Ankara Hacı Bayram Camii’nde az sayıda katılımla ve tedbirler alınarak kılınan cuma namazı öncesi Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “Ramazan: Sabır ve İrade Eğitimi” başlıklı hutbe irad etti.
Erbaş, hutbesinde tüm insanlığa, “Ey insanlar! Canımıza, aklımıza, inancımıza, malımıza ve neslimize zarar veren şeylerden uzak duralım.” çağrısında bulundu.
Erbaş, "Ömür, yüce Rabbimizin ikram ve ihsan ettiği büyük bir nimet, kıymetli bir sermaye, aynı zamanda sorumluluğu ağır bir emanettir. Yılın hangi ayı, hangi günü, hangi saati olursa olsun, kulluk bilinciyle geçirdiğimiz her ânımız değerlidir. Ancak bazı vakitler vardır ki ilahi rahmete mazhar olmuş, duaların kabulüne ve günahların affına vesile kılınmıştır. İçinde bulunduğumuz Ramazan ayı da, Allah Teâlâ’nın kullarına sonsuz merhametinin tecellisi olan mübarek bir aydır. Ramazan-ı Şerif, gecesiyle gündüzüyle her ânı değerlendirilmeye layık eşsiz bir hazinedir." dedi.
"Evimizi Kur’an’ın nuru ile aydınlatmaktan asla mahrum kalmayacağız"
On bir ayın sultanı Ramazan’ı özel ve önemli kılan hususların başında, Kur’an ayı olması geldiğini vurgulayan Erbaş, şöyle devam etti:
Doğruyu eğriden, hakkı batıldan ayıran, dünyada ve ahirette mutluluğa eriştiren hidayet yolunu insanlığa gösteren yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim bu ayda nazil olmaya başlamıştır. Nitekim hutbemin başında okuduğum ayet-i celilede Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır; 'O sayılı günler, insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur'an'ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin…' Allah Resûlü, (Sallallahu Aleyhi Vesellem) her yıl Ramazan ayında vahiy meleği Cebrail (Aleyhiselam) ile karşılıklı olarak Kur’an’ı hatmetmiştir. Asr-ı Saadetten bugüne, Müslümanların alışkanlık haline getirdiği Ramazan mukabelesi, Peygamberimizin sünnetidir. Bu yıl maalesef salgın hastalık sebebiyle camilerimizde olamayacağız, mukabele okuyamayacağız. Ancak ailece Kur’an-ı Kerim’i okumaktan, anlamını öğrenmekten, hayatımıza onun bereketini taşımaktan, evimizi Kur’an’ın nuru ile aydınlatmaktan asla mahrum kalmayacağız.
"Oruç, İslam dininin üzerine bina edildiği beş temel esastan biridir"
Mazereti olmayan her Müslüman'ın orucunu tutması gerektiğini vurgulayan Erbaş, "Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem), bir defasında ashabına şöyle seslenmiştir; 'Mübarek Ramazan ayına kavuştunuz. Yüce Allah bu ayda size oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda cennet kapıları açılır, cehennem kapıları ise kapanır ve şeytanların azgınları bağlanır.' Ramazan, oruç ayıdır. Orucun insana sabır ve merhameti, topluma metanet ve kardeşliği öğrettiği aydır. Akıllı, buluğ çağına ermiş ve dinen geçerli bir mazereti olmayan her Müslümanın Ramazan orucunu tutması farzdır. Zira oruç, İslam dininin üzerine bina edildiği beş temel esastan biridir. Yeme-içmeden ve nefsani isteklerden uzak kalmak orucun görünen yüzüdür. Halbuki oruç, çok daha derin bir anlam taşır ve elini, dilini, gözünü, kalbini, aklını, hasılı bütün bedenini günahtan uzak tutmaktır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur; 'Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de oruç farz kılındı. Umulur ki takva sahibi olursunuz.' Ayet-i kerimede ifade edildiği üzere oruçlarımız, nefis terbiyesi, irade ve takva eğitimi için en ideal yoldur. Zira oruç, insana maddi arzuların esiri olmamayı, Allah’ın sınırlarına riayet etmeyi öğretir. Oruç sayesinde insan kendisine hâkim olmayı öğrenir, olgunlaşır ve Allah’ın rızasına mazhar olur. O’ndan hakkıyla sakınan değerli kulların yani muttakilerin arasında yerini alır. O yüzden Allah Rasülü Efendimiz, 'Oruç tutunuz, sıhhat bulunuz' buyurmaktadır." ifadelerini kullandı.
