Ders; resmin veya şeklin silinmesi, esen rüzgârın var olan izi yok etmesidir.
Ders; bir şeyi ezip geçmektir, silindirdir.
Ders, ekini öğüten biçerdöverdir.
Ders; kitap okumak, ders almaktır.
Ders; elbisenin eskimesi, günahların artması, insanın uyuz olmasıdır.
İlginçtir, ders kelimesi doğrudan bütün bu manalara gelir. Görüldüğü üzere dersin ifade ettiği bütün anlamlar olumlu değildir.
Bilinen manada dersin, bu olumsuz manalarla ilgisi nedir?
Bilinen manada derse ders denilmesinin sebebi kitabın cümlelerinin harman üzerindeki ekine benzetilmesi, bunların ezilerek hububatının elde edilmesidir. Ders yapan kimse okuduğu kitabı harmanın üzerindeki ekin gibi bilecek, üzerinde döne döne sapla samanı ayırt ederek mahsulü elde edecektir. Bu nedenle biçerdövere “Derras” adı verilmiştir. Tabi bunun için sabır ve azim gereklidir. Ama bundan daha evvel ders yapılan kitabın mahsul verecek, ürün ihtiva edecek bir özelliğe sahip olması şarttır. Örneğin içi boş, daneleri olmayan ekin üzerinden yapılan deveran hiçbir şekilde ürün vermez. Bundan ancak saman elde edilir. Bu nedenle ders yapılacak ekinin ürün verecek durumda olması gerekir.
Ders, iz silmektir. Fakat dersin sildiği iz kötü izlerdir. İyi izleri, doğru işaret ve alametleri silen ders, ürün veren ders değildir. Bilakis öğüten, bozan, uyuz yapan derstir. Bu, silindir mahiyetindeki derstir. Eğer ders; ürün vermek, yoldaki işaretleri koymak, usul ve esas öğretmek amacıyla yapılmıyorsa o ders; ezen, kıran, silen asimile eden mahiyette bir derstir.
Allah (CC), “Kitabı öğretmek ve dersini almak suretiyle Rabbani olun”(Ali İmran: 79) buyurur. Burada ders; insanların kültürel kazanımlarını, birikimlerini silen, ezip geçen değil, aksine yol çizen, yanlış ve evhamlı işaretleri yok eden, ürün veren ve bunları belirginleştiren, kıymetlendiren bir özelliğe sahiptir.
Cahiller, Peygamber (SAV) için, “Sen ders yaptın” (Enam:105) demişlerdir. Burada ders, “sen bunu başkalarından öğrendin” manasında ele alınmıştır. Ama ayetin sonu bu manadan çok daha ilginç bir mesaja işaret ediyor. Ayetin buna cevabı “size açıklamak için”(Enam:105) şeklindedir. Demek ki onlar Peygamberi (SAV) kendi kültürlerini, sahip oldukları bilgileri ezip geçmekle suçlamışlardır. Yani onlar Peygambere (SAV), “sen bizim üzerimizde hâşâ bir silindir gibi geçtin, her şeyimizi sildin” demeye getirmişlerdir. “Size açıklamak için” cevabı, bunun onları silmek için değil, kötülüğü ve yanlışlığı yok etmek, hayrı ve güzelliği açık ve net hale getirmek için olduğunu ortaya koymuştur. Nitekim Kur’an-ı Kerim; hiçbir hakikati, değeri, doğru ilkeyi yok saymamış aksine bunları korumuş ve kıymetlendirmiştir. Buda’nın, Zerdüşt’ün, Konfüçyüs’ün, Şaman’ın, Aztek’in, Eflatun’un, Mani’nin, elhasıl dünyadaki bütün inançların doğru ilkeleri Kur’an’da mahfuz ve malumdur. Ehli olanlar için bunları tek tek çıkarıp tespit etmek fevkalade kolaydır.
Kur’an-ı Kerim olağanüstü güç ve azametine rağmen hiçbir dili zayıflatmamış aksine girdiği her dile yeni ve ulaşılmaz değerler bahşetmiş, kendi kelime ve kavramlarıyla dilleri zenginleştirmiş, aziz etmiştir. Bu da Kur’an’ın dersinin vasfını en güzel şekilde ortaya koymaktadır. Kur’an-ı Kerim, dersi beyan için kullanmıştır. Kâfirlerin iddia ettiği gibi Kur’an kimsenin kültürü ve değerleri üzerinden geçmemiştir.
Dershaneler konusu, bize ders verme usul ve esasını hatırlattı. Türkiye’de dershane sorunuyla birlikte aslında temel bir “ders” sorunu vardır. Üniversiteler; kültürü, değerleri, ilmi silindir gibi ezip geçen kurumlar haline gelmiştir. Ders kitapları, ideolojik düşüncelerle hakikatleri ters eden ve onların üzerinden ezip geçen bilgilerle doludur. İstenildiği kadar ders kitapları üzerinde müsamere yapılsın, tekrar edilsin; bunlar mahsul vermeye pek salih değildir. Ders kitaplarında saman çok, mahsul pek azdır. Bunları okuyanlara, bunların üzerinden gidip gelenlere zaman kaybettirmektedir. Enerji ve emek israfına yol açmaktadır.
Dershaneleri savunanların bu hakikati göz önünde bulundurmaları gerekir. Dershanelerin sadece bir kültürü değil, İslam’ın bütün evlatlarının kültürlerini yüceltmesi ve sadece kendi camialarının maslahatını değil, bütün Müslümanların hakkına riayet etmeleri gerekir.
Hükümet, dershanelerin paralel eğitim verir hale geldiğini savunuyor. Eğitimin ana kısmı zaten bir noktaya paraleldir. Önce o paralelliğin ortadan kaldırılması gerekir. Okul ve Üniversite dersliklerinin günah evleri olmaktan çıkarılması gerekir. Aksi takdirde burada yapılan ders, hakikate değil kaşıntıya yol açar, insanları uyuz yapar. Alametlerin silinmesine, değerlerin zayi olmasına yol açar.
Hz. İdris (AS), ders üzerinde sabrettiği ve verdiği derslerle hakikatleri elbise yaptığı için dersten türeme kendisine “İdris” ismi verilmiştir. Bu nedenle İdris (AS), Kur’an’da sabrıyla övülmüştür. Çünkü ders, sabır ve azim işidir. Ama daha önce hak ve adalet işidir.
Dersaadette dersi adet edinenlere selam olsun!