Filistin Mücahidun Hareketi Siyasi Büro Başkanı Dr. Nâil Ebû Âvde, Kudüs'ün; İslam Ümmeti için arz ettiği önem, işgale giden süreç, işgal altındaki Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın özgürlüğüne giden yol, Kudüs özelinde vahdetin önemi konularında İLKHA'ya değerlendirmelerde bulundu.
Kudüs'ün sadece Filistinliler için değil, uluslararası mücadelenin ana merkezini oluşturduğunun altını çizen Ebû Âvde, "Kudüs tüm dünyadaki Müslümanların kalplerindeki ve zihinlerindeki İslami odak noktasını temsil ediyor. Bundan dolayı Kudüs'ün sembol oluşu sadece Arap toplumuna ya da Filistinlilere has değildir. Kudüs, İslam halklarının tümü için bir semboldür." dedi.
"Günümüzde ve İslam tarihinde Kudüs için girilen savaşlarda binlerce şehid verildi"
Ebû Âvde, Kudüs'ün, Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem)'in İsra yolculuğunun gerçekleştiği yer olduğunu, bugün Kudüs üzerinden gerçekleşen savaşta ve İslam tarihinde Kudüs için girilen her savaşta, bu uğurda binlerce Müslümanın şehid olduğunu ve binlercesinin de yaralandığını söyledi.
"Kudüs, tüm Müslümanlara yol gösteren bir pusuladır"
Kudüs'ün, dünyadaki tüm Müslümanların kalplerinde ve zihinlerinde yer edindiğini vurgulayan Ebû Âvde, "Kudüs, dünyadaki küresel mücadelenin ana merkezini oluşturuyor. Peygamber Efendimiz'in Mirac hadisesinin başladığı yer olmasıyla mukaddestir ve sembol olmasıyla önemlidir. Kudüs, kesinlikle köklü bir semboldür, dünyadaki tüm Müslümanlara yol gösteren bir pusuladır." ifadelerini kullandı.
"Kudüs, Müslümanların zafiyete düştüğü bir zamanda işgal edildi"
İşgal altındaki mukaddes belde Kudüs'ün işgal sürecine değinen Ebû Âvde, "Kudüs kesinlikle Arap ve İslam toplumlarının zafiyete düştüğü bir anda işgal edildi. Müslümanların zayıflamasıyla siyonistler güç kazandı. Bundan önce de haçlılar Kudüs'ü işgal edip burada Müslümanlara karşı çok ciddi katliamlar yaparak burada ifsada yol açtılar. Siyonistler de burada Müslümanlara zulmediyor, suç işleyerek yüzyıllar önce burada yaşayan asıl yerlileri göçe zorluyor." şeklinde konuştu.
Siyonist işgalcilerin, İslam Ümmetinin mukaddesatına karşı böyle pervasız ve cüretkâr olmasının sebebini sorgulayan Ebû Âvde, durumu, "İslam ümmetinin zayıf ve gaflet içerisinde bulunması ve bu gaspçı akımın mukaddesatı ele geçirmesine sessiz kalması" olarak özetledi.
"15 Mayıs tarihi, hicrete zorlanmış tüm Filistinlilerin kalbine kazınmıştır"
70 yılı aşkın bir süredir işgal edilen mukaddes belde için, her yıl mayıs ayının 15'inde, işgalin yıl dönümünü hüzünle andıklarını belirten Ebû Âvde, 15 Mayıs tarihinin, topraklarından zorla hicrete zorlanan tüm Filistinlilerin kalbine kazındığını söyledi.
Filistinlilerin, hicrete zorlanmadan önce; işgalci siyonistler tarafından kadın, çocuk ve yaşlı demeden katliama maruz bırakıldığını anlatan Ebû Âvde, bu tarihten sonra siyonist işgalcilerce Filistin halkının tehcire zorlandığını, siyasetin de bunun üzerinden kurgulandığını dile getirdi.
