Referandum süreci biraz daha sürseydi ülkenin dindarlaşma oranı da biraz daha yükselecekti.
Bunu öylesine söylemiyoruz. Tezimizi destekleyen çok sayıda veri var elimizde.
Öyle garip bir referandum süreci yaşandı ki, siyasiler, bürokratlar hatta sokaktaki vatandaşlar bile “Allah'ın tekliği”nin anlaşılmasının öneminden söz ederek tevhid akidesinin temeline vurgu yaptılar. Laiklik ilkesi ilan edildiğinden beri hiç bu kadar çok tokat yememişti.
Belki çok iddialı gelecek; ama şunu bile söyleyebiliyoruz:
Bu referandum eğer Ramazan ayının sonlarında yapılsaydı bazı siyasilerin konuşmalarına başlarken besmele, hamdele, salvele sıralamasına dikkat ettiklerini bile görebilirdiniz.
Hiç abarttığımı düşünmüyorum.
Tamam, politik davranıyor ve istismar ediyorlardı diyebilirsiniz; ama zaten biz de asıl niyetleri değil de süreci konuşuyoruz.
Örnekler üzerinden gidelim:
CHP'nin referandum şarkısı "Düşmez şaşmaz bir Allah, "hayır" olur inşallah” şeklinde idi.
Allah'tan başka herkesin yanılabileceğine vurgu yapılıyordu. Önceki seçimlerde "Hadi, Mustafa kemal Atatürk'ten korkmuyorsun, utanmıyorsun diyelim, bari Allah'tan kork" diyecek kadar garip ve tehlikeli karşılaştırmalar yapan Kılıçdaroğlu bile bu süreçte en azından bu konularda daha dikkatliydi.
HDP'li Hüda Kaya da dini birikimini kullanıp halkı “Hayır” vermeye ikna etmeye çalıştı. Eski radikal kimliğinden esintiler taşıyan açıklamasıyla Hüda Kaya, Marksistlerin hakim olduğu bir partide siyaset yaptığını cinsel sapkınlara destek veren kişilerle omuz omuza çalıştığını bile unutturdu.:
“İnancımıza göre 'evet' demenin karşılığı Allah'ı inkâr etmektir. Bunu size Kur'an-ı Kerim'den iki sure ile açıklayacağım. ‘Allah'tan başka kim kendini teklikte dayatıyorsa, tevhide göre bu 'hayır' denilmesi gereken bir zalimdir.' Sadece Kelime-i Tevhid'in La'sını anlatsak neden Hayır demeleri gerektiği konusunda onları ikna edebiliriz.”
Hüda Kaya, “Tevhid'in la'sını anlattığında” ortaya çıkacak tabloda “Ancak müminler kardeştir” gerçeğini nereye oturtacağından ise söz etmedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, bir açıklamasında, “Bizim hiçbir imkanımız yok, tek güvencemiz var. Allah'ımız ve vatandaşımız var” dedi. FETÖ'nün, PKK'nin Avrupa ve Amerika'nın desteğini ve sağladığı imkanları yetersiz bulmuş demek ki, bunları söyledi.
Daha önceleri Hıristiyan olduğu ve vaftiz edildiği iddialarına cevap olarak "Ailemin bir tarafı Hıristiyan, diğer tarafı Müslüman" CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, seçim çalışmalarında İslam'a olan saygısını “Selayı dinleyerek” gösterdi. Ezan ile Sela arasındaki farkı bilmese de bu Böke gibi biri için o kadar da önemli değildi.
Baykal, saçma sapan laflar etti; ama bunu da bu konulardaki acemiliğine verebilirsiniz. Mesele referandum tartışmasına “peygamber” konusuyla girmesiydi:
"Böyle bir yetkiyi peygambere versen peygamberi bozarsın. Olmaz, kimseye bu yetki verilmez, verilmemeli."
Ak Partide bakanlık yaptığı dönemde sol ideolojiye özenti ifade eden açıklamalarıyla bilinen ve Baykal'ın “Cumhurbaşkanı adayı olursa destekleriz” açıklaması ile oyuna gelip siyaset üstü pozlara giren; ama bir süre sonra ortada kalan ve keskin Erdoğan karşıtlığı içeren söylemlerle gündeme gelmeye gayret eden Abullallatif Şener, bir müftü edasıyla konuştu:
“Bu değişikliğin tüm maddeleri İslam'a da aykırı!”
Tabi biz hâlihazırdaki maddelerin ne kadarının İslam'a uygun olduğunu sormuyoruz Şener'e. Bu onun uzmanlık alanına girer.
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bedri Gültekin, “hayır”ın açık ara önde olduğunu belirtirken, “referandumun da Allah'ın Türkiye'ye bir lütfu” olduğunu söyledi.
Vatan Partisi demek Doğu Perinçek demek! Perinçek'in Maoist çizgide bir Marksist olduğunu ve bir dönem çıkardığı dergide yazı yazan Turan Dursun adındaki müftü eskisinin İslam'a ve Aziz Peygamber'e hakaretler ettiğini unutmadan açıklamayı değerlendirdiğimizde sanırım şaşırmaya hakkımız var.
Son olarak referandum döneminde yaşanan “Takvim savaşlarından” bir örnekle konuyu bağlayalım:
Evet, bir takvim yaprağı…
Referandumun olduğu 16 Nisan gününü gösteren bir takvim yaprağında yazılan bir Hadis... "Hayra vasıta olan o hayrı işlemiş gibidir." Ümit Özdağ da bu görseli "Sadece tesadüf denilebilir mi?" diye paylaşıyor.
Hiçbir şeyin tesadüf olmadığının altını çizerek, tüm bu yaşananlardan sonra referandumdan çıkan sonucun “hayırlı olmasını” diliyorum.