İşgal rejiminin Gazzeli Müslümanlara yönelik gerçekleştirdiği saldırılarda ve HAMAS Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin oğulları ve torunlarının şehid edilmesine sert tepki gösteren Diyarbakır İslami Sivil Toplum Kuruluşları, Cuma namazı sonrası gıyabi cenaze namazı ve kitlesel basın açıklaması programı gerçekleştirdi.
Diyarbakır merkez Sur ilçesi Tarihi Ulu Camii önünde Cuma namazının ardından halkın yoğun katılımı ile kılınan gıyabi cenaze namazında ve okunan basın açıklamasında, katil ve işgalci rejimin Gazze'ye yönelik soykırıma varan saldırıları protesto edildi.
Gazze şehidleri için kılınan gıyabi cenaze namazının ardından Diyarbakır İslami Sivil Toplum Kuruluşları adına bir konuşma yapan Şehidler Kervanı Platformu Başkanı Molla Ömer Çelik, "Bizler iman üzere kaldığımız ve Allah'a kulluk için mücadele ettiğimiz müddetçe tağutlar üzerimize leş kargaları gibi saldıracaklar, asla bundan vazgeçmeyeceklerdir. Yaklaşık 8 aydır Gazze savaşının bize öğrettikleri çok şey var. İslam ümmetine, beldelerine ve dahi bütün dünyaya öğrettiği çok şeyler vardır. israil öyle bir algı oluşturmuştu ki yeryüzünde tıpkı firavun gibi o bir avuç kahraman İzzettin el-Kassam Tugaylarının gösterdi ki İsrail bir koftur! İsrail bir hiçtir! iman edenlere karşı israilin eli ve kolu bağlıdır, ancak vahşice bombardımanla katliam yapar, başka hiçbir gücü yoktur. Bu savaş sıradan bir savaş değildir. Bu savaş dünyada bin yıllık yaşamak isteyenlerin, yalın ayak ve elbiseleri yırtık mazlum, mustazaf ve müstekbirlerin savaşıdır. Gazze savaşı bize israil'in bir hiç olduğunu öğretti. Yeter ki bizler bir olalım, yeter ki bizler Allah (Celle Celalühü'ya) karşı samimi ve dürüst olalım. Bize soruyorlar 'yaptığınız bu eylemler İsrail'i yok edecek mi?' yarın hakimler hakiminin şahit olduğu mahkemede rezil olmamak ve bizzat kendisinin de şahitlik yapacağı o mahkemede zilletle huzuruna çıkmamak için bunu yapıyoruz! Gazze savaşı bugüne kadar hileyle, algıyla, manipüle eden ve bizden olduklarını gösteren hainlerin gerçek yüzünü ortaya çıkardı." şeklinde konuştu.
"Dünyada israil'e sahip çıkacak, acıyacak ve ağlayacak hiç kimse kalmayacaktır"
Ömer Çelik
Çelik, "İslam ülkelerini idare eden zalim ve despot idareciler ve Avrupa'nın birçok ülkesini idare eden gerek yönetimde gerekse de bürokraside olan insanların, Gazze savaşı bize gösterdi ki onlar büyük bir çoğunluğu ya neseben yahudi ve siyonist ya da fikren yahudi ve siyonist olduklarını bize apaçık gösterdi. Bugün bütün dünyada israil'e karşı bir nefret, kin ve düşmanlık oluştu. Bir kartopu gibi katlanarak devam edecektir. israil belki çok daha büyük katliamlar yapacak ama o katliam yaptıkça kendini sonunu hazırlayacaktır. Avrupa'da da artık hiç kimse onları savunamayacaktır. Dünyada onlara sahip çıkacak, acıyacak ve ağlayacak hiç kimse kalmayacaktır. Bu hak ile batıl mücadelesi zorlu bir mücadeledir. Atlas döşekler üzerinden, saraylarda, maddiyat içinde, lüks ve refah içerisinde mücadele olmaz. Eğer mücadele edilecekse ve Allah için kıyama kalkılacaksa dünyadan vazgeçmek ve ayaklar altına almak gerekir. Gazze'deki, Afganistan'daki, Yemen'deki kardeşlerimizin yaptığı gibi… Yalın ayaklılarının dünyaya nasıl meydan okuduklarını, kafa tuttuklarını ve dize getirmeyi bize öğrettiler. Bu dava iman ve Allah'a kulluk davasıdır." ifadelerini kullandı.