"Yapılan katliamlara ve Filistin halkının verdiği tüm kurbanlara rağmen direniş devam ediyor"
Aradan geçen bunca yıla rağmen, katliam izlerinin hala var olduğunu belirten Ebû Âvde, "Fakat uygulanan katliamlara ve Filistin halkının verdiği tüm kurbanlara rağmen direniş devam ediyor. Bundan önce de İslam Ümmetinin askerleri bu topraklara gelip Kudüs ve Filistin topraklarını korumak için şehid oldular. Bundan dolayı Kudüs'ün işgal edilmesinden, yani 72 yıldan beridir Filistin halkı bu topraklara kök salmış durumda." ifadelerini kullandı.
"Vatan evlatlarının kanının akmasına ve esir olmasına mal olan bu geniş çaplı fatura, Kudüs içindir"
Verilen mücadele sonucu şehid olmuş veya mazlumane şekilde katledilmiş tüm Müslümanların Kudüs davası için bir bedel olduğuna vurgu yapan Ebû Âvde şöyle konuştu:
Vatan evlatlarının kanının akmasına ve esir olmasına mal olan bu geniş çaplı fatura, Kudüs içindir. Tüm bunlara baktığımızda, siyonist işgalcilerin; Filistin halkını kendi topraklarındaki haklarından soyutlayamadığını, bu kuvvetli iradeden Filistin halkını alıkoyamadığını görüyoruz. Filistin halkı, kendi toprağındaki köklerini sağlam tutmayı başardı. Ve bunu kendisine yönelik işlenen tüm katliamlara ve kurbanlara rağmen sürdürdü.
"Filistinlilerin geri dönüş hakkı, uyumlulaşma planlarıyla sabote edilemez"
Filistinliler için geri dönüş hakkının varlığını koruduğunu ve bunun köklü bir hak olduğunun altını çizen Ebû Âvde, "Bu hakkın Kudüs ve Filistin toprakları üzerinden başlatılan tasfiye projeleriyle ya da uyumlulaşma projeleriyle sabote edilmesi imkansızdır. Hiç kimse İslami mukaddesat meselesinde siyonistlere daha fazla hak sahibi olma toleransı sağlayamaz. Kesinlikle bu işgal, gaddarca ve gece-gündüz tuzak peşinde olanların bir işgalidir." dedi.
Ebû Âvde, siyonistlerin, bu işgali, Filistin halkının kanı ve verilen kurbanlar üzerinden sürdürmeye çalıştığını söyleyerek işgalcilerin, katliam yaparak Filistin halkına yönelik suçlar işlediğine dikkat çekti.
"İşgalin sürmesinin nedeni, Arapların uyumlulaşma planlarına kapı aralamasıdır"
İşgalin devam etmesinin nedenleri üzerinde duran Filistin Mücahidun Hareketi Siyasi Büro Başkanı Dr. Nâil Ebû Âvde, sözlerini şöyle sürdürdü:
Üzerinden geçen bunca yıla rağmen devam eden bu maraton yarışının sebebi, Arap ülkelerinin tüm uyumlulaşma politikaları için kapıları açık tutmasıdır. Bu da işgalin, Filistin ve Kudüs toprakları üzerindeki ömrünü uzatan en önemli etkendir.
"Filistin halkı; maddi, manevi ve silah bakımından desteklenmelidir"
Araplardan başta olmak üzere tüm İslam Ümmetinden talep edilen şeyin, Filistin halkının direncini takviye etmek olduğunu belirten Nâil Ebû Âvde, "Filistin halkı; maddi, manevi ve silah desteği dahil tüm yönlerden desteklenmelidir. Bu savaşta; mızrağın ucu konumunda bulunan ve tüm tasfiye projelerine karşı mücadele eden Filistin halkı desteklenmelidir. Zira İslam aleminin elinde bulunan güç unsurları kontrol altına alınmak isteniyor. Burada ABD ve siyonistlerin Filistin meselesine karşı plan ve projeleri var." diyerek verilmesi gereken desteğin önemine işaret etti.
