Taşımaz ağırlığını yüreğim, acısını uçuşunun
Yakılmadan kandil, cemre
düşmez yüreğimdeki ağrıya
Yakılmadan kandil, aydınlanmaz
ağrıdan gözümün kaçan feri
Zamana pranga vurulmadıkça,
gama gem vurulmaz vurulamaz
Sertacım, Baştacım, Sontacım Ah! Tacım
Telef edilecek kaç çakal dindirir ki
acısını kınalı kuzumun
Kaç Hind'i ağıt yüreğimdeki
onulmaz yarayı onarır
Kaç gün kaç sokak kaç şehir kapatsam ine cine,
Hapsetsem iti inine
Arşa yükselen ananın feryadına bedel!
Yetmez, tutmaz, etmez,
Dinmez acısı Sertacım!
Hangi öfkeli söze sığınsam boş
Hangi şeddeli hisse dayansam taşımaz
Hangi hayale havale etsem kesmez
Hangi namluya sorsam bilmez adresi, vermez teselli
Söz özsüz ve öksüz kaldı sensiz, saz yetim ve sessiz
Tilavetler tatminsizdir senden sonra
Makberde okunan, meydanlarda terennüm edilen…
Ne Musab'tır güzelliğin adı, ne de Bilal'dir avazın azizi
Senden sonra Hamza'ya kalan bir esmadır yiğitlik…
Senden sonra bize kalan bir kurşunluk vuslattır özlemin
Bir annen bilir
kaderi, kederi
Bir de ben ve biz
Bir “hane”n
bilir özlemi, elemi
Bir de oğul ve kız
Azığı kan, kin ve irin
Neslimden türetildi
yazık ki bu hain
Sadrıma düşürülmüş şeytan-ı lain
Ceddime şekvamdır her iki Saideyn
Şeyhime ricamdır, yazsın bir ferman-ı elim
Kopacaksa kıyamet, artık kabirden çıkıp da gelin
Kopacaksa kıyamet, evliyalar imdat edip de gelin
Bu kaç ihanettir omuzuna yüklediğimiz
Amed kalesinin, yüküne bükülen beline
Bu kaçtır kara taşına yazdığımız kara günleri
Kaç kara taştır bağrımıza bastığımız
Dicle'ye Fırat'a saldığımız kaç “kan” dır
“Kardeş kavgası çıkmasın” belasına
Taçsız baş bin bela, Taç olmalı Kerbela
Başsız taç'a aramalı bir Veliyi Kerbela
Bırakmazsan qal-u qil'i demezsen “qal-u belâ”
Kopacaktır arşı alada herc-u merc eden bir vaveyla
İnecektir göklerden bir tufan-ı helâk-ı cuhela
Yetti artık!
Divan oturmuş gibi
Kalem kırılmış gibi
Yiğitler dizilmiş gibi
Öfkeler patlamış gibi
Ser(iye)ler secdeye kapanmış
Güvercinler amaçsız uçuşur, deli divane
Köpekler havlar bahçede anlamsız
Sürgüler şakırdar, yürek tetikte
Kuzular bağrışır ağılda
Baykuşlar tünemiş tüneğe
Ayak sesleri kesilmiş sokakta
Ninnisiz uyutulur bebeler
Kafeste aslan yılların yalnızlığına isyan
Bir tek işaret bekler sabırsız ve korkusuz
Dedeler! sabır ekin
Analar! dua ekin
Yiğitler! yürek ekin
Bacılar! zılgıt çekin
Ağalar,Beyler, Efendiler!
Biçin, bu sizin ekin
Biçin, bu sizin ekin