"Gazze'de vaziyet tahammül sınırlarını aşmıştır"
Molla Tayyip Elçi
Diyarbakır İslami Sivil Toplum Kuruluşları adına basın açıklamasını okuyan Molla Tayyip Elçi, "Müslümanların tefrikası ve dağılmışlığından yararlanan israil terör örgütü, emperyalist küfür güçlerinden aldığı cesaret ve destekle bir asırdan beridir Filistin topraklarını peyderpey işgal edegelmiş, bunun için de Filistinli kardeşlerimize tehcir, talan ve katliam gibi insanlık dışı her türlü muameleyi reva görmüştür. Özellikle yaklaşık 20 yıldır ablukaya alıp her türlü insanlık dışı boyuta tabi tutup açık hava hapishanesine çevirdiği Gazze'de vaziyet tahammül sınırlarını aşmıştır. Bu zulme karşı bir ömür direnen kardeşlerimiz 7 Ekim'de işgal güçlerine karşı başkaldırıya başlamış ve Bedir'in aslanları gibi tarihte eşine az rastlanır bir kahramanlık destanı yazmış ve yazmaya devam etmektedir. Mücahit kardeşlerimize karşı tutunamayan gaddar siyonist işgalciler hıncını sivillerden almaktadır. Geçen altı ay boyunca Gazzeli sivilleri topyekûn bir katliama tabi tutarak; kadın, çocuk, demeden 30 binden fazla kardeşimizi şehit etmiş, Gazze şehrini yakıp-yıkmış, cami, okul, hastane gibi tüm insani ve dini kurumları yerle yeksan ederek savaş suçu işlemiş ve işlemeye devam etmektedir." dedi.
"Sırtlan güruh İsmail Heniyye'nin kahraman 3 oğlunu ve 3 torununu hunharca şehit etmiştir"
Elçi, "Mübarek Ramazan ayında bile katliama ara vermeyen sırtlan güruhu siyonistler bayramın birinci gününde HAMAS lideri İsmail Heniyye'nin kahraman 3 oğlunu ve 3 torununu hunharca şehit etmiştir. Dünyanın gözü önünde bu fecaatler yaşanırken küresel küfür güçleri, zalim işgal güçlerine her türlü desteği vermeye devam etmekte ve 'Küfür Tek Millettir' sözünü bir kez daha tasdik etmektedir. Halkı Müslüman olan ülke liderleri de kimisinin siyonizmin güdümünde olmaları, kiminin makamlarını muhafaza etme derdine düşmeleri kiminin de korkularından ve çaresizliklerinden dolayı savaşı sadece izlemekte ve kınama etmekle iktifa etmektedir. Maalesef liderlerle birlikte halk olarak bizler de Gazze'ye karşı mesuliyetimizi yerine getirmiyor, sınavı kaybediyoruz. Zira Gazzeli kardeşlerimiz İsrail’e karşı cihadla imtihan olunurken ümmet olarak bizler de mücahitlere gereken yardımı yapıp-yapmamakla imtihan ediliyoruz. Bir gün tarih Gazze destanını altın harflerle yazdığı zaman muasırları olarak bizleri de kardeşlerini düşmanın elinde yardımsız ve yalnız bırakan vurdumduymaz gafiller olarak kayda geçirecek, torunlarımız bizim adımıza utanç duyacaktır. Oysaki siyonist terör örgütü İsrail ile mücadele etmek, Mescid-i Aksa'yı muhafaza etmek ve Filistinli mazlumların yanında yer almak sadece Filistin’in değil, sadece Arapların değil tüm Müslümanlar olarak her birimizin davasıdır. Hatta bunun da ötesinde izan ve vicdan sahibi bütün bir insanlık âleminin ortak davasıdır." şeklinde belirtti.