"Arap rejimleri, uyumlulaşma politikalarıyla siyonistleri şirin gösterme çabasında"
Uyumlulaşma politikalarının tehlikelerine dikkat çeken Nâil Ebû Âvde, şöyle konuştu:
Arap rejimleri de birçok uyumlulaşma kanalı üzerinden uyumlulaşma politikaları yürüterek bu işgale resmiyet kazandırıyor. Bu işgalin şeklini güzel göstermek için spor, kültürel ve ekonomi alanlarında uyumlulaşmaya gidiyorlar. Bu işgalcilerin, bir işgal ve suç rejimi olduklarını göstermek yerine, siyonist rejimin dost olduğunu, İslam alemi ve Araplara karşı bir suç işlemediğini göstermeye çalışıyorlar.
"Siyonist fanatizmine karşı Filistin halkının direnişini takviye edin"
Arap ve diğer İslam devletlerine seslenen Ebû Âvde, "Siz ey Arap ve İslam devletleri! Bu hassas zamanda, bu küresel savaşa karşı Filistin halkının direnişini takviye etmelisiniz. Zira, siyonist fanatizmi ve işgalcilerin, Filistin halkının kanını akıtmadaki aşırılıkları ve İslam ümmetinin kanının akıtıldığı bu süreçte, Filistin ve Kudüs davası, bugün kesinlikle en zor merhaleden geçiyor." diyerek Filistinlilerin ihtiyaç duyduğu desteğin önemine dikkat çekti.
"Bu hassas zamanda, güçlü ve caydırıcı bir güçle işgalcilere karşı koymak gerekiyor"
İşgalcilerin uluslararası tüm anlaşma ve sözleşmeleri hiçe sayarak çiğnediğini belirten Ebû Âvde, "Kesinlikle bizler, şu an bu işgalle mücadelede gerçek bir savaş içerisindeyiz. Bu işgalciler, bugün sadece suç işlemekle kalmıyor, topraklarımızı kemirmek ve ilhak politikalarını da yürütüyor. Dolayısıyla bu hassas zamanda, güçlü ve caydırıcı bir güçle işgalcilere karşı koymak gerekiyor. Böyle olmalı ki suçlar ve projeler durdurulabilsin." şeklinde konuştu.
"Arap dizileri; siyonistleri dost, Filistin direnişini de kötü gösterme çabası içinde"
Ebû Avde, "Filistin davasının geçtiği bu tehlikeli süreçte, Araplar ve İslam Ümmetinden öncelikli talebimiz; gaddar siyonistlere karşı uyumlulaşmanın her türlüsünü durdurmalarıdır. Bugün Arap dizileri; siyonistleri dost, Filistin direnişini de kötü gösterme çabası içinde. Zira bu alçak diziler, gerçekleri kendi çıkarlarına göre saptırarak Arap ve Müslüman halkların düşüncesini yozlaştırmaya çalışıyor. Bugün biz Müslümanlar, bu işgal rejimiyle, uyumlulaşma politikalarının her çeşidiyle savaşmalı ve bunu kabul etmemeliyiz. Bu işgal rejimiyle uyumlulaşmaya giren herkesin ifşa edilerek gerçek yüzleri ortaya çıkarılmalıdır. Bizim gerçek bir birliğe ve ortak bir tutuma ihtiyacımız var." diyerek İslam Ümmetini, oynanan oyunlara karşı dikkatli ve uyanık olmaya çağırdı.
"Müslümanların dinamik gücünü kontrol altına almak isteyenlere karşı ümmetin birliğine ihtiyaç var"
Son olarak ümmeti vahdete, birlikte hareket etmeye ve ortak tutum sergilemeye davet eden Ebû Âvde, "Sadece Filistin meselesi değil, ümmetin mukaddesatını tasfiye etmek için plan-proje yapanlara karşı ortak bir tutum sergilemeye ve bir birliğe ihtiyaç vardır. Çünkü Filistin halkının iradesini tasfiye etmek için çaba sarfediliyor, Arap ve İslam ümmetinin dinamik gücü kontrol altına alınmak isteniyor." dedi.