"İslam; barış, huzur, kurtuluştur"
İslam, insanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için gönderilmiş en büyük nimet olduğuna işaret eden Erbaş, şunları söyledi:
Çünkü onun adı barış, huzur, kurtuluş anlamına gelmektedir. Barışın, huzurun ve kurtuluşun gerçekleşmesi insanoğlunun kendisinden istenen ahlaki ilkelere uyması, iyi olup iyiliği yaymaya, kötülükten uzak durup başkalarını da uzaklaştırmaya çalışmasıyla mümkündür. İslam, iyi olan ve iyiliğe götüren madde ve davranışlara helal; kötü olan ve kötülüğe götüren madde ve davranışlara da haram ismini vermiştir. Bir diğer ifadesiyle temiz ve faydalı olanlar helal, pis ve zararlı olanlar haram kılınmıştır. Yüce Kur’an-ı Kerim’de bu husus A’raf suresinin 157'nci ayetinde şöyle ifade edilir; 'Onlar ellerindeki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı buldukları o elçiye, o ümmi peygambere uyarlar. Peygamber onlara iyiliği emreder ve onları kötülükten meneder. Yine onlara temiz şeyleri helal, pis şeyleri haram kılar.' İslam sağlığa zarar veren şeyleri de haram dairesi içerisinde değerlendirmiştir. Peygamber efendimiz de insanların çoğunun aldandığı iki şeyden birisinin sağlık olduğunu ve insanın sağlığını koruması gerektiğini belirtmiştir.
“İslam neyi haram kıldıysa onda kötülük vardır”
"İnsanın hem kendi bedenine hem de başkasının bedenine zarar vermesi yasaklanmıştır" diyen Erbaş, "Peygamber efendimiz “la darara vela dırar” (zarar vermek de, zarara zararla karşılık vermek de yoktur” sözünü küllî bir kaide olarak tüm insanlığın dikkatine sunmuştur. Zira ırkı, dini, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun insanın koruma altında tutulması zaruri olan beş hakkı vardır; ilmihal kitaplarında buna zarûrât-i hamse denir; canını korumak, aklını korumak, dinini korumak, malını korumak, neslini korumak. İnsanın bu beş hakkını korumak farz, bunlara zarar veren her şey de haram kılınmıştır. İslam neyi haram kıldıysa onda kötülük ve insana zarar, helal kıldığı şeylerde de temizlik ve insana fayda vardır. Küreselleşen dünyada bu kötülükler ve zararlar nerede işleniyor olursa olsun çok kısa zaman içinde dünyanın her yerine yayılma riski taşımaktadır. Çünkü insanoğlu artık dünyanın bir ucundan diğer ucuna bir gün sürmeyecek kadar kısa bir vakit içerisinde ulaşma imkanına sahiptir. İnsanlık bu dönemini yaşamaktadır. Her kültürden, her ırktan, her inançtan, her medeniyetten insan aynı otelde tatil yapma, aynı salonda yemek yeme, birkaç metrekare alandan oluşan aynı ortamı paylaşma durumunu yaşamaktadır." dedi.
“Sağlığa zarar veren her şeyden uzak duralım”
İnsanlara çağrıda bulunan Erbaş, "Ey insanlar! Canımıza, aklımıza, inancımıza, malımıza ve neslimize zarar veren şeylerden uzak duralım. Ey insanlar! Sağlığımıza zarar veren şeylerden uzak duralım. Çünkü bundan sadece bu kötülüğü işleyen ya da zararlı maddeyi kullanan kimse değil, sadece çevresindeki insanlar değil, binlerce km uzakta olanlar da zarar görüyor. İşte dünya tarihinin daha önce bu çapta şahit olmadığı bir hadiseyi 21'inci asrın insanı dünyanın her yerinde yaşıyor Coronavirus salgını. Bu asra kadar bölgesel, yöresel olmuş ama küresel olarak böyle bir durumu dünya ilk defa yaşıyor. Çünkü dünya küçüldü, globalleşti, bir köy haline geldi." diye konuştu.
“İslam temizliği imanın yarısı saymaktadır”
İrad ettiği hutbenin devamında Erbaş şunları kaydetti: "Bu bağlamda şu müşahhas örnekler üzerinden tüm dünyaya çağrıda bulunmak istiyorum; Ey insanlar! Geliniz, taharete önem verelim. Su ile istincanın, temizlenme anlayışı ve uygulamasının bulunmadığı ihtiyaç giderme yerlerinde taharet, temizlik mümkün mü? Bu ve benzeri virüslerin sebebinin pislik ve kirlilik olduğu bilimsel olarak ispatlanmıştır. İslam temizliği imanın yarısı saymaktadır. Tahareti ibadetin şartı kılmıştır. Namazlardan önce elleri, kolları, ağzı, burnu, yüzü kulağı, yani tüm abdest azalarını üçer kere yıkamanın bir hikmeti olmalıdır. Gerektiği zaman gusül abdesti almanın bir hikmeti olmalıdır."
