Dr. Nedim Çavdari: Hindistan'ın Keşmir ile olan asıl sorunu İslam'dır

Hindistan'ın Keşmir üzerindeki baskısının sebeplerinden bazılarının orada bulunan tapınaklar ve su havzaları olduğunu belirten Dr. Nedim Çavdari, "Hindistan'ın Keşmir ile olan asıl sorunu İslam'dır." dedi.

1947 yılında Pakistan'ın Hindistan ayrılmasıyla başlayan Keşmir sorunu 72 yıldır devam ediyor. Halkının yüzde 85'inin Müslüman olduğu bölgede yaşayanlar her ne kadar Pakistan ile birlikte hareket etmek isteseler de, bölgenin stratejik konumu ve sahip olduğu yeraltı kaynakları sebebiyle bir türlü çözüme kavuşturulamıyor.

Aslen Pakistanlı olup 39 yıldır Türkiye'de yaşayan Dr. Nedim Çavdari, Keşmir'de yaşanan sorunun nedeni, bugünkü durumu ve geleceği hakkında İLKHA muhabirine önemli değerlendirmelerde bulundu.

"Keşmir 3 bölgeye ayrılmış durumda"

Keşmir sorununun 1947 yılında başladığını ancak Keşmir halkının aslında 200 yıldan beridir bu sorunlarla karşı karşıya olduğunu söyleyen Çavdari, "Keşmir, coğrafik olarak 3 bölgeden oluşuyor. Hindistan işgali altında olan bölge, yüzde 18-20 civarında, Çin baskısı altında olan bölge ve Pakistan'la birlikte yürüyen Azad Keşmir dediğimiz bölge. Çin'in elinde olan bölgeden hiç kimse bahsetmiyor. Aslında oraya 'Aksa-i Çin' bölgesi deniliyor. Çin o bölgeyi 1962-1963 yılında Hindistan ile yaptığı savaş ile işgal etti. O bölgede fazla nüfus yok ancak Çin orayı Tibet alt bölgesi olduğu için kendi sınırını korumak adına işgal etti.

Pakistan'ın Azad Keşmir denilen bölgesinde bir sorun olmadığını hatta Pakistan'ın içinden daha rahat olduğunu belirten Çavdari, doğal afet haricinde orada insanların eliyle yaşanan bir olayın olmadığını söyledi.

"Halk Pakistan'la birlikte olmak istedi ama izin verilmedi"

Çavdari, "Hindistan bölgesinde olan Keşmir ise sürekli zulüm altındadır. Hindistan İngiliz işgalinden kurtulurken oradaki Müslümanlar, 'Biz İngilizlerin elinden kurtulup Hintlilerin kucağına düşeceğiz' demişlerdi. Bu sebeple ayrı bir memleket olarak ayrılma kararı aldılar. Uzun uğraşlar sonucunda Hindistan, Pakistan ve Hindistan olarak ikiye ayrılmış oldu. Bu ayrılıkla, Cungar (Chungar), Haydarabat, Cammu ve Keşmir eyaletleri üzerinde bir anlaşmazlık oldu. Burada insanların bir kısmı Hindistan ile diğer bir kısmı da Pakistan ile yolarına devam etmek istediler. Cungar ve Haydarabat eyaletlerinde yönetim Müslümanların elindeydi ancak halkın çoğunluğu gayri Müslim'di. Orada hemen bir seçime gidildi. Hâlbuki Cungar Valisi Pakistan ile yürümek istedi. Fakat 'buradaki halk Hindu'dur' diyerek birkaç ay içerisinde orayı Hindistan'a dâhil ettiler. Oranın yöneticisi Karaçi'ye yerleşti. Haydarabat'ta da benzer şeyler yaşandı. Keşmir'de ise halkın yüzde 85'i Müslümandı. Buna rağmen vali Hindu'ydu. Vali Hindistan'a bağlanmak için başvuruda bulunuyor. Fakat Cungar'daki gibi halka soralım denilmiyor.

"Ellerinde nükleer silah bulunan Pakistan ve Hindistan arasında olacak bir savaş tüm dünyayı etkiler"

Yaşanan olaylar sonrasında halkın saraya yürüyerek Hindistan'a katılmak istemediklerini söylediklerini hatırlatan Çavdari, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

