Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), her yıl bir önceki yılda vatandaşlar tarafından kurumlarına yapılan şikâyetlerin neler olduğunu bir rapor halinde kamuoyuyla paylaşıyor. Vatandaş Bildirimleri Yıllık Raporu adıyla yayınlanan raporda, vatandaşların en çok şikâyet ettiği konuların detayları açıklanıyor.
Bu yılda, Yayın Araştırmaları ve Ölçme Dairesi Başkanlığınca hazırlanan 2018’e ait rapor açıklandı. Rapor ile ilgili yayınlanan haberleri detaylıca okuyup inceledim. Rapora göre, geçen sene RTÜK’e toplamda 124 bin 234 şikâyet ulaşmış ve vatandaşlar en çok dizi filmlerden şikâyet etmiş.
Dizi filmlere yönelik şikâyetlerin ortak noktasının neler olduğuyla ilgili değerlendirmelere baktığımızda, “Şiddet içerikli ve yasadışı eylemlerin yansıtıldığı sahnelerin, özellikle çocuklara ve gençlere olumsuz örnek olduğu, benzer eylemlere teşvik ettiği, bu durumun da toplumun hukuka güvenini sarsabileceği” görüşü ortaya çıktığı görülüyor.
Son yıllarda televizyon ekranlarında yayınlanan dizi filmlerin ne yazık ki çoğunluğu Müslüman toplumumuzun inanç, ahlak ve kültür değerleriyle hiçbir şekilde uyuşmuyor. Dizilerde ele alınan konular, toplumun değerlerini onarılması güç bir şekilde tahrip ediyor. Özellikle bazı diziler, toplumun manevi ve ahlaki temellerini derinden sarsıyor. Tabi bu da neslin ifsadına, kötülüklerin yayılmasına ve ahlaksızlıkların meşrulaştırılmasına zemin hazırlıyor.
Dizilerde gösterilenler, özellikle çocuklar ve gençler üzerinde fiziksel ve ruhsal açıdan olumsuz etkiler bırakıyor. Aynı şekilde dizilerdeki lüks ve şatafatlı hayatlar, gayri meşru ilişkiler, sınırsız özgürlükler, ırkçılığa yol açacak davranışlar ve manevi değerlerimize tamamen ters yaşantılar özentilere sebebiyet veriyor.
Yeni nesil, dizilerde yaşanılanları kendi hayatında uygulamaya çalışıyor. Rol model olarak dizilerdeki başrol oyuncularını örnek alıyor. Büyüklerine karşı saygı göstermiyor, küçüklere sevgi beslemiyorlar. Şiddete daha fazla meylediyorlar. Dizilerde neyi görmüşseler, neyi izlemişseler onu yapıyorlar.
İnanç sahipleri olarak, düşünce ve fikirlerimize aykırı olan hususların tümünün dizi filmler aracılığıyla topluma güzel gösterilmesi ve bilahare özendirilmesi, toplumsal yapımızı bozup dumura uğratıyor. Ve ne acı ki, bizi fıtrattan uzaklaştırıyor. Bunlar, çok ciddi tehlikeleri beraberinde getiriyor. Özellikle de gelenek ve göreneklerinden ve manevi değerlerinden uzaklaşmış bir neslin yetişmesine olanak sağlıyor.
İslam düşmanı güçler yıllardır değerlerinden uzaklaşmış bir neslin yetişmesi için türlü türlü oyun ve desiselere başvurarak amaçlarına ulaşmak istemişlerdir. Dikkat ederseniz, Türkiye’de özel televizyonların kurulduğu 1990’lı yıllardan bu yana ekranlarda sürekli Batı menşeli film, dizi ve sinemalar gösterilmiştir. Hepimizin de müşahede ettiği gibi o tarihlerden günümüze toplumsal yozlaşmada çok ciddi artış yaşanmıştır.
Batı, toplumun ilgisini çeken dizi ve filmlerle ahlaksızlıkları meşrulaştıran zehrini toplumumuza enjekte etmenin fırsatını yakalamıştır. Böyle olunca yetişen yeni nesil inanç ve kültür değerlerimizden tamamen uzaklaşmış ve Batı kültürüyle yetişmiştir. Acı ve düşündürücü olan şu ki, dizi filmlerin sebep olduğu yozlaşmalar ve olumsuzluklar bilinmesine rağmen, bugüne kadar mutlak çözüm adına gerekli adımlar atılmamıştır.
Vatandaşın yapmış olduğu şikâyetler ortadadır. Vatandaş, çocuklarına kötü örnek olan hiçbir film, dizi ve programın ekranda gösterilmesini istememektedir. O yüzden hükümetin kontrolünde bulunan ilgili kurum olan RTÜK, dizi filmlerdeki tehlikelere ilişkin toplumu memnun edecek ve dahi yozlaşmalara ve ahlâksızlılara engel olabilecek adımlar atmak zorundadır. Zira toplumun ekseri, bu konulara ilişkin mutlak çözüm için girişimlerde bulunulmasını beklemektedir.