleri elinizde olan bu devletin düşmanı ve memleketi bölmek isteyen halk ve devlet düşmanları daha da azmışlardır. Zannetmeyin ki bunlar sizlere yani hükümete ve devlete dönmeyecek. Dönecekler. Eyvah demenin zamanı geçmiş olacak. Kurtarılmış bölgelere bölge katıp devleti ele geçirecekler... Vatandaş korku ve endişe içinde. Hükümet olarak ne tedbir aldınız ve alacağınızı TRT’den duyurun.”
SİVEREK’İN CHP’Lİ BELEDİYE BAŞKANI’NDAN TELGRAF:
İlçem halkı Vietnam göçmenleri gibi...
Komisyonun ulaştığı belgeler arasında dönemin Siverek Belediye Başkanı Suat Karataşlı’nın ilginç uyarılar taşıyan bir telgrafı da yer aldı. Karataşlı Eylül 1979’da Korutürk’e gönderdiği telgrafta bölgenin içine bulunduğu durumu anlatırken şu ifadelere yer verdi: “Karanlık örgütlerin faaliyetleri artıyor. Ceylanpınar, Hilvan, Suruç, Viranşehir’de tüm devlet denetimi yok olmuş, yerel yönetimler teslim alınmış, halktan çeteler vergi toplamaya başlamıştı. İlçemde faaliyetlerini artıran Apocu çete eşkiyaları beni etkisi altına alamayınca saldırıya geçmiştir. Evim ve arazilerim Piling denilen çete tarafından talan edilmiştir. Verilen mektupta Apocu çeteye dahil olmadığım takdirde öldürüleceğim bildirilmiştir. Ben CHP’liyim ve ancak devlet denetimini ve emrini dinlerim. Şayet devlet beni koruyamazsa şereflice istifa ederim. İlçem halkı Vietnam göçmenleri gibi yurdunda yurt arar durumdadır... İnsanlık adına, yurdumun adına soruna çözüm ve devletin harekete geçmesini arz ederim.”
VATAN