Geçtiğimiz günlerde Batı'ya bir umut yolculuğunu gerçekleştiren Suriyeli mültecilerin teknesi battı. Onlarca cansız beden Akdeniz sahillerine vurdu. Bunlar içinde en acıklısı masum çocuk bedenleriydi.
Sahile yansıyan manzara, yürek burkan ve insanı kahreden görüntülerdi.
Binlerce kelimeden çok daha fazla anlam ifade eden görüntüler... İnsan olmaktan utandıran görüntüler... İnsanlığımızın sahile vurduğu görüntülerdi.
Bizdeki akl-ı evvel İslamcılar bu trajik olaydan Batıyı suçlayarak Batı'nın vicdansızlığına vurgu yaptılar.
İnsanları kendi öz yurtlarından eden Doğulu'nun vicdansızlığı görmemezlikten gelindi. Bu trajedinin müsebbibi Batı'nın vicdansızlığı, çifte standartı ve duyarsızlığıymış.
Batı hayvanlara gösterdiği duyarlılığı, mültecilere göstermiyormuş.
Bir hususta haklı olabilirler, gerçekten Batı, kendisi dışındaki herkese çifte standart uyguluyor.
Hatta Suriyeli mültecileri kabul etmemek için şimdi 4 metre yüksekliğince 175 km uzunluğunda dikenli tel örgüler de yaptılar. Arada bir mülteci teknelerini de kasten batırıyorlar...
Ancak;
Gelinen aşama ve yaşanan trajedinin ve Batı'ya umut bağlanmasının sorumlusu Batı mı yoksa Doğu mu?
Mülteci sorununa neden olan savaşların Batılıların emperyal arzuları olması ve bunun sonucunda mülteci sorunu olduğu dolayısıyla Batılıların esas suçlu olduğu söylenebilir.
Bazen sebepler ile sonuçlar birbirine karışır hatta sonuç, sebep olabilir. Ancak kendi özyurtlarından göç etmelerinin sebebi Batı'nın vicdansızlığı mı yoksa Doğu'nun vicdansızlığı mıdır?
Sonuç üzerinde değil; sebep üzerinden olaya yaklaşırsak Doğu'nun vicdanı en az Batı'nın vicdanı kadar kararmış durumda.
O çocuklar Batı'nın elinden değil, diğer Doğuluların elinden kaçarken öldüler ve o çocuklar Batı'ya sığınmaya çalışıyorlardı...
Neden bu insanlar hiçbir Doğulu ya da Müslüman ülkeye göç etmiyorlar da, Batı'ya göç ediyorlar?
Neden bizler değil de; Batı onlar için bir umut kapısı, yeni bir hayat…
Savaştan kaçıp öz yurtlarını terk eden mülteciler için Batı ve Batılı'nın bir umut olması biz Müslümanlar için utanç kaynağıdır.
Batıdan önce Müslümanların kendi kendilerini sorgulamaları gerekiyor, dinden ne anladıklarını! Anayasal kural haline getirdikleri yobaz geleneklerini sorgulamaları gerekiyor.
Batının vicdanına sitem edip, Batı'nın tepki göstermesini bekleyen zavallılar. Artık kendimizi sorgulamamızın, ayağa kalkmamızın, tepki göstermemizin vakti gelmedi mi? Mehdi'yi Batıda aramak yerine içimizden aramamız gerek miyor mu?
Batılıya değil, kendi çaresizliğimize, suskunluğumuza, duyarsızlığımıza sitem edelim.
Bizler, Batılı'ları suçlayarak kendimizi aklayamayız. Vicdanlarımızı teskin edemeyiz. Bizler de en az Batılı kadar günahkâr, suçlu ve kirliyiz.