Komünist Çin rejimi tarafından çocukların toplama kamplarına götürülmesi nedeniyle evlatlarından haber alamayan Türkiye’de bulunan Doğu Türkistanlı anneler, evlatlarına kavuşmak için 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde İstanbul’dan Ankara’ya yürüyüş başlattı.
Anneler, 9 gün boyunca yürüdükten sonra polis tarafından İzmit’ten araçla alınarak Ankara’ya getirildi. Anneler, yaşadıkları mağduriyetleri İlke Haber Ajansı (İLKHA) muhabirine konuştu.
Yaşadıkları mağduriyetleri anlatan Doğu Türkistanlı anneler, İslam alemi, dünya liderleri ve tüm insanlardan destek beklediklerini belirterek bir an önce evlat hasretlerinin son bulmasını temenni ettiler.
"6 aylık hamile olduğumu Çin hükümeti bilseydi çocuğumu karnımdan alıp öldürecekti"
2016 yılından itibaren Türkiye’ye geldiklerini 7 çocuk annesi Kalpnur Dursun, "Çin hükümetinde 3 çocuktan fazlası yasak. Benim şu anda 7 tane çocuğum var. Bir tanesine hamileyken Türkiye’ye gelmiştim. Kendi evimde kendi ülkemde çocuklarıma rahat bakamadığım için çocuklarımı saklamak zorunda kalıyordum. Her gün Çin polisleri gelip çocuklarımın kaç tane olduğuna bakıyorlardı. Çocuklarımı dışarı bile çıkaramıyordum. Çocuklarım hastalandığında hastaneye bile götüremiyordum. Onlara göre çocuklarım fazla olduğu için çok sıkıntı yaşadım. 6 aylık hamile olduğumu Çin hükümeti bilseydi çocuğumu karnımdan alıp öldürecekti. O yüzden Türkiye’ye gelmek zorunda kaldım. Nisan 2016 yılında 7 aylık hamile iken 2 buçuk yaşındaki çocuğum ve eşim ile birlikte Türkiye’ye geldik. Memleketimde 5 çocuğum kaldı. Hepimiz birlikte pasaporta başvurduk ama sadece 3 kişinin pasaportunu verdiler. Orda kalan 5 çocuğumun pasaportunu vermediler." dedi.
Kalan çocuklarını almak için memlekete dönen eşinin cezaevine konulduğunu belirten Dursun, "2016’dan beri çocuklarımla hiç konuşamadım ve irtibata geçemedim. 2018 yılında bir kızımı çocuk toplama kampında tiktok ile çekilmiş bir videoda tanıdım başka şekilde hiç ulaşamadım. Şu anda tek arzum oradaki çocuklarımın hayata olup olmadıklarını öğrenmek istiyorum. Çocuklarımla bir irtibata geçmeyi arzuluyorum. Bu yüzden İstanbul’dan Ankara’ya yürüyüş yaptık. Şimdi buradayız." ifadelerini kullandı.
"5 senedir eşim ve çocuklarımdan haber alamıyorum"
Yaklaşık 6 yıl önce Türkiye’ye geldiğini söyleyen Amine Muhammed, Doğu Türkistan’da kalan çocuklarını da yanına almak istediğini dile getirdi. Muhammed, "Ben beşinci çocuğuma hamile kalmıştım. Çocuğumu korumak için memleketten kaçmak zorunda kaldım. Yoksa karnımdaki bebeğimi öldürüp eşimi cezaevine atacaklardı. O yüzden pasaportum çıktığı gibi karnımdaki çocuğumu korumak için oradaki çocuklarımı bırakarak Türkiye’ye gelmek zorunda kaldım. Eşim beni buraya yerleştirdikten sonra memlekete geri gitti. Oradaki çocuklarımızın pasaportlarını yaptırıp getirecekti diye gitmişti ama yapamadı. Çünkü eşim Türkiye’ye geldiği için 15 yıl hapis cezası verip onu cezaevine koymuşlar. 5 senedir eşim ve çocuklarımdan haber alamıyorum." diye konuştu.
"Çocuklarımız nerde, nasıl, hayata mı? Öldüler mi? bilmiyoruz"
Konuşmasının devamında Muhammed, "Biz 7 Uygur anne 5 yıldır İstanbul’da yaşıyoruz. Bu süreçte çocuklarımızdan hiç haberimiz yok. Nerde, nasıl, hayata mı? öldüler mi? bilmiyoruz. Anne olarak çocuklarımızdan haber almak ve sahip çıkmak isteriz. Biz çocuk açısından paramparça olmuş, tükenmiş ve çaresizliğimiz iliklere kadar hisseden aciz anneleriz. Bittik artık ama çocuklarımız hala bizde değil. Bütün insanlardan yardım bekliyoruz. Onların sevgiye ve korunmaya ihtiyacı varken küçücük vücutlarıyla tek başlarına yaşam mücadelesi vermekteler. Artık onları kurtarmak sadece bizlerin değil bütün insanların görevidir. Bizi anlayın lütfen. Küçücük çocuklar tek başlarına yaşam mücadelesi vermekte. Bu dünyadaki herkes ne kadar büyüsek de annelerimizin sevgi ve şefkatine ihtiyacımız var. Çocuklarımın ve benim yerime kendinizi koyun düşünün ben ne yapayım." dedi.
"Bir annenin çocuğunu istemesinden daha doğal bir şey var mı?"
