Dresden’de rekor katılımın yaşandığı PEGİDA gösterisinin ardından sakin bir iş günü. Tarihsel bir ziyaret için buraya gelmişseniz gökyüzü, savaştan sonra tıpatıp yeniden yapılmış binalar, modern ve keskin mimarisiyle yükselen yeni yapılarla kent size müthiş bir turistik keyif sunabilecek kapasitede. Ama son birkaç aydır Dresden ne bu tarihiyle, ne de Türkiye'de bilinen polis teşkilatının takımı Dinamo Dresden'le anılıyor. Herkesin aklında, dilinde PEGİDA var.
Tren istasyonunun aşağısındaki kentin merkezinde deri giyim mağazası sahibi Cüneyt Eker İstanbul'dan üç yaşında gelmiş buraya. Dresden’in 530 bin nüfuslu bir yer olduğuna vurgu yapıp, “PEGİDA işi saçmalık. Yabancı nüfusa baksan çok düşük. Köln tarafında falan çok yabancı var. Bence bunlar eskiden kalma sağcılar” yorumunu yapıyor. Eker'e göre 'Pegidacılar İslam karşıtlığını ırkçılıklarını gizlemek için kılıf olarak kullanıyorlar'.
Eker PEGİDA’nın büyümesinde medyanın da etkisi olduğunu savunurken, “Herkes bunları konuşuyor. Medyada ne kadar çok görünürlerse o kadar büyüyorlar. Leipzig’de de başladılar şimdi. Medyada göründükçe güç kazanıyorlar. Biraz alttan almak lazım” önerisini getiriyor.
'Ana caddelerden yürüyün'
Eker, 3 kızı olduğu bilgisini verip, “Vallahi onlar da korkuyorlar. Sürekli mesaj ve telefonlarla kontrol ediyoruz. Aman arka sokaklardan geçmeyin, ana caddelerden yürüyün diye tembihliyorum kendilerine” diyor. Eker son gösteri öncesinde ara sokaktan geçerken bir minübüsten 8 kapüşonlu kişinin indiğini ve çok korktuğunu anlatırken, “Allahtan yanımdan geçtiler gittiler ama korkuyorsun yani” ifadelerini kullanıyor.
Eker, PEGİDA’nın büyümesi halinde doğudaki toplumda daha ciddi bölünmelerin olabileceği görüşünde.
Eker’in deri giyim mağazasının hemen yanında bir Kürt diğeri Türk iki ortağın işlettiği bir döner büfesi var. İlk kez bir dönercide Alman bir kadının döner kestiğine şahit oluyoruz. Cumali Zengin büfenin ortaklarından, PEGİDA’nın en başta IŞİD’e karşı ortaya çıktığını ama sonra yabancı düşmanlığına dönüştüğünü aktarırken o da gösterilerin Leipzig’e de sıçramasından kaygılı olduğunu dile getiriyor.
'Dönerleri yiyorlar sonra gösteriye gidiyorlar'
Zengin, PEGİDA’nın büyüme hızına dikkat çekerken, “Adamlar 200 kişiyle başladı şimdi 30 bin kişi oldular. Çoluk çocuk burada okullara gidiyor. Burada işimiz gücümüz var. Adam oradan bakmaz, bir tane yanıcı bir şey attı, yandın gitti işte. İş kötüye gidiyor. Biz yabancılar için burası yaşanacak yer olmaktan çıkıyor” yorumunu yapıyor.
Yanımıza gelen ortağı Osman Özadanır da hemen Cumali Zengin’in sözünün devamında “Vallahi bugün beni bıraksalar, burada işim gücüm olmasa ben giderim. Canımızı yolda bulmadık” diyor. “Fiziksel bir tehdit, şiddet eğilimiyle karşılaştınız mı?’ sorumuza da “Yok şu an sadece yürüyüş var. İsterse 1 milyon kişi yürüsün. İnsanlar yürümekte özgür. Ama bu işin sonu iyi değil. Bunların arasında fanatiği var, Hepsi iyi niyetli değil ki. İslam düşmanlığından yabancı düşmanlığına gidiyor bu iş. Sonunda yine 7-8 Türk dönerci öldürürler olur biter” yanıtını veriyor.
Göstericilerle iletişimlerinin olup olmadığını sorduğumuzda da “Valla gelip burada dönerleri yiyorlar. Ben tanıyorum birini. Bir Alman var, döneri yiyor akşam da gidip bize karşı gösteri yapıyor” diyor.
'Dresden Almanya değil ki!'
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'nin (DİTİB) Dresden’in dış mahallelerinden birinde yer alan camisinde kimse yok. 60 yıldır Almanya’da yaşayan İbrahim Ay yanımıza yaklaşıyor. PEGİDA'yı soruyoruz. Kıbrıs Harekâtı’na katıldığını anlatıp, “Ölümden korkum yok benim. Allah'ın verdiği canı Allah alır. Ben Alman kanunlarına inanıyorum. Bir şey olursa olayları bıçak gibi keserler” diyor. Gösterilerin seyrini ise “Bunlar işsiz güçsüz. Zaten Dresden Almanya mı ki? Almanya’da değil Dresden. Ben mobilyacılık yaparken bunlara iş verdim, hâlâ Sovyet kafasındalar. Her şeyi devlet versin diye gözlüyorlar. Bunlarla çalışamadığım için 1,5 milyon markım battı” sözleriyle değerlendiriyor.
