Diyarbakır Sur Vali Aydın Arslan Fen Lisesinde Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) sonuçlarında başarı sağlayan 51 öğrenci, farklı illerde bulunan tıp fakültelerine yerleşti. Okul müdürü Mahmut Ercil, başarının temelinde öğrencilerin sosyal medya, televizyon, internet ve kötü arkadaş ortamından uzak kalmak olduğunu söyledi.
Diyarbakır Sur Vali Aydın Arslan Fen Lisesi Okul müdürü Mahmut Ercil, öğrencilere iyi bir rehberlik yapıldığını, düzenli olarak ve programlı ders çalışıldığını belirtti.
Ercil, “Her geçen yıl okulda bir başarı kültürü oluşuyor. Daha önce tıp fakültesine 28 öğrenci yerleştirdik. Bu sayı arttı, zamanla Türkiye’nin en güzel üniversitelerine öğrenci yerleştirdik. Bu yılki ve eski mezunlardan 51 öğrenci tıp fakültelerine yerleşti. Neredeyse Türkiye’nin bütün tıp fakültelerine öğrenci göndermiş durumdayız. Bizler öğretmenler ve idareciler olarak elimizden gelmeyi yapmaya çalışıyoruz.” dedi.
“Başarı öncelikle disiplinle gelir”
Okulda disiplin oturduğunda başarının kendiliğinden geleceğine dikkat çeken Ercil, “Başarı öncelikle disiplinle gelir. Okul pansiyonlu, etüt saatlerimiz bellidir. Etüt saatlerinde öğretmenlerimizden istediğimiz o saatler arasında öğrencilerimizin düzenli ders çalışmasıdır. Okulumuzda destekleme ve yetiştirme kursları bulunmakta, kurslarımız da düzenli bir şekilde yapılmaktadır. Ayrıca öğrencilerimizi motive etmek için rehberlik servimiz, öğretmenler ve bizler elimizden geleni yapıyoruz. Biz, hangi öğrencimizin probleminin olduğunu tespit etmeye çalışıyoruz. Çoğunu da biliyoruz, ona göre ilaç sunduğumuzda o sıkıntıları gideriliyor. Burada en önemli unsur aile ile işbirliği. Ne yazık ki eğitim alanında herkes uzman kesiliyor. O noktada okul idaresi ve öğretmenlerle ilişkide olan velilerimizin çocukları genelde daha başarılı oluyor. Velilere en büyük tavsiyemiz okulla işbirliği yapıp öğrencilerin sıkıntılarına göre çözüm yolu üretmeleri ve okul idaresini dinlemeleridir.” ifadelerini kullandı.
9 ve 10’uncu sınıftaki öğrencilerin üzerinde çok fazla durduklarını söyleyen Ercil, “9 ve 10’uncu sınıflar YGS’nin temelini oluşturuyor. 9 ve 10’u hasarla atlatan öğrenciler 11 ve 12’de pek bir sıkıntı yaşamıyor. Bakanlığın ortaya koyduğu bir müfredat var. Onu aynı şekilde seçmeli dersler alan dersleri desteklemeye çalışıyoruz. Bol bol test çözme imkânı veriyoruz. Bizim okulda yılda 300 bin fazla fotokopi çekiliyor. Bu şekilde öğrencilerimizi destekleyerek başarıyı artırmaya çalışıyoruz. Bizde maddi durumu çok kötü olan velilerimiz var. Öğrenciler arasında o uçurumu en aza indirmeye çalışıyoruz. Öğrenciye kaynak temini noktasında öğretmenlerimiz bir çaba içerisinde. Maddi durumu iyi olan velilerimizden diğer öğrencilerimiz için sponsor ayarlıyoruz. Yemek, servis ve kaynak kitaplar için dezavantajlı olan öğrenciler işe daha sıkı sarılıyor ve çalışıyor. Başarı anlamında başarı öğrencilerden daha büyük bir başarı var.” dedi.
