Günlerdir dershaneleri tartışıyoruz. Gündem ne çabuk değişiyor. Daha karma evler meselesini bitirmeden hararetli bir dershane tartışması içerisine girdik. Konuyla alakalı dershanelerin eğitime katkısının olup olmadığı konusunu eğitimcilere bırakmakla beraber işin siyasi boyutuyla alakalı birkaç söz söylemek gerek.
Hükümet öteden beri dershanelerle ilgili bir revizeye gideceğini ifade ediyordu. Son olarak bunun meclise geleceği söylenince Fethullah Gülen grubu tam bir tepki pozisyonunu aldı ve başka yazar-çizerler tarafından da ifade edildiği gibi bu dershane konusuna gösterilen tepki daha önce hiçbir şeye gösterilmemişti. Tabi ki bu salt bir dershane tepkisi olarak addedilemez. Şu ana kadar diğer alanlardaki tasfiyeler üzerinden verilemeyen tepki dershaneler üzerinden veriliyor ve sanki dershane tepkisiymiş gibi algılanıyor. Özellikle emniyet istihbaratta yapılan değişiklikler söz konusu grubu derinden rahatsız etmişti. Tasfiyenin Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’nda Ömer Altıparmak ve 13 müdürle sınırlı olmadığı açığa çıktı. Şube müdürlerinin yanı sıra müdür yardımcıları ve emniyet amirleri de başka görevlere atandı. Ayrıca emniyet istihbaratta 6 bin olan kadro sayısının yarı yarıya yani 3 bine düşürüleceği/düşürüldüğü haberleri Gülen grubunu rahatsız ettiği ifade ediliyor.
Biz yine de bu tepkiyi salt dershaneler üzerinden değerlendirirsek eğer, Müslümanlar ve İslam toplumu için en az diğer farizalar kadar elzem olan bir başörtüsü ve tesettür için gösterilmeyen tepkinin dershanelerin dönüştürülmesi çalışmalarına gösterilmesi bir hayli ilginç.
Sözü edilen “camia” başörtülülere yapılan zulmü “zaman”ında görmezden gelmeseydi ve diğer Müslümanlarla bu barbarlığa karşı dik durabilseydi acaba bütün bu yapılanlar olur muydu? Yıllarca başörtüsü yasağı devam edecek miydi diye sormak gerekiyor.
Fethullah grubunun gerek Gazze gerekse de Mavi Marmara’yla ilgili tavrı da ayrıca değerlendirildiğinde anlayış olarak bir problemin olduğu aşikâr. Uluslararası karasularda israil’in saldırısına ve dokuz Müslümanın şehadetine hiç ses çıkarmayan, hatta gidenleri ve AK Parti olarak hükümeti müesses nizama başkaldırıyla suçlayan Fethullah Gülen’in Türkiye’deki müesses nizamın dershane değişikliğine Firavunlar, Karunlar, Samiriler yakıştırmasıyla karşılık vermesi, İslami hassasiyetten ziyade kendi menfaati söz konusu olunca kızan, rahatsız olan diye değerlendirilmeyecek de nasıl değerlendirilecek?!
Hatta Gülen grubunun darbecilere karşı tavrının da “Gülen cemaatini bitirme planı” çerçevesinde olduğunu ve kendisine dokunulduğu için vaveylalar kopardığını ifade edenler bile var.
Bütün bunlardan ayrı olarak Gülen grubunun İslami camialara karşı tavrı da ayrıca anlaşılmayacak düzeyde gerçekten. Mesela hep gözaltılarda Gülen hareketine mensup kişilerce ibadet bilinciyle işkence yapıldığı iddiaları dile getirilmekle beraber, bir iki yıl önce İslami basın, dernek ve dini hassasiyeti yüksek kişiliklere yönelik terör yuvalarını basar gibi yapılan baskınlardan da kendileri hep sorumlu tutuldu. İşin garip tarafı bununla ilgili gerek basın yoluyla gerek başka kanallarla tekzip yoluna hiç gidilmedi. Hedefe konan o camia ve cemaatlere de “biz yapmadık” şeklinde bir beyanatlarının olduğunu duyanımız olmadığına göre bu baskın ve kumpaslar da onların üzerinde kaldı. Yani İslami Camia ve cemaatlere yönelik yapılan baskınlardan da kendileri hep sorumlu tutuldu, ama konuyla alakalı bir beyanları hiç olmadı. Sadece Ergenekon’a yönelik baskınlarla ilgili “bizim dahlimiz yok, emniyet görevini yapıyor” mealinde açıklamalarda bulundular o kadar.
Buradaki gayem birilerini karalamak veya suçlamak değil, buradaki amacım fotoğrafı ortaya koyup gerçeği öğrenmeye çalışmaktır. Bütün bu iddialarla ilgili sizin dahliniz yoksa eğer, çıkıp bunu deklare etmeniz lazım, çünkü ortada ciddi iddialar var. Ve bütün bunları da Gülen grubunun dershaneler üzerinden kanalize ettiği, kendi tarafına çektiği ve geçmişte bu dershanelerde tabiri caizse devşirdiği öğrenciler eliyle yaptırdığı ifade ediliyor. Eğer sözü edilen dershaneler böyle bir göreve kaynaklık ediyorsa, kesinlikle kapanmalı diyorum. Çünkü hayra değil şerre hizmet ediyorlardır. Yok bunun başka bir izahı varsa onun da bilinmesi lazım. Mesela özellikle Doğu ve Güneydoğu diye tabir edilen Kürdistan bölgesinde Gülen dershanelerine pek müspet bakıldığı söylenemez.
Dershanelerle ilgili şu ana kadar Gülen grubu dışında İslami camialar dahil olmak üzere pek tepki gösteren olmadı. Eğitim şartları düzeltilsin dershaneler de kapatılsın fikri ağır bastı ve bu değişimin, Başbakanın katıldığı bir televizyon programında da ifade ettiğine göre gerçekleşeceği neredeyse kesin.
Bakalım bundan sonra Gülen grubunun hükümete cevabı ne olacak ve önemlisi geçmişte yapıp ettiklerinin bir sonucu olarak desteklerini kaybettikleri İslami camia ve cemaatlere karşı tutumu hangi minvalde seyredecek? Dershaneler ders olacak mı? Hep beraber göreceğiz inşallah.
Selam ve dua ile.