Rahmet rüzgârlarının estiği üç aylardaki gün ve gecelerde, her anın kıymetini bilerek ve hakkını vererek geçirilmesi gerektiğine dikkat çeken Engin, bazı gün ve gecelerin, bir ömre veya daha fazlasına denk olduğunu söyledi.
“Rahmet rüzgârlarının estiği 3 ayların hakkını vererek geçirmeliyiz”
Engin, “İnsanoğlu dünyevi bir alışverişinde bile daha fazla kazanmayı hesaplarken, manevi dünyası için bu kazancı göz ardı edebilir mi? Şüphesiz ki etmemelidir. Hazreti Peygamber (Sallallahu Aleyhi Vesellem) bir hadis-i şeriflerinde ‘Allah’ım Recep ve Şaban aylarını hakkımızda bereketli kıl ve bizi Ramazan'a ulaştır.’ (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/129.) duasını yapar. Nebi’nin duasını bizler de hem kavli hem de fiilî olarak gerçekleştirmeliyiz. Üç aylar olarak bildiğimiz aylar Recep, Şaban ve Ramazan aylarıdır. Yine bu aylar içinde Regaip, Miraç, Berat ve Kadir Geceleri yer alır. İnsanın hayatını gözden geçireceği bu zamanlar Yaradan’a sığınılacak af ve mağfiret zamanlarıdır. Rahmet rüzgârlarının estiği 3 ayların hakkını vererek geçirmeliyiz.” dedi.
“Üç aylar böylesine kıymetli bir muştunun habercisi olan bir mevsimdir”
Üç ayların idrakine de değinen Engin, “Bir mekânın veya zamanın kutsal olup olmadığını şüphesiz insanoğlu kendine göre takdir edemez. Bunu bize bildiren Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’dir. Kutsiyeti Rabbimiz (Celle Celaluhu) tarafından bize bildirilen ve kutsal şehir Ümmü’l-Kura olan Mekke nasıl mukaddes ise zaman dilimlerinden Ramazan da işte öyle mukaddestir. İlahi kitabımız Kur’an-ı Kerim mukaddes belde Mekke’de, Ramazan ayı içinde yer alan Kadir Gecesi'nde nazil olmaya başladı. Karanlıklar içindeki insanlık, rahmet ışığına muhtaçken o beklenen çağrı tam da bu zaman diliminde insanlığa seslendi. İşte üç aylar böylesine kıymetli bir muştunun habercisi olan bir mevsimdir.” diye belirtti.
Üç ayların kişinin eksiklik ve kusurlarını fark etmesi için bir fırsat olduğunu belirten Engin, kendini özeleştiriye tabi tutan kimselerin bu günleri değerlendirebildiğini söyledi.
“Kendi elindeki nimetleri görmeyip, başkasının elindekilerle ilgilenmek de nimete şükrü azaltan sebeplerdendir”
Şükretmenin Allah’ın (Celle Celaluhu) yüceliğini idrak edip insanın kendi yetersizliğini fark etmesi olduğunu dile getiren Engin, “Rabbimiz. ‘Kulluğunuz ve niyazınız olmasa Allah size ne diye değer versin?’ (Furkan, 25/77.) İnsanın en değerli vakitlerde Yüce Allah’ın (Celle Celaluhu) değer verdiği eylemleri yapması hem zamanı hem de insanı değerli kılar. İşte bu nedenle her anı kıymetli olan bu güzel zaman diliminin dua ve ibadetle geçirilmesi ve şükrün artırılması, yapılması gereken davranışlardandır. Sayısız nimetlerle donatılmış insanın bunun farkına varması ve sahip olduğu her nimete kendi cinsinden şükretmesi çok önemlidir. Kendi elindeki nimetleri görmeyip, başkasının elindekilerle ilgilenmek de nimete şükrü azaltan sebeplerdendir.” diye dikkat çekti.
“Allah’ın vermiş olduğu nimetleri diğer kardeşleriyle paylaşmayanlar nimetlerini azaltır”
Üç ayların sadece kişinin kendisi için değil aynı zamanda toplumsal yaşantı için de kıymetli olduğunu dile getirten Engin, “Yardımlaşmanın ve ihtiyacı olanı daha çok fark etmenin zamanıdır. Sofralara ihtiyaç sahiplerinin daha fazla davet edildiği, zekât ve sadaka ile muhtaçların sevindirildiği mevsimdir. İnsan, diğeri olmadan yaşayamayan bir varlıktır. Mümin kardeşlerimiz dünya hayatı ve ahiretteki hayatımız için şahitlerimizdir. Allah’ın vermiş olduğu nimetleri diğer kardeşleriyle paylaşmayanlar hem nimetlerini azaltır hem de infak etmenin verdiği mutluluğa ulaşamaz aslında. Mümin kardeşlerine karşı sorumluluğunu fark etmek, yoksul ve ihtiyaç sahiplerini görüp gözetmek hem dinî bir vazife hem de toplumda ünsiyet sağlayan davranışlardır. İnfakla birlikte toplumda nifak ortadan kalkar, yüce Rabbimizin (Celle Celaluhu) bizlerden istediği kardeşlik hukuku gerçekleşmiş olur.” dedi.
“Bu rahmet mevsimine ulaşmanın şükrü şüphesiz, bu gece ve günlerin hakkını vermekten geçer”
Engin, son olarak şunları söyledi: “Üç aylar kendi nefsimizden başlayarak değişim ve dönüşümü gerçekleştirdiğimiz bir arınma mevsimidir. Bu rahmet mevsimine ulaşmanın şükrü de şüphesiz, bu gecelerin, günlerin hakkını vermekten geçer. Yaptığı hatalardan dönen ve selim bir kalple Yüce Allah’a (Celle Celaluhu) yönelen bir kulun karşılığı yalnızca cennet olacak müjdesine nail olmak duası ile…”
İLKHA