Marmara Depremi’nin 16’ıncı yıldönümü nedeniyle İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şubesinde ‘Depreme Duyarlılık Sergisi’ açıldı. Burada bir basın açıklaması yapan İMO Adana Şube Başkanı Nazım Biçer, Türkiye ve Adana’daki deprem gerçeğine dikkat çekti.
İMO Adana Şube Başkanı Nazım Biçer, bugün gelinen noktada depremin, Türkiye’nin en büyük sorunu olduğunu vurguladı.
“Marmara Depremi, yetersizliğimizi ortaya çıkarttı”
Marmara depremi ve sonrası ile ilgili çarpıcı tespitlerde bulunan Biçer, “16 yıl önce bugün, merkez üssü Gölcük olan ve tüm Marmara Bölgesi’ni etkileyen 7.4 şiddetinde bir deprem meydana geldi. Binlerce insan yaşamını yitirdi, binlercesi yaralandı, ülke ekonomisi kısa zamanda telafi edilmesi mümkün olmayacak derecede etkilendi. Başta yapı üretim süreci, mevcut yapılar, kentleşme politikası, afet sonrası önlemler, mevzuat olmak üzere yetersizliğimizi, hatalarımızı gün yüzüne çıkardı. Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğinin yok sayılmasının bedeli, kelimenin gerçek anlamıyla ağır oldu.” dedi.
“Türkiye bir deprem ülkesi”
Biçer, “Deprem sonrası süreç, ‘artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacak’ temennisiyle bütün bir ülkenin depreme göre yeniden düzenlenmesi noktasında toplumsal konsensüsün oluşmasına tanıklık etti. Ancak 12 yıl sonra meydana gelen Van depremi, ne yazık ki, aradan geçen onca zamana ve verilen sözlere rağmen, ‘bir arpa boyu mesafe alınamadığını’, sağlıksız kentleşmenin, yapı denetim sisteminin taşıdığı eksiklik ve zaafların varlığını sürdürdüğünü gösterdi.” diye konuştu.
“Durum hiç de iç açıcı değil”
Türkiye, önemli deprem kuşakları üzerinde bulunduğunu hatırlatan Biçer, ülke topraklarının yüzde 66’sı 1. ve 2. derecede deprem bölgesinde yer alırken, nüfusu bir milyonun üzerindeki 11 büyük kent, ülke nüfusunun ise yüzde 70’i ve büyük sanayi tesislerinin yüzde 75’i deprem tehlikesi altında olduğunun altını çizdi. Biçer, mevcut yapı stokuna bakıldığında da durumun hiçte iç açıcı olmadığını ifade ederek, TÜİK verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 20 milyon yapı olduğunu dile getirdi.
“Deprem konusunda gerekli adımlar atılmadı”
Biçer, “Bu yapıların yüzde 60’ının 20 yaş ve üzerinde olduğu, büyük oranda ruhsatsız ve niteliksiz olduğu, mühendislik hizmeti almadan veya kısmen alarak ve yapı denetimi olmadan üretildiği, pek çoğunun güçlendirilmesi gerektiği, yine kayda değer ölçüde yapının yıkılarak yeniden yapılmasının zorunlu olduğu bilinmektedir. Buna rağmen, daha çok rant amaçlı olan kentsel dönüşüm projeleri dışında, deprem kaygısını giderecek adımlar atılamamış, güvenli yaşam sağlanamamıştır.” ifadelerini kullandı.
Kentsel Dönüşüm Projeleri kapsamında TOKİ tarafından üretilen konutların, yapı denetimden muaf tutulduğunu, özellikle yoksul ve dar gelirliler için üretilen konutların da 1-2 yıl içinde niteliksizliği açığa çıktığını söyledi. Biçer, “İnşaat mühendisliği her zeminde ve her şart altında güvenli ve sağlıklı yapılaşmanın mümkün olduğunu kanıtlayan bir bilim dalıdır. Odamız, doğrudan insan hayatıyla ilgili üretimde bulunan meslek mensuplarının tek ve merkezi örgütü olarak nitelikli olmayan projelere karşı çıkmakta ve kamu yararı gözetmeyen projelere karşı hukuki alanda mücadele etmektedir.” dedi.
“Türkiye depreme hazır değil”
“Türkiye depreme hazır mı?” sorusunu da gündeme taşıyan Biçer, açıklamasını da şöyle sürdürdü: “Bu soruya ne yazık ki olumlu yanıt veremiyoruz. Ne deprem önlemleri ne de afet sonrası hazırlığı ikna edici buluyoruz. Ne sorunlar değişiyor ne de güvenli yaşam kuracak adımlar atılıyor. Siyasi iktidarın kentleşme ve imar politikaları bağlamındaki yaklaşımı ve doğal afetleri “kader” gibi gören anlayış ne yazık ki endişelerimizi artırıyor. Kentler deprem tehlikesine değil, ranta göre düzenleniyor.”
“Yapı stoku bizi endişelendiriyor”
Adana konusunda endişelerini de dile getiren Biçer, yapı üretim sürecinin endişeleri giderecek şekilde sağlıklı işlemediğinin farkında olduklarını, mevcut yapı stokunun da inşaat mühendisleri olarak kendilerini endişelendirdiğinin altını çizdi. TOKİ tarafından üretilen büyük konut projelerinin yapı denetim sisteminden muaf tutulmasının da endişe verici olduğunu kaydeden Biçer, “Deprem toplanma alanlarının imara açılması, yerel yönetimlerin rant odaklı projeler geliştirmesi ve deprem tehlikesinin görmezden gelinmesi endişelerimizi pekiştiriyor.” dedi.
“Adana için de endişemiz var”
İMO Adana Şube Başkanı Nazım Biçer, “Adana ve bölgemiz özelinde de endişelerimiz devam ediyor. Bölgemizin yapı stokunun problemli olduğunu, imar planlarının bölgenin deprem gerçeğine göre düzenlenmediğini biliyoruz. Yakın zamanda yaşadığımız depremi yeni bir uyarı olarak kabul edip yetkililerimizden bölgemizde alınacak önlemler üzerine duyarlı bir çalışma bekliyoruz. Bu çalışmaya katkı vermeye hazır olduğumuz da bilinmelidir.” ifadelerini kullandı. (Ayhan Kaya - İLKHA)