Diyanetin mağduriyetidevam ediyor

28 Şubat postmodern darbesinin hemen ardından sırf Kur'an dersi verdiği için DGM’de yargılanıp beraat etiği halde Diyanet tarafından ‘itikadı bozuk’ diye görevden uzaklaştırılan yüzlerce cami imamının mağduriyeti devam ediyor.

28 Şubat postmodern darbesinin üzerinden 15 yıl geçmesine rağmen toplumda bıraktığı izler hala devam ediyor. Hükümet, 28 Şubat mağduru birçok insanın mağduriyetini gidermek için adım attıysa da mağduriyetleri hala giderilmeyen birçok insan var. 28 Şubat sürecinde görev yaptığı camide sırf Kur'an dersi verdiği için BÇG tarafından fişlenerek DGM’de yargılanan yüzlerce imam beraat ettiği halde Diyanet tarafından cezalandırılmaya devam ediyor hem de itikadı bozuk diye. O süreçte defalarca tutuklanıp işkencelerden geçirilen sonra da görevine bir daha dönemeyen Molla Cemal Çınar, yaşadıklarını İlke Haber Ajansı’na anlattı.

 

Görev yaptığı camide sırf Kur'an dersi verdiği için 28 Şubatçıların hışmına uğradığını belirten Çınar, “Ben Kur'an Kursu öğretmenliği yapıyordum. Akşamları da gelip kendi camimde hem namaz kıldırıyordum hem de ders veriyordum.  Beni gözaltına aldıklarında sordukları soru şu: ’Kur'an Kursunda gündüz ders veriyordun yetmiyor muydu ki, akşam da ders veriyorsun’ Ben imam değil miyim akşam da ders veririm, sabah da bu benim görevim değil mi? Allah’a şükür imamlık yaptığım caminin avlusu dâhil her zaman doluydu. Halk bizim çalışmalarımıza büyük teveccüh gösteriyordu. Kur`an dersi vermek dışında hiçbir suçum! olmadı.” ifadelerini kullandı.

 

Müftü: “BÇG benden kurban istiyor senden daha yakışıklısını bulamadım”

28 Şubat postmodern darbesinin hemen ardından ilçe müftüsünün BÇG adına kendisini makamına çağırdığını belirten Çınar, “Kendisiyle o zaman beraber çalıştığımız müftü bey, aynen şöyle dedi: ‘Bana Batı Çalışma Grubundan birileri geldi her yerden kurbanlar alıyoruz sizden de birilerini almamız lazım. O iş için en güzel kurbanı senden daha yakışıklısını bulamıyorum’ dedi tabi öyle yarı ciddi, yarı şakayla hem de kahkaha atarak. Ondan sonra arkasında Batı Çalışma Gurubu gibi bir teşkilatın olduğunu övüne övüne anlattı. Bu söylediklerinden bir-iki ay sonra tayinim çıkartıldı. Tayinden sonra iki defa tutuklandım, iki defa beraat ettim. Beraat etmeme rağmen görevime dönemedim.” dedi.

 

“Üstümüzde elbise olmadan namaz kılıyorduk”

O dönemde yaşadığı bazı mağduriyetleri dile getiren Çınar, “Bize elbise verilmeden namaz kılmak zorunda kalıyorduk. Ben o günü hiç unutmuyorum. Bize abdest bile aldırtmıyorlardı, abdestimizi duvarlarla veya bize verdikleri battaniyelerle teyemmüm yaparak almak zorunda kalıyorduk. Bize bu işkenceleri yapan birisini İstanbul’da gördüm. Ona dedim ki elini uzat bana 5 vakit namazla beraber Kur`an okuma sözünü ver Allah mahşer gününde davacı olarak çağırdığında senden şikâyetçi olmayacağım. İşte böyle enteresan şeyler yaşadım.” ifadelerini kullandı.

