“Allah yolunda çarpışarak şehid olanlara…”
.....
Onlar!
Baharda laleler olup
Kanlarından yolumuza
Bir misk ve amber yaydılar
En zifiri gecelerde
Ellerimizde fanus
Göklerde ise
Yıldızlar gibi
Doğuda ve batıda
Kervanlar kaldırarak
Gizemli kavisler çizdiler
Samanyolu ektiler
Aynalarla konuşan
Çobanlar gibi bize
Işıklar savurarak gittiler..
Ne güzel bir ayrılış!
Ne güzel bir gidiş!
Onlar, hepimizin geldiği yere
O'na, O
Bir tek olana döndüler
Sahi! Her birimiz O'na
Dönecek değil miyiz?
.....
Şimdi sen
Ey dilime aşina
'Onlara' hasret büyüten arkadaş!
Hadi durma
Bir ay vur bana
Bir güneş sar yarama
Bir kapı da biz açalım
En gizemlisinden bir anahtarla
Bir kere de biz
Gözlerimizden
Onların döktükleri gibi
Dupduru bir göz yaşı dökelim
Onlar
Ölümlerden en yamanı ile
Ölümüne sözleştiler
Sözleşelim
Ve ama sözümüzü
Putperestlerin helvadan
Tanrılarını yedikleri gibi yemeyelim
Aman yemeyelim
.....
Şimdi Sen
Ey gözleri gözlerim
Gören arkadaş!
Gözlerim Irak’ta
Filistin'de Çecenya'da
Gözlerim Cezayir'de
Moro'da Afganlar'da
Gözlerim Ka'be'de
Aksa da Kafkas'da
Neresini saysam ki!
Gözlerim
Direnişin şahlandığı
Her noktada takılı kaldı
Her nokta gözlerime
Çatallı bir iğne gibi battı
En iyisi gel
Seninle bir demet lale olalım
Ardımıza misk
Ve amberden kokular saçalım
Bir kere de biz yıldızlar olalım
Masmavi semalara çiftçiler gibi
Yıldız yıldız Samanyolu ekelim
Sonra ekinleri
Eylemleri ve kelimeleri
Toplayıp avucumuzla
Kanımızın fışkıracağı yerden sıkalım
Beraberce Sözümüzde durup
Direnişe yollayalım
İnzar Dergisi