Hak Teâlâ insanlığın içinde ortak kan, dil mıntıka v.s bağı olan kesimine “kavim” adını vermiştir.
İslam ümmeti doğal olarak kavimlerden oluşmaktadır. Ümmet bu kavimlerin birlikte ve koordineli bir şekilde hareket ettiğinde mukavemet gücü kazanmış, kendi kendinin kaimi ve idarecisi olmuştur. Kadr u kıymeti olmuştur.
Müslüman ana merkez olan ve bu çağda Ortadoğu diye isimlendirilen bölge, kavimlerin kıyamına sahne olmaktadır. Bütün dünyayı hayrete ve çaresizliğe düşüren bu mukavemet gücü kavimlerin hafızasında ve kalbinde mevcut olan ilahi İslami ruh ve inançtan kaynaklanmaktadır.
Müslüman kavimlerin mukavemeti, direnişi, savaşma gücü, cesaret ve kabiliyeti her türlü takdirin üstündedir. Ancak bu mukavemetin takvim sorunu var. Takvim ve kavim, kıymet, kıvam, makam, kıyamet, mukavemet… aynı köktendir. Takvim; doğru zamanda, doğru yerde, doğru bir duruş göstermek demektir. Bu nedenle her gün doğru zamanı gösteren çizelgelerin bulunduğu sayfalara “takvim” adı verilmiştir.
Takvim, zamanı kıvamında kıymetlendirir. İnsan takvime bakarak zamanı ve konumu bilir. Allah (cc) insanı ahseni takvimde yaratmıştır. Bu bir mesajdır. İnsan kavmi için, soy sopu için takviminden gafil olmamalıdır. Zira takvim olmadan mukavemet sonuç vermez. İş kıvamında olmaz. Kıymet hâsıl olmaz.
Kavmin mukavemeti takvimine zarar vermemelidir. Bazen haklı olduğunu görmek ve bunu göstermek mukavemetle değil takvimle mümkündür. Ne kadar mücadele edilirse edilsin takvim doğru değilse haklılık anlaşılmaz. Doğruluk görülmez. Kıymet bilinmez. Bu nedenle kavmin mukavemeti sonuca gitmez.
Kabul etmek gerekir ki Kürtler içinde kavmi esas alan bir kesim var ve bunların bir mukavemeti söz konusudur. Ancak bunlar kavmi duygularla takvimi ihmal ediyor. Hem ahseni takvimi ihmal ediyor hem de duvardaki takvimi ihmal ediyor. Dış güçlere güvenerek ve kavmi bir takım kazanımlar umarak ahseni takvimden çok büyük ödünler veriyorlar. Böylece duvardaki takvimin, zaman döngüsünün lehlerine olacağını düşünüyorlar. Takvim sayfalarının kendileri için işleyeceğine inanıyorlar. Lakin düşen her yaprak onların ahseni takvimlerinden düşüyor. Kavmi bir takım saiklerle Ortadoğu'da seküler düşüncenin yılmaz savunucusu olmak son derece yanlış ve tehlikeli bir yaklaşımdır. Zira bu yaklaşım ahseni takvimin sayfalarını tek tek bir bir döker. Öyle ki gün gelir takvimin sayfaları biter ama ortada ne kavim kalır ne mukavemet ne de bir kadr-u kıymet... Adeta kıyamet kopmuştur.
Sırf Kavmi reflekslerle kazanım kıymetsizdir. Hele ki bu uğurda ahseni takvimi feda etmek düşüklüktür. Beyhude ve berbat bir iştir.
Irak Kürdistan'ından İslami hareket liderlerinden birinin oğlu gazetemize gelmişti. Ona Arapça bilip bilmediğini sorduğumda “hayır bilmiyorum çünkü son zamanlarda kendi kültürümüzü güçlendirmek düşüncesiyle bizde Arapçaya eğilim azaldı.” Şeklinde cevap verdi. İşte kavmi refleksin vardığı nokta böyle oluyor. Kavmi refleksle Kur'an'ın dilinden mahrum olmak hem duvardaki takvime hem de ahsen'i takvime zarar veriyor. Mıntıkayı insana dar ediyor.
Öte yandan sırf kavim refleksiyle bu kesime saldırmak, bunların kavmi duygularını rencide etmek de aynı şekilde yanlıştır. Çünkü kavim refleksiyle saldırmak kavmin mukavemetini artırır. Bu da hakikate ve maslahata zarar verir. Genel manada ümmetin mukavemetini kırar.
İslam âleminde kavimler bir mukavemet aracıdır. Yeter ki bu mukavemet içe değil dışarıya yönelsin. Yeter ki her kavim diğerinin kadir kıymetini bilsin.
Avrupa'da kavim mefhumu bitmiştir. Bu nedenle mukavemet-direniş güçleri de yok olmuştur. Çünkü kavmi kavim yapan takvimdir, ahseni takvimdir, duvardaki takvimdir. Şimdi Batıda hem duvardaki takvimin yaprakları dökülüyor, zaman onların aleyhine işliyor, hem de onların ahseni takvim sayfaları dökülüyor değerlerini ve kıymetlerini yitiriyorlar. Avrupa kavimsiz kalmanın sonucu olarak mukavemet-direniş gücünü tamamen yitirmişken İslam âlemi ise güçlü bir mukavemet aracı olan genç, diri, atak ve dinamik kavimlerini doğru bir şekilde, doğru zamanda ve doğru yöne sevk ve idare edememenin sıkıntısını yaşıyor. Bunun ağır bedelini ödüyor. Fakat inşallah bu da aşılacaktır. Çünkü ahseni takvim sahibi olduğumuzda kavmin içini bu ruh ve inançla doldurduğumuzda takvimler bütün İslam kavimlerinin lehine işleyecektir. Saatler de çanlar da onlar için çalacaktır.
Direniş mukavemettir. Mukavemet de bir takvim işidir. Doğru yerde doğru yönde ve doğru zamanda olmaktır. Ahseni takvime sahip çıkmaktır.