Son 10 yılda evlenme oranı 4’te bir düştü. Avrupa İstatistik Ofisi, ülkelerin 2018 yılında her bin kişilik nüfusuna karşılık gelen evlenme oranlarını yayınladı. Verilere göre, son 10 yılda Türkiye’de evlenme oranında yüzde 24,5’lik bir düşüş olduğu kaydedildi.
Evlenme oranlarında yaşanan vahim tabloya ilişkin açıklamalarda bulunan Diyanet-Sen Batman Şube Başkanı Ahmet Cihan, Batının desteklemeleri ve dayatmalarıyla Türkiye’de evlilik dışı ilişkilerin, zinanın, ahlaksızlığın sosyal medya, televizyon kanalları ve diğer basın yolu aracılığıyla hızla yayılarak meşrulaştırıldığına dikkat çekti.
Özellikle son yıllarda tek amacı aileyi hedef alan İstanbul Sözleşmesi ile de her tür ahlaksızlığın zirve yaptığını vurgulayan Cihan, aile mefhumunu ortadan kaldıran bu sözleşmenin ortadan kaldırılması gerektiğini dile getirdi.
Hükümetin bir an önce bir yıkım projesi olan ve toplumun temelini sarsan İstanbul Sözleşmesini feshederek aileyi korucu tedbirler alması gerektiğini belirten Cihan, televizyon kanalları ve diğer basın yolu ile yapılan evlilik dışı kampanyaların ve ahlaksızlık programlarına engel olunması gerektiğini kaydetti.
“Son on yılda evlenme oranında yüzde 25 azalma görüldü”
Evlenme oranlarında son yıllarda büyük bir düşüş yaşandığını aktaran Cihan, “Ülkemizde 2008-2018 yılları arasında TÜİK tarafından yapılan bir araştırmaya göre, son on yılda evlenme oranı yüzde 24,5 düştü. Avrupa Konseyi üyesi ülkeleri arasında ortalama evlenme oranı binde 4,4’tür. Türkiye’de bu oran 2018 yılında binde 6,8 iken 2019 yılında 7,1 yükseldi. En az evlenme oranı gelişmiş ülkeler ve medeni dediğimiz ülkelerde en düşük seviyededir. Lüksemburg, İtalya, Portekiz ve diğer Avrupa ülkelerinde evlilik dışı birliktelik yaşanmaktadır.” dedi.
“Evlilik dışı hayat biçimi özendiriliyor”
Medya aracılığıyla her türlü ahlaksızlığın meşrulaştırıldığının altını çizen Cihan konuşmasına şöyle devam etti:
“Türkiye’de de boşanma hızının yüksek olduğu iller İzmir, Antalya ve Muğla birinci sırada yer almaktadırlar. Yüzde 99,9’u Müslüman olan ülkemizde 2017 yılında 128 bin 411 olan boşanan çift sayısı 2018 yılında yüzde 10,9 aratarak 142 bin 428 oldu. Özellikle 14 Mayıs 2011 yılında imzalanan ve 2014 yılında yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi ile kadına şiddet, kadını her türlü suiistimalden koruma adı altında evlilik dışı hayat biçimini özendirmeye çalışıldı. Medya aracılığı ile fuhşa, zinaya, evlilik dışı ilişkilere yaklaştırıcı her türlü vasıtalar ile adeta kampanyalar başlatılarak meşrulaştırılıyor.”
“Bilinçli bir şekilde aile mefhumu ortadan kaldırılmak istenmekte”
İstanbul Sözleşmesi ile cinsi sapıklığın normalleştirildiğini ifade eden Cihan, “İstanbul Sözleşmesi ile eşcinsellik meşrulaştırılmış, kadın putlaştırılmış, aile mefhumu yok edilmiş, aile dağıtılmış, LGBTİ derneklerinin kurulmasına izin verilmiştir. Aile yapısını tehdit eden bu sapık zihniyette sınırsız hoşgörü tanındı. Bu sözleşme kadına ve İslam dinine haksızlıktır. Cinsiyet ayırımı yapmak insan fıtratına yaratılışa ve İslam’a başkaldırıdır. Siyonizm bilerek ve bilinçli bir şekilde İslam âlemine, fitne ve fesat tohumlarını ekmek için sevgililer günü, doğum kontrolü, madde bağımlılığı ve kadın hakları gibi söylemlerle nesli bozmakta ve aile mefhumunu ortadan kaldırmakta, başıboş bilinçsiz bir nesil meydana getirmeye çalışmaktadır.” diye konuştu.
“Özgürlük adı altında kadınlar haksızlığa uğramaktadır”
Kişileri kötülükten koruyan tek kurumun aile olduğunu, bu nedenle ailenin hedef alındığını belirten Cihan şunları söyledi:
“Aile; ana, baba ve çocuklardan oluşan en küçük toplum birimidir. Toplumun temel taşıdır. Aile, bireyin huzur bulduğu bir ortam, neslin devamı için bir vesile, kişiyi kötülüklerden koruyan bir kurumdur. İslam insanın mutlu ve onurlu bir hayat yaşayabilmesi için beş temel hak olan din, can, mal, akıl ve nesli koruma altına almıştır. Evlilik dışı hayatın başlıca sebepleri başında, maneviyatsızlık, ahlaksızlık, lüks hayata özenme, sosyal medya ve özgürlük adı altında kadına tanınan haksız haklar gelmektedir.”
“Batının bütün çirkefliğini ayaklarımızın altına almakla ancak huzur bulabiliriz”
Problemlerin çözümünün Batının, Müslümanların arasına yaydığı kötülüklerden korunmakla mümkün olabileceğini vurgulayan Cihan, “Dinimize göre, boşanma en sevimsiz helal olarak ifade edilmiştir. Gerçek huzuru bulmak için İslam’ın emir ettiği İslam ahlakı ile çocuklarımızı, ailemizi yetiştirmek, ‘Cennet anaların ayakları altındadır. Nikâh benim sünnetimdir. Kim yüz çevirirse benden değildir. Evleniniz çoğalınız ki kıyamette sizinle iftihar edeyim.’ diyen Peygamberimizin sünnetine uymak, manevi değerleri ön planda tutarak Batının bütün çirkefliğini ayaklarımızın altına almakla ancak huzur bulabiliriz.” ifadelerini kullandı.
“Aileyi korucu tedbirler alınmalı”
Evlilik dışı ilişkilerin yasaklanması gerektiğini dile getiren Cihan, hükümete çağrıda bulunarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hükümetin bir an önce bir yıkım projesi olan ve toplumun temelini sarsan İstanbul Sözleşmesini feshederek aileyi koruyucu tedbirler almalı, evliliği teşvik etmeli, zinayı suç saymalı, kadına gerçek değeri vererek toplumda kadının saygınlığını arttıracak önlemler almalıdır. Sosyal medya, televizyon kanalları ve diğer basın yolu ile yapılan evlilik dışı kampanyalara ve ahlaksız programlara engel olmalı ve cezai müeyyideler uygulamalıdır. Ayrıca bir Müslüman olarak, bir vatandaş olarak, en önemlisi de insan olarak her bireyin kendi çapında çaba göstererek gayri ahlakı oluşumlara karşı mücadele etmelidir”
İLKHA