Tesettür Seferberliği ve Erdemli Kadınlar Yetiştirme Derneği çalışmaları kapsamında son zamanlarda örtünen kadınlar ve genç kızlar için düzenlenen program, yoğun katılımla gerçekleşti.
Diyarbakır merkez Yenişehir ilçesi Selahaddin Eyyubi Camiini ziyaret eden katılımcılar, kısa gezilerinin ardından programın yapılacağı caminin konferans salonunda yerlerini aldı.
Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan program, hazırlanan sinevizyon gösteriminden sonra Zeynep Adıyaman'ın selamlama konuşmasıyla devam etti.
Seslendirilen ilahi ve ezgilerin ardından günün anlam ve önemine ilişkin TESSEP adına bir konuşma yapan Esra Türk, tesettüre başlamak isteyenlerin yaşadıkları bazı endişelere cevap mahiyetinde konuları 6 ana başlık altında ele aldı.
"Örtü bir dayatma değil rahmet ve itibardır"
İlk olarak "Tesettür kadınlara bir dayatma mıdır?" sorusunu yanıtlayan Türk, "Tesettür, Müslüman kadınlara bir yükümlülüktür ancak yük değildir. 'Ey Âdemoğulları, size mahrem yerlerinizi örtecek giysi, süsleneceğiniz elbise indirdik. Takva elbisesi, işte o daha hayırlıdır. Umulur ki düşünüp öğüt alırlar.' ayetinden sadece kadınlar bunun muhatabı olmadığını anlıyoruz. Allah-u Teala önce insanı örtüyle muhatap alıyor. Bahsi geçen ayet-i kerime de Allah-u Teala insanlığımızı örtüyle belirliyor. Diğer canlılara baktığımız zaman insanlardan farklı bir görünüm olarak örtünmek ve giyinmektir. Allah-u Teala diğer canlılara kalın deri ve tüy tabakası yahut avret mahallîni örtecek kuyruk gibi gereçlerle donatırken insanoğluna akıllı varlık olması hasebiyle giyinme becerisini vermiştir." dedi.
Türk, "Allah-u Teala giysiden ziynet olarak bahsederken takvanın ise en hayırlı olduğuna değinmektedir. Burada takva ibaresi insanın bedeninden ziyade iç dünyasında Rabbiyle olan hoşnutluğu ve bağının yansıması anlamında kullanılmıştır. Biz bir erkeğe de baktığımız zaman onun bedeninden ziyade Allah-u Teala'ya bağlılığını ve İslami duruşunu yansıtan örtünme şeklini ondanda sezebiliyoruz. Örtünün sadece kadına yönelik kısıtlayıcı bir durum olduğunu iddia eden zihniyete karşı ilk olarak A'raf suresiyle anlattığımız misaller doğrultusunda cevap veriyoruz. Bu açıdan bakınca anlıyoruz ki örtü bir dayatma değil rahmet ve itibardır." ifadelerini kullandı.
"Allah-u Teala koymuş olduğu hiçbir kanunda kuluna zulüm etmez"
Konuşmasına "Tesettür özgürlük alanını kısıtlıyor mu?" sorusunun cevabı ile devam eden Türk, "Bu en çok merak edilen ve örtünmek isteyenleri yoldan çıkarmaya çalışan soru başlıklarından birisidir. Tesettür, fıtri ve insani olan hiçbir alanda kadının özgürlüğünü elinden almaz. Tesettürün farz kılındığı alana baktığımızda Allah-u Teala, daha çok yabancı ortamlarda ya da kendilerinden, dillerinden, duygu ve düşüncelerinden bir kadının emin olmadığı durumlarda kadına örtüyü o ortamın zarar verici hislerinden ve o bakışların rahatsızlıklarından koruyabilmesi için farz kılmıştır." şeklinde konuştu.
