Doğu Türkistan çocuk raporu yayımlandı

Çocuk Vakfı, 2016 yılından bu yana Çin’in Doğu Türkistan'da uyguladığı "etnik ve kültürel soykırım" nedeniyle son 5 yılın uygulamalarını kapsayan Doğu Türkistan Çocuk Raporu hazırladı.

2016 yılında başlayan "aileden kopuş" politikası hız kesmeden devam ediyor. 1-3 ve 3-6 yaş aralığındaki çocuklar için kurulan kamp merkezlerinde kaç çocuğun olduğu bilinmiyor.

Anne ve babaları politik eğitim kamplarına götürülen çocuklar "sevgi dolu kalp, çocuk sığınma evi, mesleki eğitim merkezi" gibi kamplara alınarak dış dünya ile bağlantıları koparılıyor.

Çocukların öğretmenlere 'anne' diye seslenmelerinin zorunlu olduğu kamplarda, Pekin yönetiminin çocuklara askeri eğitim verdiği iddia ediliyor.

Tek tip eğitime tabi tutulan çocukların anadilde eğitim almaları engelleniyor, zorunlu olarak Çince öğretiliyor.

Niceliğe yönelik verilere ve istatistiklere ulaşma imkânı olmadığı için daha önce yayımlanan röportaj ve nitel çalışmalardan yararlanılarak hazırlanan raporda, Çin’in Doğu Türkistan’da aile, çocuk, yetişkinlere uyguladığı baskı ve kültürel asimilasyon konularının işlendi.

"Etnik ve Kültürel Soykırım"

Komünist Çin, Doğu Türkistan’da Uygur, Kazak, Kırgız gibi Türki cumhuriyetlerden olanlara inançlarıyla ilgili sembol ve uygulamaları gerekçe göstererek, etnik ve kültürel soykırım uyguladığı ifade ediliyor. Çin'in ifade, inanç ve mahremiyet hürriyetini ihlal eden bu uygulamaları, Doğu Türkistan'ı 'politik eğitim kampı'na dönüştürmüş durumda.

35 milyon insan dijital denetim altında

35 milyon nüfusun 3 milyonu tam anlamıyla kamplarda sürgün hayatı yaşıyor. Genel nüfusa ise 'yüz tanıma video sistemi, telefon dedektiflik yazılımı, uzaktan kumandalı telefon takibi, banka, seyahat, sosyal medya, dini uygulamalar' gibi kişisel verilerin toplanması yanında 'biometrik veriler, mahkûmiyet, endokrinasyon veya gözetim' gerekçesi olarak kullanılıyor. Doğu Türkistan’da bu amaçla kaç toplama kampı kurulduğu ise bilinmiyor.

Kamplarda tutulan çocukların sayısı bilinmiyor

2016 yılından bu yana Doğu Türkistan’da doğum önleme stratejisinin uygulaması, zorla kürtajı da içeriyor. Doğu Türkistan'ın asıl sahipleri olan Uygur, Kazak ve Kırgız çocukları yatılı devlet okullarına ve yetiştirme yurtlarına zorla yerleştiriliyor.

Komünist Çin, Doğu Türkistan’da öncelikle aile ve kültürel kimliği ortadan kaldırmaya yönelik uygulamaları giderek yaygınlaştırıyor. Özellikle Uygurların maruz kaldıkları 'tecavüz, cinsel istismar, sömürü, sistematik işkence' sonucunda yetişkinler kamplara götürülürken, çocuklar ise 'sevgi dolu kamp, çocuk sığınma evi, koruma merkezi, çocuk refah danışma merkezi, mesleki beceri eğitim merkezi, mesleki eğitim merkezi' adı verilen mekânlarda tam anlamıyla kuşatma altında tutuluyorlar. Çin'de bu amaçla 1-3 yaş grubu için 11 kreş, 3-6 yaş grubu için 9 tesis ve 7 anaokulu seviyesinde kamp bulunuyor. Söz konusu kamplarda tutulan çocukların sayısı ise bilinmiyor. Bu uygulamalarla çocukların ailelerden, dillerinden, dinlerinden ve kültürel kimliklerinden kopması hızlandırılıyor.

Çin, soykırım ve kamp iddialarını reddediyor

Çin, 2016 yılından bu yana uyguladığı etnik ve kültürel soykırımı reddediyor.

Artan uluslararası kamuoyu baskısı sonucu 2018 yılında önce 'mesleki eğitim ve yetiştirme programları' ile ilgili konuşmuş, ardında da 2019 yılında ise bu kampların resmi adını 'mesleki eğitim merkezleri' olarak duyurmuştur.

Sincan Uygur Özerk Bölgesi Başkanı Şöhrat Zakir ise 2019'da 'Çin’de terörizm, ayrılıkçılık ve dini aşırıcılık biçimindeki 3 güç' karşısında başarılı olunduğunu savunmuştur.

2018 yılında Birleşmiş Milletler'in Çin'deki insan hakları kayıtlarının değerlendirildiği oturumunda, Çin Dış İşleri Başkan Yardımcısı Le Yucheng, "Birkaç ülkeden gelen önyargı yüklü siyasal suçlamaları kabul etmeyeceğiz." demiştir.

UNICEF, Doğu Türkistan’da çocukların durumuna karşı sessiz

2016 yılından bu yana Doğu Türkistan'da yaşanan insan hakları ihlalleri karşısında, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, Çin'in kendi ulusal yasalarının ve uluslararası hükümlülüklerin yanında taahhütlerinin de gereğini yerine getirmeye davet edilmişti.

Birleşmiş Milletlere bağlı örgütlerin Nisan 2021 tarihine kadar Doğu Türkistan’daki insan hakkı ihlallerine dair herhangi bir yüksek sesli çağrısı, raporu veya çalışması olmadı.

Doğu Türkistan’da hak ihlallerinin en önemli mağdurlarının başında çocuklar geldiği hâlde, UNICEF, Doğu Türkistan'da çocukların durumuna karşı sessiz ve kayıtsız

kalmayı sürdürüyor. Doğu Türkistanlılar niçin UNESCO'nun sesinin duyulmadığı sorusuna cevap arıyor. Dünya Dağlık Örgütü’nün Covid-19 salgınından bu yana geçen 15 ay içinde Doğu Türkistan hakkında hiçbir açıklama yapmamış olması ise kaygıyla izleniyor.

Çocuk Vakfı, insan hak ihlallerine son verilmesi çağrısında bulundu

Çocuk haklarına saygının henüz cenin olan bir bebekten başladığını hatırlatan Çocuk Vakfı Çin'e yaptığı çağrıda şu ifadelere yer verdi:

"Çocuğun doğuştan değişmez ve sonradan kazanılmış haklarının kabulü çocuğa ve onuruna saygının gereğidir. Dünya barışı ve esenliğinin altın anahtarı, hiçbir ön koşul ileri sürmeden çocuktan yana taraf olmaktır. Çocuk Vakfı, doğmuş ve doğacak çocuklar ile masumiyetten yana taraftır. Öncelikle Çin Hükümetini çocuğa ve onuruna saygı temelinde insan hakları ihlallerine son vermeye davet ediyoruz."




















İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

İstanbul Haberleri

Atatürk'e hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanan doktor serbest bırakıldı
HÜDA PAR'dan Dr. Mehmet Arslan'a cezaevinde ziyaret
MAZLUMDER: Duyarlı insanlar üzerinde kurulan baskılar kabul edilemez
HÜDA PAR: Gözaltına alınan gençler bir an önce serbest bırakılmalıdır!
"Bilinçli bir irade sahibinin (Vacib-ül Vücud) varlığı zorunludur"