"Somut adımların atılmasının zaruri olduğuna inanıyor ve aşağıdaki hususları tüm kamuoyuna ilan ediyoruz"
Elçi, "Kimden gelirse gelsin zalimin karşısında durmayı ve kime yapılırsa yapılsın mazlumun yanında olmayı şiar edinen Diyarbakır İslami Sivil Toplum Kuruluşları olarak; İslam'ın mukaddesatını ve sahip oldukları toprakları işgalcilere karşı korumaya çalışan Gazze halkına yönelik savaş suçunun her türlüsünü hunharca işleyen israile karşı; kınama, lanetleme, yas ilan etme gibi tepkilerin merhalesi çoktan aşıldığına, somut adımların atılmasının zaruri olduğuna inanıyor ve aşağıdaki hususları tüm kamuoyuna ilan ediyoruz. İşgale ve saldırıya uğramış bir İslam beldesinin mücahitleri kendi topraklarını müdafaa etmekte yetersiz kaldıklarında küffara karşı cihat farz-ı kifaye olmaktan çıkıp ümmetin her bir ferdi üzerine farz-ı ayn olur. Bu hakikatinden hareketle bugün harem-i ismetini savunamayan Filistinli kardeşlerimizin yanında olmak ve haklı davalarında elimizden geleni yapmak her birimiz için dinî bir farizadır. Müslümanların izzetini korumak uğruna her şeylerini feda eden Gazze mücahitlerine Rabbimizin emrettiği 'mal ile cihad' yapmak için azamî çaba göstermek zorundayız. Güvendiğimiz özel ve tüzel şahıslar üzerinden Gazze’ye yardımlarımızı artırarak devam etmeliyiz. İsrail ve siyonizme destek veren şirket ve devletlerin herhangi bir ürününü satın almak veya ticaretini yapmak, zalime destek ve kardeşlerimize hıyanet olduğundan, asla caiz değildir. Her bir Müslümanın kendisi bu ürünleri satın alamayacağı gibi alanlara da tepki gösterip engellemeye çalışmalıdır. Tam da bu noktada israile ihracat edilen bazı ürünlerin hükümet tarafından kısıtlanması, geç kalınmış olsa da takdir edip desteklenmeli ve kısıtlama tüm ürünlere genelleştirilmelidir. Terör Örgütü İsrail’e karşı; kınama, lanetleme gibi pasif tepkiler yerine somut adımların atılmasının merhalesi aşılmış, zalim israilin anladığı tek dil olan, boykot, korkutma ve güç kullanma merhalesine geçilmesi zaruret kesp etmiştir. İsraille normalleşmenin İslam'a ve ümmet-i Muhammed'e ihanet olduğu gerçeğinden hareketle terör devletiyle her türlü siyasî, askerî ve ticarî ilişkiler tamamen kesilmeli, ya da ilk etapta en azından askıya alınmalıdır. Bu zalim devletin elçi ve konsoloslar kovulmalı, kendi elçilerimiz de geri çekmelidir. Rabbimizin 'Ne Yahudiler ne Hristiyanlar, sen onların dinlerine tabi olmadıkça, asla senden hoşnut olurlar.' ve 'Münafıklar ancak birbirinin dostudur.' Fermanları mucibince Hükümetin; ikiyüzlü Birleşmiş Milletler ve zalimler ittifakı NATO gibi küfür oluşumlarına asla güvenmemeli, NATO'ya ait ülkemizdeki üsleri kapatmalıdır. Küfrün gücü birliğinden, ümmetin zaafı da tefrikasından kaynaklandığı gerçeğinden hareketle İslam ülkeleri, aralarındaki tüm meseleleri bir kenara koyarak, acil bir surette 'ümmet' üst kimliği altında 'İslam Birliği'ni tesis etmelidir. Savaş süresinin uzaması yılmamıza, Kudüs ve Gazze'yi unutmamıza sebebiyet vermemelidir. Tam tersine ilk günkü gibi düşmana karşı öfkemizi ve cihad heyecanımızı diri tutmalıyız. Her türlü etkinlik ve programlarla meseleyi daima gündemde tutmalı, çocuklarımızı ve gençlerimizi bu şuurla eğiterek nesilden nesile aktarmalıyız. Mücahit kardeşlerimize nusret ve zafer nasip etmesi, zalimleri kahr-u perişan etmesi için Rabbimize niyazlarımıza devam etmeliyiz. Son olarak; Hiçbir ülke zulüm ile abat olmamış, Zulüm üzerine kurulu hiçbir düzen varlığını idame edememiştir. İşgal ve zulüm üzerine kurulu israil de elbet bir gün yıkılacaktır. Ümit ediyor ve inanıyoruz ki Gazze cihadı israil için sonun başlangıcı ve Mescid-i Aksa ve Kudüs'ün özgürlüğe kavuşmasının da besmelesi olacaktır." dedi.
Ulu Camii'nde kılınan gıyabi cenaze namazı ve okunan basın açıklaması ardından Gazze için dua yapıldı ve ardından bayramlaşma programı gerçekleşti. (İLKHA)