"Halk Pakistan'la kalmak istiyordu. Ancak 27 Ekim 1947 yılında Hindistan Keşmir'e asker sevk etti. Asker baskı ile orayı elinde tuttu. Burada bir katliam yaşandı. Birkaç hafta içerisinde on binlerce insan can verdi. Bölge henüz yeni olduğu için oturmuş bir sistemi yoktu. Buna rağmen Keşmirli gençler silahlı bir mücadele verdiler. İşgal altında olan Keşmir'in başkenti Srinagar'a doğru yürüdüler. Bugün 'Azad Keşmir' denilen yeri fetheder gibi ele geçirdiler. Hindistan işgalini kabul etmediklerini ve Pakistan'la birlikte olmak istediklerini söylediler. O dönemin Hindistan Başbakanı Cevahirlal Nehru radyodan bir konuşma yaparak 'Keşmir'e asker sevk etmemizin sebebi orada anarşinin gelişmemesi içindir. Yoksa orayı Hindistan'a bağlamak değildir. Halk ne isterse o olacak' dedi. Bu şekilde yumuşak bir mesaj verdi. Ardından da BM'ye başvurarak savaşın durdurulmasını ve işin masada halledilmesini istedi. Pakistan ise zaten savaş istemiyordu. Çünkü halk zaten Pakistan ile birlikte olmak istiyordu. Pakistan da meselenin halledilmesi için BM başvurusunu olumlu buldu. Müracaatın ardından ilk çıkan karar, Keşmir'de referandumun yapılmasıydı. Maalesef üzerinden bunca yıl geçmesine rağmen hala referandum gerçekleşmedi. O zamandan beri ara ara savaşlar meydana geliyor. Her savaşta iki memleketin beli kırılıyor. Şu anda en korkunç olan mesele ise her iki tarafın da nükleer silah sahibi olmasıdır. Bundan sonra olabilecek bir savaş sadece o bölgeyi değil tüm dünyayı ilgilendirir.

"İki aydır sokağa çıkma yasağının olduğu Keşmir'de 30 bin tutuklanma vakası yaşandı"

Gelinen noktada, Pakistan tarafında olan Keşmir'de bir karar verilene kadar sadece Keşmir halkının kalması kararının verildiğini belirten Çavdari, "Kanuna göre orası özerk bir bölge. Hatta Cammu-Keşmir'deki ilk parlamentoda başbakan vardı. Orası ayrı bir ülke gibiydi. Zamanla eyalet gibi gösterilerek özerklik verildi. Hatta maddenin bir bendinde, Keşmirli olmayan hiç kimsenin oradan toprak satın alması, yerleşmesi de yasaktır. Ne zaman ki burası hakkında karar verildi, o zaman serbest olacak. Bugün ki Narendra Modi hükümeti, birden bire yasayı feshederek Keşmir'i 3 bölge haline getirdi. Artık Keşmir ayrı bir eyalet değil. Her bölgesini farklı bir yere bağladı. Bununla da yetinmeyerek 8 milyon nüfusu olan bölgede yaklaşık 2 aydır sokağa çıkma yasağı ilan etti. 8 milyon insanın iletişimi kesilmiş ve dışarı çıkamıyorlar. Orada nelerin yaşandığını bilmiyoruz. Neyin yaşandığını ancak sokağa çıkma yasağı kalktığında öğrenebiliriz. Bize ulaşan bilgilere göre 30 bin civarında insan hapishanelere konulmuş durumda. Bunlardan 13 bini okul çağındaki gençlerdir. Bunların eğitimi ne olacak? Bu durum aylarca sürebilir. Dünyada bu konuya ilişkin bir sesin çıkmaması çok tuhaftır." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM toplantısında konuya değindiğini ve Pakistan Başbakanı ile de özel olarak görüştüğünü hatırlatan Çavdari, insan haklarından bahseden Batının neden buna sessiz kaldığını anlayamadıklarını söyledi.

"Hindistan Keşmir'i ele geçirirse Pakistan'a giden su kaynaklarını kesebilir"

Hindistan'ın bölgeden vazgeçmemesinin sebeplerinden bazılarının oradaki Hint tapınakları ve Hindistan alt kıtasında olan su havzalarının olduğunu belirten Çavdari, "Pencap (beş su) denilen bölgedeki ana nehirlerin hepsi o bölgede. Bugün Hindistan Keşmir'i işgal ederse, orada tam hâkimiyet kurarsa Pakistan'a giden tüm ana nehirleri kesebilir." dedi.

"Hindu'ların asıl sorunları İslam'ladır"

İslam dininden önce bölgenin Hindulara ait olduğunu, sonradan ortaya çıkan Budizm ile bir kısmının Budist olduğunu ve İslam'ın gelmesiyle oradakilerin bir kısmının Müslüman olduğunu ifade eden Çavdari, Hinduların asıl sorunlarının İslam ile olduğunu bu yüzden de Keşmirli Müslümanları o topraklardan çıkarmak istediklerini söyledi.

