Diyarbakır, Hz Ömer'in halifeliği zamanında, hicretten yaklaşık 20 yıl sonra İslam devletinin şehirleri arasına katılır. Güneydoğu'nun fatihi İyaz bin GANEM (r.a.) komutasındaki ordu tarafından, 5 ay süren zorlu bir kuşatmanın ardından Allah'ın kılıcı Hz. Halit bin Velid'in yanındaki arkadaşları ile beraber bir tünelden şehre girmesi ile şehir fethedilir. 80 kişi ile beraber şehre giren Hz Halit, çok sevdiği oğlu Süleyman'ı ve 26 arkadaşını feda eder ve şehir ele geçirilir. İşte Hz Süleyman Cami diye bilinen mekânda, 27 şehit sahabe bulunuyor. Bu şehitleri ziyaret ettiğimde kalbimden dedim ki: Ya Rab! Bu insanlar ta Arabistan'dan buralara nasıl gelmişler? Her şeylerini ve tüm sevdiklerini, oralarda bırakıp bu topraklarda can feda etmelerine sebep nedir? Evet, bu insanlar, hiç tereddüt etmeden şahadete koşuyor ve tereddüt etmeden kurban oluyorlar. Peki, Allah bu kurbanların kanına bedel olarak ne ikram ediyor? Binlerce âlim, şehit, salih insanın bu topraklarda büyümesine, yetişmesine ve İslam'a hizmet etmesini rabbul alemin takdir ediyor.
Hep düşünmüşümdür; yaklaşık 13 yıldır binlerce insan, nisan ayında resulullahın mevlidini bu şehirde kutlamak için geliyor. Niçin bu şehir seçilmiş? Amaç ne? Birçok şer odağının hesap yaptığı bu şehre, bu şekilde yeni bir anlam mı kazandırılmaya çalışılıyor? Ve nice sorular… Hz. Süleyman Camiinde şehitlerin o mübarek mekânını görünce aldım cevabımı. 2004 yılından beri her yıl mevlid programı için Diyarbakır'a giderdim. Ama Hz Süleyman'ı ziyaret etmek hiç nasip olmazdı. Mevlid programı biter bitmez yollara koyulurduk. Ama benim durumumda olan yani Diyarbakır'a gidip de Hz Süleyman'ı ziyaret etmeyen her kardeşime derim ki çok şey kaçırdınız. Allah için bu şehri gezelim. Peygamberlere âşık olanlar, sahabeye sevdalananlar, Medine'ye gidemeyip peygamber kokusu almak isteyenler veya şubat ayında şahadeti anlamak isteyenler bu şehri gezsinler.
Bu arada Diyarbakır'ın ilçesi olan Eğil'e, Peygamber kabirlerini ziyarete gittik. Evet, Elyesa (as)'ın ve Zülküf (as)'ın kabirleri Dicle Baraj Gölü havzasında kalacağı için 13- 16 Eylül 1995 tarihleri arasında Nebi Harun tepesine nakledilmiş. Bu nakil esnasında iki peygamberin uzun ve heybetli bedenlerinin halen bozulmadığına birçok kişi şahit olmuş. Diyarbakır'ın tarihi bir şehir olduğunun aslında herkes farkındadır. Fakat din düşmanı olan örgüt, bu mübarek şehirde tevhide ait izleri silip şeytani planlarla şehrin göbeğine 3 başlı heykeller dikti. Halkı dinsizleştirip aslından koparmak için ellerinden geleni yaptılar. Ama oyunlarının Yasin ve arkadaşları ile bozulduğunu düşünüyorum. Örgütü savunanlara, Yasin için ne diyeceksin dediğinizde sus pus oluyor ve vicdanları ölmemiş ise iç geçiriyorlar.
Şehit Süleyman(ra) ve 26 şehit sahabeyi, Eğil'deki peygamberleri ziyaret edeceğiz de çağımızın şehitlerini unutacağız mı? Yeni Şehir Mezarlığına defnedilen Yasin Börü ve Yasin'in Hocası Aytaç Baran (mezarları yan yanadır.), Hasan, Turan Abi, Hüseyin Dakak; yani 5 şehit bir arada defnedilmiş. Eğil'deki peygamberleri yan yana getiren Allah ilginçtir ki burada da 5 genç şehidi yan yana getirmiş.
Şubat ayı şahadet ayı diye anar olduk. Aslında şahadete âşık gençlerimizi, bu mübarek şehitlerin bulunduğu yaralı şehir Diyar-ı Bekir'e götürecek geziler organize etmenin çok faydalı olacağına inanıyorum. Hele 5. Harem diye tabir edilen Ulu Cami'yi mutlaka ziyaret etmek gerekir. Kilise iken Müslümanların fethi sonrası camiye dönüştürülen, yani binlerce yıldır içinde nice insanın Allah dediği bu mübarek camide iki rekât namaz kılmak insanın ruhunu diriltiyor. Ulu Camiye gidenler bilirler ki orada ayrıca bir âşık var. Çok hızlı konuşuyor ve gelen herkese bir dakikada bu camiyi ve tarihini anlatabiliyor. Sorulan her soruya da gerçekten de insanı tatmin eden cevaplar veriyor. Rehber TV'de tanıdığım Ulu Cami sevdalısı Ramazan'dan bahsediyorum. Urfa'da Balıklı Gölü gezerken aklıma gelen bir projeyi Âşık Ramazan'da gördüm. Bu tür tarihi, manevi mekânlarda mutlaka bir Seyda, âlim veli zat bulunmalıdır. Gelen insanları bilgilendirmeli, onların sıkıntıları ile ilgilenmeli, sordukları sorulara cevaplar vermeli ve onlara nasihat etmelidir. Diyanet İşleri Başkanlığı veya İslami STK'lar hizmet alanına bu mekânları ihya etme amaçlı bu vasıflardaki hocaları görevlendirebilirler.
Selam ve dua ile…