"Eğer siz bir anne olsaydınız çocuğunuz için benim gibi yapar mıydınız? Eğer siz bir çocuk olsaydınız annesiz bir gün uyuyabilir miydiniz?" diye soran acılı anne Amine, "Düşlünün siz neler yapabilirdiniz. Ben bir şey yapamam diye çocukları ölüme mi terk ederdiniz. Anlayın bizi anne olmak gerçekten çok zor. Evladım için gözümü kırpmadan canımı veririm ama şu an çocuğum ‘annem ne zaman, hangi yoldan gelir beni bağrına basar’ diye çığlık atarken benden evde oturmamı istemeyin. Her ne kadar zorlukta kalsam bile son nefesime kadar çocuklarıma sahip çıkmak isterim. Çocuklarımızın çığlıklarını bütün dünya annelerine, bütün insanlara insanlık yardımı beklediğimizi anlatmak için İstanbul’dan Ankara’ya yürüyüş yaptık. Bu meşakkatli yola çocuğum için çıktım. Sizlerin desteğinize ihtiyacımız var. Bütün insanlar insanlık görevini yerine getirsin. 5 senedir çocuğumdan haber alamıyorum. Bir annenin çocuğunu istemesinden daha doğal bir şey var mı? Bu hangi devletin kanununda suçmuş? Ben sizin, onun veya başka birinin çocuğunu istemiyorum. Ben kendi karnımda 9 ay 9 gün büyütüp doğurduğum çocuğumu istiyorum. Haksız mıyım acaba. Bütün dünyadaki insanlar lütfen bizleri duyun ve anlayın. Çocuklarımız için yardımınıza ihtiyacımız var." diye konuştu.
"Vatan acısı başka eşimin, kardeşlerimin acısı başka ama evlat acısı bambaşka"
Şubat 2020’den bu yana çocuklarına kavuşmak için birçok girişimlerde bulunduğunu aktaran anne Meryem Muhammed ise, şunları söyledi:
Ben Şubat 2016’da iki tane çocuğum ile Türkiye’ye geldim. Eşim ve 12 yaşındaki kızım arkamdan gelecekti. Ben dördüncü çocuğuma hamile olduğum için iki tane çocuğumla memleketimden gitmek zorunda kaldım. Ben Türkiye’ye geldikten iki ay sonra 12 yaşındaki kızımın pasaportu çıktı ama hükümet geri aldı. 2-3 ay sonra hükümet eşimin de pasaportunu geri aldı. Eşim bizim yüzümüzden tutuklandı. 5 senedir her şeyimden ayrı kaldım. Vatan acısı başka eşimin, kardeşlerimin acısı başka ama evlat acısı bambaşka. Evlat acısı dünyada hiçbir şeye benzemiyor. Hazreti Yakup Aleyhisselam evlat acısına dayanamadan iki gözünden oldu. Ben peygamber değilim ben bir anneyim bu acıya nasıl dayanacağım. Dayanacak gücüm kalmadı. Ne yapacağımı bilemiyorum. 5 senedir kızımı getirmek için uğraştım ama bir şey yapamadım. Elimden hiçbir şey gelmedi.
"Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere tüm dünya liderlerinden yardım istiyoruz"
Geçen sene neredeyse bütün siyasi partilerle görüştüklerini ancak bir netice alamadıklarını dile getiren Muhammed, "Geçen sene bu annelerle birlikte her şeyimizi bırakıp sokaklara çıktık. Gitmediğimiz parti, bakan ve kapı kalmadı. Onlardan aldığımız sonuç sadece destek oldular. ‘Vaz geçmeyin, sizin bu hakkınız doğru, evlatlarınızı arayıp her türlü eylem yapma hakkınız’ denildi. Bu sene de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde İstanbul’dan Ankara’ya yürümek için eyleme başladık. Bu yürüyüşümüzün sebebi bütün dünya liderlerinden, alimlerinden ve annelerinden yardım istemektir. Acılarımızı anlatmak için yürümek istedik. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayip Erdoğan başta olmak üzere tüm dünya liderlerinden yardım istiyoruz. Lütfen yardımcı olun hepiniz anne ve babasınız bizim gibi çocuklarınız vardır. Bizi düşünün dayanacak gücümüz kalmadı. Acıdan üzüntüden ölmek üzereyiz bizi kurtarın lütfen. Acımız o kadar büyük ve o kadar var ki anlatamam. Siz bizi asla anlayamazsınız çünkü sizin yaşadıklarınız bizim yaşadıklarımıza bezemiyor." ifadelerini kullandı.
"Bizim amacımız siyasi değil biz sadece masum çocuklarımızı kurtarmak istiyoruz"
Acılı annelerden Fatime Emir ise, "Bir sene öncesinden evlatlarımızı bulmak için girişimlerde bulunduk. Durumumuzu anlatmak için birçok ziyaretlerde bulunduk. Ancak şimdiye kadar elimize hiçbir şey geçmedi. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü derdimizi anlatmak için İstanbul’dan Ankara’ya yürüdük. Salgın dolayısıyla polis yürüyüşümüzü engellerdi ve bizi araçlarla Ankara’ya getiridi. Amacımız çocuklarımızın seslerini her yere duyurmaktır. Evlat acısından dolayı dayanacak gücümüz kalmadı. Küçük masum çocuklarımızın bizlere kavuşması için herkesten yardım talep ediyoruz. Bütün dünya liderlerine sesimizi duyurmak için bu yola girdik. Bizim amacımız siyasi değil biz sadece masum çocuklarımızı kurtarmak istiyoruz. Bizim hiçbir siyasilerle alakamız yok. Biz sadece birer anneyiz. Anne olarak çocuklarımıza sahip çıkmak çocuklarımızı yanımıza almak için sesimizin duyurulmasını istiyoruz. Bütün basın mensuplarına sesleniyoruz; sesimizi tüm dünyaya ulaştırmak için yardımınıza ihtiyacımız var. Lütfen masum çocuklarımız için bizlere yardım edin. Bu annelerin seslerini duyun." şeklinde konuştu.