“İslam’a göre haram olan sigara ile topyekûn mücadele edelim”
Erbaş, "Ey insanlar! Bu virüsten bir kişi ölmesin diye seferberlik halindeyiz. Sadece ülkemizde bir günde 300’ü aşkın, dünyada bir günde 20 bini aşkın kişiyi öldüren sigara virüsüyle topyekûn ne zaman mücadele edeceğiz? Bu ölenler insan değil mi? Coronavirus kapma riski 14 kat daha fazla olan bir sigara içicisi sadece kendisi değil, daha kaç kişiye bulaştıracağı belli değil bu virüsü. Gelin, İslam’a göre haram olan sigara ile topyekûn mücadele edelim ve bir buçuk milyara yakın sigara içicisi insanı bu virüsten kurtaralım. Sigaranın hem kendi bulaşıcılığına ve hem de bu ve benzeri virüslerin bulaşıcılığını artırmasına da son vermiş olalım." açıklamasında bulundu.
"İslam eşcinselliği lanetliyor"
İslam'ın uyuşturucu içilmesini haram kıldığını, zinayı en büyük haramlardan kabul ettiğini vurgulayan Erbaş, şunları söyledi:
Ey insanlar! İslam sarhoşluk verici ve uyuşturucu maddelerin içilmesini haram kılıyor. Çünkü her yıl yüzbinlerce insan bu yüzden hastalanıp, ölüyor. Yüzbinlerce insanın aklı zarar görerek sarhoşluk halinde ve uyuşturucu aldığı esnada, cinayetler işliyor, kazalar yapıyor. Geliniz sarhoşluk verici ve uyuşturucu maddelerle topyekûn mücadele edelim, Ey insanlar! İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lûtîliği, eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti. Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir, bunun hikmeti. Yılda yüzbinlerce insan gayri meşru ve nikahsız hayatın İslami literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu Hiv virüsüne maruz kalıyor. Geliniz bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim.
"İslam her türlü kötülükten, fenalıktan, zulümden, haksızlıktan men ediyor"
Konuşmasının devamında Erbaş, "Ey insanlar! İslam’ın peygamberi Hz. Muhammed (Sallallahu Aleyhi Vesellem) 'komşusu açken tok yatan bizden değildir' buyuruyor. Bu yüzden insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için gönderilen Kur’an ve onun peygamberi Hz. Muhammed (Sallallahu Aleyhi Vesellem) yeryüzünde iyilik egemen oluncaya kadar yardımlaşmayı, dayanışmayı, zekatı, infakı, adaleti, ihsanı, yakınlara bakmayı emrediyor. Her türlü kötülükten, fenalıktan, zulümden, haksızlıktan men ediyor. Ancak yeryüzünde her üç dört saniyede bir insan açlıktan, yine her üç dört saniyede bir insan da tokluktan, fazla yemekten ölüyor. Sömürgecilik, faiz, içki, kumar, haksız kazanç, kul hakkına riayet etmeme, ırkçılık, terör örgütlerini silah fabrikalarıyla desteklemek, 'kıyametin kopması ve Tanrı krallığının gerçekleşmesi için dünyayı kaosa sürükleyen küresel sapkın inanç merkezlerinin faaliyetleri' ve benzeri onlarca kötülük dünyanın dengesini bozuyor ve insanlığı akla hayale gelmedik musibetlerle karşı karşıya getiriyor." diye konuştu.
“Dünyanın bozulan dengesini düzeltmek İslam ile mümkündür”
"Geliniz, ibret alalım, ders alalım, ahlaka sarılalım, temizliğe sarılalım, adalete sarılalım, ilim ve irfanla, bilgi ve hikmetle, bilim adamlarının insanlığın faydasına yönelik ortaya koyduğu hakikatlerden istifade ederek barış ve kardeşlik içerisinde yaşamaya çalışalım." Diyen Erbaş, şöyle devam etti: "Bu mübarek Ramazan günlerinde oruçla sıhhat bulalım, namazla, zekatla, fitreyle, sadakayla, yardımlaşma ve dayanışmayla arınalım, huzura ulaşalım. Kur’an okuyarak ve emirlerine uyup, yasaklarından uzak durarak bedenen ve ruhen sağlıklı olmaya gayret edelim. Alacağımız tedbirlerle, ibadet, tevekkül ve dualarımızla kendimizi her türlü kötülükten koruyalım. Dünyanın bozulan dengesini düzeltmek İslam ile mümkündür."
“İslam’ı öyle diri, öyle canlı ve sahih yaşayalım ki, bizi öldürmeye gelen bizde dirilsin”
Son olarak Erbaş, "Ey Müslümanlar, hep birlikte Müslümanlığımızı yeniden gözden geçirelim. İbadetlerimiz bizleri kötülüklerden alıkoysun. Sadece Müslümanların değil, tüm insanlığın iyiliğini amaçlayan İslam’ı öyle diri, öyle canlı ve sahih yaşayalım ki, bizi öldürmeye gelen bizde dirilsin. Zira İslam’ı doğru anlamaktan, doğru yaşamaktan ve doğru anlatmaktan başka çaremiz yok. Çünkü İnneddine indellahi’l İslam. İnneddine indellahi’l İslam. Allah indinde Din İslam’dır. Allah indinde Din İslam’dır." dedi.
İLKHA