 

Diyanet ‘itikadı bozuk’ diye görevimize son verdi

Hiçbir suç işlemediği halde Diyanet tarafından görevine son verildiğini anlatan Çınar, “Daha yeni tutuklanmıştım. Bunun hemen ardından Diyanet benim görevime son verdi. Hem de itikadı bozuk diye. Bunu da ayrıca bir hakaret olarak kabul ediyorum. Ben ve benim gibi birçok imam şu anda -biraz ağır olacak ama- gayri Müslim olmakla itham ediliyoruz. Yani benim tutuklanmamın sebebi aktif bir şekilde insanlara İslam’ı anlatmak iken Diyanet bizi itikadı, ameli ve ahlakı bozulmuş diye görevden alıyor. Vallahi ben ölsem bana atılan bu iftiradan daha iyidir. Acaba Diyanet bu iftirayı bize atarken neyi ölçü almış, hangi fıkıh âlimini temel almış merak ediyorum. Hâlbuki Hadisi şerife göre bir Müslüman bir Müslüman’a itikadı bozuk dediği zaman karşı tarafın itikadı sağlamsa bunu söyleyenin imanı tehlikeye girer. Bu kelimenin manası budur.” dedi.

 

DGM beraat etti ama Diyanet cezalandırdı

Devlet Güvenlik Mahkemesinde (DGM) yargılanıp beraat aldığı halde Diyanet tarafından hem de ‘itikadı bozuk’ diye cezalandırıldığını ifade eden Çınar, bu sorunun çözülmemesi durumunda konuyu Uluslararası İslam ulemasına taşıyacağını belirtti.

 

Hükümet bu insanların mağduriyetini gidermeli

Hükümetin bu konuda sessiz kalmasına bir anlam veremediğini belirten Çınar, “Hükümetin sessiz kalmasının sebebi şu olabilir ‘nasıl olsa bunlar inançlı insanlardır etrafı yakıp yıkmazlar’ diyerek sessiz kalıyor. Hükümet de bu sürecin mağdurlarındandır. Ama hükümet başa gelince kendi mağduriyetini giderici adımlar atarken bizim gibi mağdurları göremedi. Hükümet bu insanların mağduriyetini gidermek için adım atmalıdır. Ben tutuklandığımda çocuklarım ortada kaldı. Hiç biri okul okuyamadı mecbur kaldıkları için çalışıyorlardı. Bunların hesabını kim verecek. Şu an görevime dönemiyorum şimdi ben bu yaşımda kalkıp kürek-kazma çalışamam ki. Benim gibi nice insan mağdur olmuş durumda. İşte bu yüzden bu mağduriyetlerin giderilmesi gerekir.” sözlerini kullandı.

 

“Bu mağduriyetin giderilmesi için kamuoyu oluşturulmalıdır”

Diyanetin bu konuda yeterli cesarete sahip olmadığı için böyle davrandığını belirten Çınar, mağdurlara çağrıda bulunarak: Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin suçsuz gördüğü bir insanı Diyanet ne diye görevden atacak, bir de atarken itikadı bozuk diye. Bu bir çelişkidir bu çelişki giderilmesi için kamuoyu oluşturulmalıdır. Mağdur insanlar, Diyanet İşleri Başkanlığına gidip eylem yapsalar, bu konuda medyaya çıksalar, her insan bulunduğu her yerde bu mağduriyetleri dillendirse, onlar da bu konuda bir karar almak zorunda kalırlar.”şeklinde konuştu.   (Osman Gülebak - İLKHA)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Şanlıurfa Haberleri

Avukat Karadaş: "Kanun yapma sürecinde halkın manevi değerleri dikkate alınmalı"
Soluk borusuna süt kaçan bebek kurtarılamadı
İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Kırhan: "Hareketsiz yaşam diyabete ne oluyor"
Balıklıgöl’ün duvar ve su kanalı çöktü
Yapılan zamların ardından halk fakirleşiyor