Bedrin Aslanları’na dahi gıpta ettiren bir cesaret ve kahramanlığın eseri olan eşsiz Filistin direnişine ve zaferine halel getirenler cahil değillerse haindirler.
Filistinli baba(lar) Muhammed El-Hadidi kameralar karşısında eşinin şehadet haberini aldığında “elhamdulillah” dedi. Büyük ve ortanca oğlunun şehadet haberini aldı yine hamd etti. “8 yaşındaki oğlum kayıp” dedi. Çevreden bir ses “o da şehit” dedi. Baba(lar) “elhamdulillahi âla külli hal” dedi. “Beş aylık Ömer’im sağ kaldı. Beni yalnız bırakmayan Allah’a hamdolsun” dedi metanetle. Her Filistinli ailenin tam teslimiyetle ya yaşadığı ya da yaşamaya hazır olduğu bu tablonun sahabeler dahil bir örneği daha var mı ki insanlık tarihinde.
Buradan Siyonist çete merkezli “Araplar korkaktırlar” söylemini Arap’lara genelleyenlere sesleniyorum; bu adam(lar) Arap değil mi? Cahil değilseniz işbirlikçisinizdir.
Siyonist çetenin Filistin’in dışında kendilerine yer verme teklifini kabul edecek olsalar tehlikesiz ve konforlu bir hayata kavuşacaklarını bilmiyorlar mı zan ediyorsunuz bunları. Dolayısıyla çaresizlik değil; iman, cesaret ve kahramanlığın hikâyesidir Filistin. Direnişi çaresizlikle izah edenler gafil değillerse haindirler.
El Kassam’ın da belirttiği üzere direnişin sembolü füzeler başta olmak üzere direnişin savaş teçhizatının arkasındaki güç İran ve Suriye’dir. Uluslararası baskı ve ambargoya rağmen İran’ın aleni desteği; parçalanmışlık ve virane oluşuna rağmen Suriye’nin duruşu müstesnadır ve paha biçilmez bir fedakârlıktır. Buna rağmen onları karalayıp, Gazze’ye bir çivi bile sokmayan Sisi’ye paye biçenler eğer asabiyet körlüğü yaşamıyorlarsa Siyonist merkezli stratejilerin oltasına takılan balıklardır.
İsrail ile işbirliği menfaatlerimize daha uygundur diyen marjinal kimi Türkler ve Kürtler ruhlarını Siyonizm’e satmış tarih ve “ahir” bilmeyen ahır ehli necislerdir bulaşmayın.
Batı bütün putlarını yeme pahasına ileri karakolu Katil Çete’yi” gözü gibi koruyup kolluyorken; israil’in yayılmacılığını önleyen(geciktiren) Filistin’e destek vermeyen kimi liderlerimizin yüreği kurumuş olsa gerek; selefleri Ebu Cehil gibi elleri de kurusun.
Ümmeti parçalanmışlıkla suçlayanlar bütün Müslüman halkların yekvücut ayakta olduğu şu günlerde kahırlarından uyuyamıyorlardır. İşbirlikçiler düşünsün gayrı.
Direnişe bir kum tanesi de olsa verilen her destek mukaddestir. Bu manada israil’i terör devleti ilan eden Cumhurbaşkanı’nın bu söylemi tarihin akışını değiştirecek kadar değerlidir. Diplomatik çabasının yanında askeri ve siyasi destek verecek kadar güçlenmesi için dua etmeli; hakeza onu Netanyahu ile özdeşleştirerek aslında Netanyahu’yu aklama gayesi güttüğü çok açık olan İYİ Parti liderini açık bir ihanetin “makyajlanmış” tezahürü olduğunu beyan etmeli.
Direnişçi mücahitler elleri, ayakları ve yürekleri öpülesi kahramanlarımızdırlar. Ancak onların zaferinden bir hamaset üretmek gaflet olur. Aksine gayret ve heyecanımızdan hız kesmeden israil’i 248 şehit, binlerce yaralı ve gasp edilmiş ve yıkılmış yüzlerce evin hesabını vermeye zorlayacak kararlar aldırmalı liderlerimize. Aksi halde seneye aynı filmi izlemek mukadder olur.
Son olarak sosyal medyanın mücadeledeki gücünü bir kez daha gördük. Bu alanda daha profesyonel olunmalı ve yerli sosyal medya platformları İslam âleminin hizmetine hızla sokulmalı.
Zira ellerindeki sosyal medya fişini çekecek olsalardı karanlıkta kalabilirdik.