"Ya Hindu kültürü ile yaşarsınız ya da çeker gidersiniz"

Çavdari, "Keşmir kadar olmasa da Hindistan'ın her tarafında baskı devam ediyor. Hatta öyle videolar var ki seyredemiyorum. İnsanları döve döve tanrılarının isimlerini söylettiriyorlar. Onlar da işkenceden kurtulmak için istediklerini söylüyorlar. Şimdiki hükümet istediklerini faşist bir şekilde uygulatmaya çalışıyor. Açıkça, 'Burası Hindistan. Ya Hindu kültürü ile yaşarsınız ya da çeker gidersiniz' diyorlar. Bu olacak şey değildir. Hindistan'da şu an 250 milyon civarında Müslüman var. Bunlar 50-10 aile değil ki alıp başka yerlere götürelim. Bunların göç etmesi mümkün değildir. Nesillerdir orada yaşıyorlar." diye konuştu.

"Büyük Hindistan hayaliyle Müslümanları yok etmek istiyorlar"

Narendra Modi'nin Gujarat'ta 4 bin Müslümanı katlettirmesi sebebiyle 2008 yılında Amerika ve Avrupa'ya girişinin yasak olduğunu ve terörist ilan edildiğini hatırlatan Çavdari, ardından da ne hikmetse aynı şahsın bugün başbakan olduğunu söyledi.

Çavdari, "Modi, başbakan olduktan sonra gidip BM'de konuşuyor. Bugün aynı olayı Keşmir'de yapıyor. Bunun mensubu olduğu RSS Örgütü (Rashtriya Swayamsevak Sangh, Hindistan'ın iktidar partisi olan Bharatiya Janata Partisi'nin ana örgütü olarak kabul edilen sağcı, Hindu milliyetçisi paramiliter gönüllü örgütü) 2500 yıl önce Asoka zamanındaki Hindistan'ı hayal ederek Bangladeş'ten başlayarak İran'ın Belucistan bölgesine kadar aşağıdan da Sri Lanka'dan başlayarak, Nepal ve Pakistan'ı dâhil ederek Kabil'e kadar olan bir Hindistan hayali kuruyorlar. Bunu gerçekleştirmek için de Hindistan içerisinde Hindulardan sonra en fazla nüfusu olan ve 800 yıl hükümdarlık yapan Müslümanları yok etmek istiyorlar. Bu baskının en fazla yaşandığı yerlerden birisi de Keşmir. Keşmirliler de 72 yıldır direniyorlar. Eğer direnmeselerdi yok olurlardı." şeklinde konuştu.

"İslam ülkeleri neden ses çıkarmıyor?"

Yaşanan son olaylardan önce 800 bin Hindistan askerinin Cammu-Keşmir bölgesine konuşlandırıldığını belirten Çavdari, bu durumda her 10 kişiye bir askerin düştüğünü hatırlattı.

Çavdari, "Bu durumda her 10 kişiye bir asker düşüyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Burada Keşmirli kendi hakkından bahsedemiyor ama yine de direniyor. Hindistan 72 yıldır bu bölgeyi bırakmamasına rağmen Keşmir neden hala direniyor? Demek ki bu insanlar kendilerini Hindistanlı olarak kabul etmiyor. Zorla kabul ettirilmeye çalışılıyor. Bu işgale karşı bırakın dünyayı neden hala İslam dünyasından bir ses çıkmıyor? Artık bir çare bulunmalıdır. İslam İşbirliği Teşkilatı neden ses çıkarmıyor? Bu iş kınamakla olacak bir iş değildir. Hindistan'ın dış ticaret hacminin yüzde 70'i İslam ülkeleriyle oluyor. Körfez ülkelerinde 10 milyon civarında Hindistanlı çalışıyor. Körfez ülkeleri ses çıkarırsa, İslam ülkelerinden ses çıkarsa Hindistan düşünmek zorunda kalacak. Nedense böyle bir şey yapılmıyor." diyerek serzenişte bulundu.

"Hindistan, siyonistlerin Gazze'ye uyguladığı stratejiyi Keşmir'e uyguluyor"

Hindistan ve siyonist işgalcilerin uygulamalarının benzerlik arz ettiğini vurgulayan Çavdari, son olarak şunları kaydetti:

"Hindistan'ın Keşmir'de uyguladığı strateji, siyonistlerin Filistin üzerinde uyguladığı strateji gibidir. Nasıl ki işgali yavaş yavaş gerçekleştirerek Gazze'yi sıkıştırdıysa, bugün de Hindistan Keşmir için aynısını yapıyor. Keşmir de Gazze gibi açık hava hapishanesine dönüşüyor."

İLKHA

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

İstanbul Haberleri

Atatürk'e hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanan doktor serbest bırakıldı
HÜDA PAR'dan Dr. Mehmet Arslan'a cezaevinde ziyaret
MAZLUMDER: Duyarlı insanlar üzerinde kurulan baskılar kabul edilemez
HÜDA PAR: Gözaltına alınan gençler bir an önce serbest bırakılmalıdır!
"Bilinçli bir irade sahibinin (Vacib-ül Vücud) varlığı zorunludur"