İnsanlar tatmin noktası ile doyum noktasını birbirine karıştırıyor.
Birçok sorunun temelinde de bunun ayırt edilememesi yatıyor.
Mesela kapitalist liberal sistem tatmini değil, doyumu esas alıyor.
Doyum noktası suda, nemde, ekonomide kullanılan bir kavramdır.
Mesela çay içerken 1 bardağa 1 tane kesme şeker atıp karıştırarak çözen bir kişi, 1 tane daha atmak isterse çay onu da çözecektir. Aynı kişi çaya şekeri atmaya devam etse, 4, 5, 6 tane gibi. Çay belli bir noktaya kadar şekerleri çözecek, sonra değil bir kesme şeker, toz halinde bir şeker atsak dahi onu çözemeyecektir. Çünkü burada su, şekere doymuştur. Öyle oluyor ki ne su şekeri eritebiliyor ne de şeker suyu emebiliyor. Ve bu durumda ne suyun ne de şekerin tadı kalır. Bu bağlamda ilginçtir, kelime olarak helalin anlamı çözelti demektir. Çünkü helal, doyum noktasını değil tatmini esas alıyor. Şeker erisin diyor. Erisin ki tat versin, tadı alınsın.
Ama insanın kötü nefsi tatmini değil doyumu ister. İnsan başta bunun olumsuzluğun farkına varmaz lakin iş doyum noktasına varınca her şeyden bıkmaya başlar. Haz ve lezzet duygusunu tamamen yitirir.
Doyum noktası ekonomide bir kavram olarak kullanıma sahiptir.
Bir ülke, bölge veya piyasanın bir mal veya hizmete yönelik isteminin tamamen karşılanmış olmasına da doyum noktası adı verilir.
Piyasa ekonomisinde doyum noktasına ulaşıldığında durgunluk oluyor. Arz talep dengesi bozuluyor.
İlahi norma göre doyum noktası olmamalıdır. Ama açlık noktası da yoktur.
Doyum noktasına ulaşılan yerde insanlar sadece kendi istek ve ihtiyaçlarını dikkate alırlar. Başkalarının ihtiyaçlarını, isteklerini dikkate almazlar bu nedenle tatmin olmazlar, doyum noktasına ulaşırlar. Tatmin olmaları için sevdikleri şeylerden vermeleri gerekir. “Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça, gerçek iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir.” (Ali İmran:92) İşte bu tatmin eder.
Tatmin; hırsla, açgözlülükle istemek değil hazzını diri tutarak istemektir. Bunun için de al-ver ilişkisini canlı tutmak gerekir.
Evet, bugün insanlığın bir kısmı doyum noktasına ulaşmış hiçbir şeyden haz almıyor, büyük bir kısmı ise sürekli gözü kalıyor.
Oysa insanlık tatmin noktasını keşfederse hazzını yeniden alacak, mutlu olacaktır. Hem açgözlülükten hem de hırstan kurtulacaktır.
Bu da insanları huzura ve sükûna erdirecektir. Çünkü doyum noktasına ulaşmak insanın içgüdülerini tatmin etmiyor, onun öfkeli ve hırçın olmasına sebep oluyor.
İnsanlık şimdi tatmini aramalıdır. O da çok yakın ama çok uzak yerdedir. Bilene ve inana yakın, bilmeyene ve inanmayana çok uzak…