Diriliş Senfonisi: Bahar!

Esra GÜLŞAHİN

Yeryüzü ile gökyüzünün ahdine sadakati. Yağmurların bereber bereket damla saçarak yeryüzünü ölmüş mezarından kaldırıp diriltme sahnesi. Cemre cemre düşen sıcaklığın yere, gönle, yüreğe, hayata, ayak ve bileklere değme ve hissettirme vakti.

Vakit Bahar! Bir diriliş, bir silkiniş, yeniden doğuş, tazeleniş, umuda geliş, hüznü terkediş...

Vakit Bahar! Karanlıktan çıkıp gün aydınlığına teslim oluş. Gafletten sıyırılıp özüne dönmeyle hakka sarılış. Dağılmışlıktan uzaklaşıp birliğe, bütünlüğe, koşmaya, bir olmaya varış.

Vakit Bahar! Bir mevsim düşlemesi gibi insanlığı tahayyül ediyorum. Bir mevsim dirilmesi, değişmesi gibi ümmetin halini öylesine düşlüyorum ki, bu bahar en çok bizim için doğmalı. Biz bahara, bahar bize yakışmalı, yaklaşmalı bizi anlatmalı.. Biz kendimizi anlatacağımız bir misal getireceksek bu bahar olmalı. Ne o bize geç kalmalı ne de biz ona geç...

Bak, dışarıda bir ahenk! Ölmüş, yok olmuş, hiçlikten kurumuş o dallar yaprağa, o tohumlar ağaca, o ağaçlar meyveye, o dallar çiçeğe öylesine dönüşmüş ki, ölesiye kadar bu mevsim izlenilesi. Herkesin şükrü, sevgisi, kalben isteği; bahar...

Her sene alışılagelmiş bir göz körlüğü olamaz. Bu kayıtsızlık ve bu insan aklının tefekküre biçilmeyecek yanı boş bir yaşamı andırır. Çürük bir beyni, sadece maddeden ibaret olan aklı,  gören; ama bakamayan, duyan; ama anlamayan bir hale büründürür. Oysa Müslümanca bakabilmek, hikmetle düşünebilmek, yaratıcının esmasının cilvelerini semavatta seyre dalabilmek bizi diğer insanlardan ayıran farklılığımızdır. Salt bir bakışla bakamayız bu mevsime! Belki de varlıklar ötesi cenneti düşlerin ortasına oturtup aklımızın ihata edemeyeceği o en güzeli, sadece baharın çok cüzi bir güzelliğini düşünerek tahayyül ederiz.

Müslümanca bakabilmenin diğer yanı ise; semavatın bu kadar güzel olduğu ve güzellikler saçtığı şu demde insanın da fikir, eylem, ruh ve düşünce yapısının güzel olmasıdır. İşte bu nazarla bahara bakıp ve baharı insan, özelde Müslüman üzerinden okursak ne kadar aynı olmamız gerektiğini kavrayacağız. Allah semavat içindeki insanın hizmetine verdiği bu yaratılmışlar bir mevsimde bu kadar güzel bir senfoni oluşturuyorsa insanoğlu bu senfoniyi her zaman oluşturmalıdır!

Oysa bu baharı aklımızda bu minvalde derk edecekken, ona olan yabancılığımız, ona bu kadar yakışıksız kalışımız ayan beyan ortada!

Hasılı-ı kelam.. Vakit bahar, mevsim bahar! İlk dersimiz tefekkür. İkinci ders baharla semavatın bu uyumu içindeki ahenginin insan ile bahar arasında da olması. Birinci dersi işlemeden ikinci dersi uygulamaya koymak, anlamaya çalışmak çok zor olacaktır. İlkin tefekkür edelim! Cemre sadece hayava, toprağa değil hayata, insana, vicdana, adalete de düşsün!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.