İbrahim Ay, PEGİDA'nın İslamlaşmaya karşı olduklarına dair argümanına da “Kuran’daki mesajlar Alman anayasasında da var. Zekat ver, iyilik yap. Hakiki Müslüman’ın kime zararı olmuş” sorusuyla karşılık veriyor.
Türk ve Müslüman azınlığa ise “Etliye sütlüye karışmazlarsa bir şey olmaz” tavsiyesinde bulunuyor.
'Çocuklara dışarı çıkmamalarını tembihledim'
Dresden Üniversitesi’nin hemen karşısında öğrencilerin uğrak yeri olan lahmacun ve döner restoranına uğruyoruz. Gündem elbette PEGİDA. İsmini sadece Ali olarak veren restoran görevlisine soruyoruz, “Vallahi bugün (pazartesi) PEGİDA gösterisi var. İşe gelmeden önce çocuklara dışarı çıkmamalarını tembihledim. Yani kendim için değil ama çocuklar için tedirgin oluyorum açıkçası. Sonuçta büyük olarak ben bir şekilde onlarla mücadele etmenin yollarını bulurum ama çocukların sorumluluğu var.” diyerek kaygılarını dile getiriyor.
Camiye gitmediğini, namaz kılmadığını belirtirken, “Ama Türk kökenliysen hemen Arap dünyasında o kafa kesenlerle aynı kefeye konuyorsun. Türkiye’den Rumlar da var mesela. Ama buradaki adam için fark etmiyor” diyor. PEGİDA'nın büyümeyeceği umudunu dile getirip, “Mesela bu akşam karşımızdaki üniversitede PEGİDA’ya karşı herkes gösteriye gidiyor. Belediye başkanımız da bunun önünün kesileceği güvencesini veriyor. Bir dayanışma var” diye konuşuyor.
Ancak garson medyadaki Türk algısından da rahatsız; “Bir Alman restoranından olay çıkınca ‘restoranda olay var’ derler. Bir Türk restoranında çıkınca ‘Dönerci’de olay var’ derler. Olay çıkan restoran dönerci olsun ya da olmasın” diyor.
'Gizli ırkçılık görünür halde geldi'
Dresden’in Müslüman topluluğunun en önemli temsilcilerinden Dresden İslam Merkezi'ne gidiyoruz. Merkezin imamı Ahmed Asloui Cezayir kökenli. 1998’den beri bu merkez açık. Her cuma 200-250 kişilik bir cemaat burada Cuma namazı kılıyor.
Asloui de PEGİDA’nın 200 kişiyle başlayıp bu kadar büyümesi karşısında şaşkınlığını gizlemiyor:
“Bunun geçici bir türbülans olduğunu düşünüyordum. Her geçen gün daha fazla insanı içine aldı. Acaba bir yandan da daha mı iyi oldu diye düşünüyorum… Çünkü gizli ırkçılık görünür hale geldi. Eskiden yeraltındaydı bu. Allahtan toplum içerisinde buna karşı çıkan çok farklı sosyal statüten insanlar da var”...
'Pegidacılar acaba hiç Müslümanla karşılaşmışlar mı?'
Cezayir kökenli imama da Dresden’deki Müslüman nüfusun binde 4 olduğunu, bu karşıtlığın kaynaklarını soruyoruz. Asloui’ye gore aslında bu ‘korku yaratmak için yaratılmış herhangi bir bahane:
“Biliyorlar ki böyle bir şey ortaya attıklarında konu ırkçılık değil toplumda halihazırda mevcut bazı endişeler ortaya çıkacaktı. Bu çoğunluğu yanlarına çekmek için uydurulmuş bir argüman. Ayrıca bu endişenin bir dayanağı yok. Gidin Pegidacılara sorun hayatlarında hiçbir Müslümanla karşılaşmışlar mı? Hayır, karşılaşmamışlar. Medyadan tanıyorlar.”
Dresdenli imama, Pegidacıların ‘gerçek İslam’ ile karşılaşması için neler yapabileceklerini soruyoruz, yani medyadaki imajın yerine İslamın gerçek mesajı nasıl konulacaktı. Aslında buradaki tüm Müslümanların önündeki en büyük zorluk da bu. Asloui, daha önce konuştuğumuz DİTİB’den Zekeriya Altuğ’un sözlerine çok yakın ifadelerle bu soruya yanıt veriyor:
“Alman Müslüman toplumu olarak ne yapabiliriz ki? Misyoner değiliz ki biz. İbadetlerimizi halka açık yapıyoruz. Halkla sürekli iletişim halindeyiz. Diğer kurumlarla irtibat halindeyiz. Kiliselerle, sinagoglarla çalışıyoruz. Bizim yapabileceğimiz şey şu an sosyal barışı muhafaza etmek” diyor. Ha işimizi süper yapamıyoruz. Bizim de kusurlarımız var. Belki daha çok görünür olmamız lazım."
Osman Kaytazoğlu / Al Jazeera