Fıtrat olarak kadında kendini beğendirme, güzel gösterme ve kendilerine has güzellikleri sergileme, erkekte ise bu güzellikleri fark edebilme ve izleme merakının olduğunu söyleyen Türk, "Allah-u Teala, kadın ve erkek gibi 2 ayrı varlığın nikah akdi ile eş olmasıyla beraber birbirine sevdirebilmek için böyle bir özellik yaratmıştır. Dolayısıyla Allah-u Teala öncelikle erkeğe haramdan sakınmasını, kadına da bakışlarını ve kendisini korumasını emrediyor. Bunların her biri İslami bir toplumda daha sağlıklı nesillerin ortaya çıkabilmesi için birbiriyle bağlı kurallardır. Allah-u Teala koymuş olduğu hiçbir kanunda kuluna zulüm etmez ve kuluna zor gelecek hiçbir yükümlülükle onu sorumlu kılmaz." dedi.
"Tesettür diğer her ibadet gibi Müslüman kadına farzdır"
Anlatımının devamında 'tesettür her ortama girme özgürlüğünü kısıtlıyor ya da arkadaşlar arasında hor görülme çekincesi oluşturuluyor' düşüncesinin ortaya çıkmasından kaynaklı doğan sorunların önüne geçmenin 'Müslüman Vasfını' muhafaza edilmesi gerektiğinin uyarısında bulunan Türk, şu ifadelere yer verdi:
"Gençler; tesettürlüyse kendi arkadaşlarıyla bir araya gelmekten çekiniyor, 'ortam gerilir, rahatsız olabilir ve farklı bir yorum getirebilir' endişesiyle bu tür ortamlara örtüyle girmekten rahatsız olduklarını ifade ediyor. İnancımızdan ve örtümüzden dolayı bizden rahatsız olacak bir ortama girmek, öncelikle Müslümanlık vasfımızı alaşağı etmektir. Yani Müslüman vasfımızla bizden rahatsız olan bir ortama girmek mecburiyetinde değiliz."
Tesettürün hakkını verememe endişesi ve diğer ibadetlerin hakkını verdikten sonra tesettüre girme planı konusuna da değinen Türk, "Tesettür diğer her ibadet gibi Müslüman kadına farzdır. Örtünmeye niyet etmişiz ama şeref madalyası takınmadan, üzerimize almadan ve hissiyatını yaşamadan ölüm gelip bizi bulması ne acıdır. Bu nedenle örtünmeye niyet ettiğimiz anda girişeceğiz. Allah-u Teala devamında mutlaka bizlere kolaylığı yaşatacaktır." şeklinde konuştu.
"Tesettürün modası evrenseldir"
Tesettürde manevi bir hastalık haline gelen "moda" kavramına da açıklık getiren Türk, Moda kelimesi gelip geçici ve anlık değişebilen anlamlara gelir ama tesettürün modası evrenseldir. Tesettür çağa göre değişmez, farklı bir ortamda, şehirde ve ülkede hale bürünmez. 1400 yıl önce Allah-u Teala tesettürü nasıl tarif etmişse tepeden tırnağa, vücut hatları belli etmeyecek ve kendisi de ziynet olmayacak şekilde giyinen herhangi bir kumaş olarak adlandırılıyor. Bunun modası, rengi, şekli, parlaklığı, inceliği, kalınlığı tartışması yapılmaz. Rabbim en güzel şekilde tesettürün hakkını verebilmeyi biz Müslüman kadınlara nasip etsin." temennisinde bulundu.
Türk'ün konuşmasının ardından İslam tarihinde yer almış önemli bayan şahsiyetler ile 28 şubat döneminde mağdur edilenlerin yaşadıklarını sergileyen oratorya gösterisi ile devam eden programda 28 şubat dönemini anlatan tiyatro gösterimi yapıldı.
Program, TESSEP'in çalışmaları neticesinde örtünen 123 genç kıza verilen plaket takdimi ve Azra Betül Yılmaz'ın yaptığı dua ile sona erdi.