Öğrencilerinin Diyarbakır’daki en yüksek puanlı öğrenciler olduğuna vurgu yapan Ercil, “Gelen öğrencilere biz iyi bir rehberlik yaptığımızda başarı kendiliğinden artıyor. Bu öğrenciler fizik, kimya, biyolojiyi bir şekilde öğreniyor. Öğrencilerin en büyük ihtiyacı iyi bir rehberliktir. Öğretmen arkadaşlarımız o hamleleri zamanında yaptıklarında öğrenciler başarıyı yakalıyor. Herkesin kendisine göre sıkıntısı oluyor. Uzak şehirlerden gelen öğrencilerimiz var. O noktada onlara birebir rehberlik yaptığımızda, dertlerini dinlediğimizde çocuklar sıkıntılarını unutup derslerine motive oluyorlar.” şeklinde konuştu.
“Başarıda okul kadar aile de önemlidir”
Ercil, sözlerine şöyle devam etti: “Ailede düzgün bir rehberlik yapılmazsa başarı pek gelmiyor. Hem ahlakî hem akademik anlamda gelmiyor. Burada veliye düşen sürekli çocuğunu takip etmektir. Takıldığı arkadaşları, dersleri, öğretmenleriyle diyaloğu nasıl? Bu noktalarda biz velilerimize şunu diyoruz. Ayda bir defa da olsa okula gelin öğretmenlerinden fikir alın. Sosyal medyadan, internetten, televizyondan mümkün mertebe çocuklarınızı uzak tutmaya çalışın. Çünkü, genelde sosyal medya ve internetten uzak duran ya da bunu bilinçli kullanan öğrencilerimiz daha başarılı oluyor. Ailelere düşen en büyük görev, çocuğun arkadaşlık ilişkisini kontrol etmek ve çocuğun sanal ortamdan neler yaptığını çok iyi takip etmek.”
Sınavın dünyanın sonu olmadığına da değinen Ercil, “Özellikle bizim okulumuzdaki öğrenciler ilk yıl kazanmasalar diğer yıl kazanabiliyorlar. Hiç kazanmadıklarını farz edelim. Allah-u Teâlâ herkese bir rızık verir. Okullara ve ailelere düşen topluma iyi bir insan kazandırmak. Öğrencilerimizi olumlu anlamda motive etmemiz lazım. Yoksa aileler ‘Niye kazanmadın niye iyi bir bölüm gelmedi?’ şeklinde baskı kurarsa -Allah korusun- gençlerimizi kaybedebiliriz. Onların sağlıklı olması, iyi bir insan olması bu kazandıkları bölümlerden çok daha önemli. Çünkü amacımız bu yerleşen öğrencilerden topluma faydalı, büyüğünü küçüğünü bilen, duyarlı insanlar yetiştirmek. Yoksa sadece iyi bir bölüm kazanmış ama topluma, memleketine bir faydası yoksa bir anlamı yoktur. Bu noktada ailelere düşen görev çocuklarını olduğu gibi kabul etmek. Başarılı olsa da olmasa da onların kendileri için ne kadar değerli olduğunu bir şekilde çocuklarına yansıtmaları.” diye konuştu.
Ercil son olarak şunları söyledi: “Diyarbakır’daki öğrenciler için söyleyeyim. Bize gelen öğrenciler bölgemizdeki insanlar. Zeki, zekâ fazlasıyla var. Tek sıkıntımız onu düzgün bir şekilde işleme noktasında. Bu zekâya uygun imkânlar sağlayabilirsek öğrencilerimizi çok iyi bir yere getirebiliriz bence. Diyarbakır’ın bundan böyle eğitim alanında çok iyi hamleler yaptığını Türkiye’ye anlatmamız gerekiyor. Bunun üzerinde durup Diyarbakır’ımızın daha da ileri gitmesi açısından kimin üzerine ne düşüyorsa elinden geleni yapması gerekiyor.”
İLKHA