Dicle Üniversitesi Rektörü'nün talimatıyla oluşturulan komisyonun çalışmaları neticesinde Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde, Anadolu Selçuklu Sultanı 1. Kılıç Arslan ile kızı Saide Hatun'un mezarları ve türbe kalıntılarına rastlandı. Rektör Prof. Dr. Mehmet Karakoç, tespit edilen mezarların olduğu alanda incelemelerde bulundu.
1. Kılıç Arslan’ın mezarının Silvan'da olduğunu tahmin ettiklerini söyleyen Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakoç, Diyarbakır’a gelen tarihçilerden bilgi edinerek iddialarının kesinleştiğini belirtti.
Haçlı seferlerinde büyük bir mücadele göstermiş önemli şahsiyetlerden olan 1. Kılıç Arslan'ın, Anadolu’nun hem İslamlaşma hem de yurt edinme konusunda canını feda ettiğini belirten Karakoç, "Biz tarihi kaynaklardan 1. Kılıç Arslan’ın, Silvan’da mezarının bulunduğunu biliyorduk. Bu konuda farklı çalışmalar yapılmış ama net olarak yeri tespit edilememişti. Hatta türbe bile varken türbenin yerinin kaybolduğunu, kızının kendisinin mezarının yanında olduğunu biliyorduk. Biz üniversite de tarihçi hocalarımızla bir komisyon oluşturduk ve Diyarbakır’a gelen tarihçilerden bilgi edinerek mezarının Silvan’da olduğunu kesinleştirdik." ifadelerini kullandı.
"Mezarın şeklini ve türbe taşlarını incelediğimizde Selçuklu dönemine ait olduğu ortaya çıktı"
Kazı çalışmalarının ardından 2 mezara ulaştıklarını söyleyen Karakoç, "Mezarları bulduğumuzda antropologlarda baktı ve bu mezardaki kişilerin yaş ve cinsiyet olarak o döneme uyuyordu. Mezarın şeklini ve türbe taşlarını incelediğimizde Selçuklu dönemine ait olduğu ortaya çıktı. Bu haber, Diyarbakır tarihi açısından olaylara farklı bir bakış açısı getirecek." dedi.
Anadolu tarihi açısından çok önemli bir şahsiyetin mezarını tespit ettiklerini ifade eden Doç. Dr. Oktay Bozan, "Bilindiği üzere 1. Haçlı Seferinde, toplumumuz Anadolu’da ciddi bir kuşatma altında bulunuyordu. 500 bin haçlı ordusunun Anadolu’ya yöneldiği bir dönemde bunlara karşı dirayetle mücadele eden, bu konuda varlığını ortaya koyan ve haçlı ordusunun büyük bir kısmını Anadolu’da tasfiye eden, bu toprakların vatan olmasına katkı sunan ve İslam dünyasının parçalanmasını geciktiren bir şahsiyetten bahsediyoruz. Böyle bir şahsiyetin mezar yerinin bulunması tarihimiz açısından önemli bir anlam ifade ediyor." şeklinde konuştu.
"İki mezar ve türbenin kalıntıları tamamen ortaya çıkarıldı"
Kılıç Arslan gibi önemli bir şahsiyetin bilinip ileriki nesillere aktarılmasının büyük bir anlam ifade etiğini vurgulayan Bozan, "Kılıç Arslan hanedan için yaptığı mücadelede hayatını kaybetmemiş olsaydı, Haçlılar Ortadoğu’da, Doğuda ve Anadolu’da fazla kalamayacaklardı. Onun hayatını kaybetmesi üzerine El Cezire bölgesinde bir süre varlıklarını sürdürdüklerini görüyoruz. Dolayısıyla böyle önemli bir şahsiyetin mezar yerinin bulunmuş olmasını, hem Diyarbakır hem de üniversite olarak büyük bir memnuniyet duyuyoruz." dedi.
Silvan ilçesinin Sultanların gömülü olduğu bir yer olduğuna dikkat çekerek, mezarları nasıl bulduklarını anlatan Doç. Dr. Aytaç Coşkun, "İlk çalışma 1. Kılıç Arslan’ın mezarının tespit çalışmasıyla başladı. Çalışmanın 5’inci gününde 2 mezar ve mezarın kalıntısı ortaya çıktı. O gün akşama kadar yapılan çalışmalarda 2 mezar ve türbenin kalıntıları tamamen ortaya çıkarıldı. Yaptığımız kaynak çalışmalarında ortaya çıkartılan duvarın hem inşaatı hem de taşların Selçuklu dönemine ait olduğu ortaya çıktı." diye konuştu.
"Çalışmalarımızı gece ve gündüz büyük bir titizlikle sürdürdük ve sonuca ulaştık"
Kazıda çıkan kitabe parçalarının özellikle Kufi karakterli kitabeler olup dönemin yazı sitili olduğuna dikkat çeken Coşkun, "Antropologların yaptığı çalışmalarda birinci Kılıçaslan’a ait 30-35 yaşlarda erkek bir şahıs olduğu ve 2’inci bir mezarın 45-50 yaşlarında bir bayana ait olduğu tespit edildi. Dolayısıyla birinci mezarda olanın 1. Kılıçaslan olduğu, ikinci mezarda ise kızı Saide Hatun’un olduğu, Silvan’da tüm delilleriyle ortaya çıktı." şeklinde konuştu.
9 gün önce çalışma alanını tespit ettiklerini söyleyen Prof. Dr. İrfan Yıldız ise, "Rektörlük tarafından oluşturulan komisyon dâhilinde hızlı bir şekilde kazı çalışmalarını oluşturduk. Buradaki çalışmaları 9 gün boyunca 35 metrekarelik alanda, 2 metre derinliğinde kazı çalışmalarını yaptık. 2 metre derinliğe indikten sonra hem mezara hem de türbenin temellerine ulaştık. Burada kazı yapanlar hem müze ekibi hem de üniversite de oluşturduğumuz kazı ekibinden oluşuyor. Burada elde ettiğimiz verileri hızlı bir şekilde değerlendirdik ve önemli sonuçlara ulaştık. Çalışmalarımızı, gece ve gündüz büyük bir titizlikle sürdürdük ve sonuca ulaştık." ifadelerini kullandı.