Birbirlerinin kanını akıtanların, nihayetinde düşmanları kanlarını akıtır. Müslüman veya gayri müslim kimse bu kanunun dışında değildir.
Emevîler, amca çocukları Ehl-i Beyt'e, bütün mensuplarına selam olsun, iyi davranmadılar. Abbasîler, Emevîleri kılıçtan geçirdiler.
Abbâsîler, amca çocukları Emevîleri kılıçtan geçirirken Bizans İmparatorluğu fırsattan istifade Malatya'nın kanını akıttı.
Sahabe çocukları, Malatya'da toplanmışlar; şehri kışlık ve yazlık olmak üzere iki bölgede baştan başa “Medine” yapmışlardı. Bizans, onların torunlarından kadın veya erkek, görebildiği tek birini dahi sağ bırakmadı.
Antakya'dan Kudüs'e Müslümanlar anlaşmazlık içindeydi. Haçlılar, Müslümanları Kudüs'te imha ettiler.
Hıristiyan İspanya, birbirini vuruyordu. Müslümanlar, İspanya'ya girdiler. Müslümanlar, Endülüs'te birbirlerini vurdular. Hıristiyan Avrupa, Endülüs'ü imha etti.
Afganistan, Irak, Yemen ve Şam'da başımıza gelen bundan başkası değildir. Hakikat şunu göstermiştir ki iç savaş, düşmanlarımıza merdiven olmaktan, onları tepemize daha fazla bindirmekten başka bir sonuç getirmiyor.
Dün Doğu Gutâ ve nice Şam-ı Şerif şehri… Yetimhanelere sığınmış, anne babasını veya herhangi bir yakınını hiç görmemiş binlerce çocuk…
Savaş, sadece acı oluşturmuyor, aynı zamanda acı ekiyor. Bu yetim büyüyen çocuklar, gülmeyi hiç öğrenmemiş masumlar yarın, büyüdüklerinde geçmişe bakıp ne diyecekler?
Kimse, şu veya bu bahaneye sarılmasın?
Şam savaşında, savaşın kızışması için dışarıdan alkış tutan veya bizzat oraya gidip kan döken hiç kimsenin tezi tutmamıştır.
İslam âleminde bir Allah kulu bundan kârlı çıkmamıştır.
İdlib'de de kanın çok akmasıyla hiçbir Müslümanın zafer değirmeni dönmez.
Dönecek olan, Müslümanları paramparça edecek, uluslara arası güçlerin çıkar çarklarıdır.
Her şey gün gibi ortada iken hâlâ yorum yapmak, hâlâ yumuşak koltuklarda savaşın haklılığına dair edebiyat yapmak, haksızlık değil, tiksindirici, mide bulandırıcı bir hâldir.
Şu görüntü sahte, bu görüntü sahte… Bu nasıl bir çirkeflik? Rusya'nın bir süredir israil'le “kardeşe kardeşe” buluştuğu da sahte midir?
ABD'nin PYD ile kola kola girip petrol bölgelerinin ağalığını elde ettiği de sahte midir?
Hani Esad gitmeseydi buraya Amerika ve israil hâkim olacaktı yoksa? Şimdi orada ABD ve israil yok da hepimiz hayal mi görüyoruz?
Bu savaş ilk günden bugüne hiçbir Müslümana zafer getirecek gibi görünmüyordu.
Kim savaşın, dedi? Suudi Arabistan… Silah verdikçe verdi ya bugün Suudi nerede? PYD, Esad ve ABD'nin safında… Peki PYD ve Esad dün neredeydiler, kimin yanındaydılar, kimin petrolü ile değirmenlerini döndürüyorlardı, bugün neredeler?
Bu tablo herkes için ibret vericidir. Suudi silahı görünce muzaffer olacağına inananlar… O silahların nihayetinde ABD menşeli olduğunu unuttular. Ya Esad'ın cephesini hak cephe ilan edenler…
“Hepimiz kirlendik” demek, kolay ve kimi zaman uluslar arası güçlerin de işini kolaylaştırır.
Şam konusunda fitneyi körüklemek yerine hep beraber yaşananlardan ders almak gerekir.
Başka bir ifadeyle “Dersimizi Şam'dan almamız lazım!” Dün bu söz Şam-ı Şerif'in ilmine, bugüne ne yazık ki acılarına işaret ediyor…