“Dillerinizin ve renklerinizin farklı oluşu da O'nun ayetlerindendir.”(Rum:22) Buyrulur. Ayette dil “lisan” olarak geçmektedir. Küçük çaplı bazı olumsuz hareketler dışında İslam ümmeti içinde renk farklılığı bir sorun teşkil etmemiştir.
Müslümanların zihninde farklı ten renklerine karşı olumsuz bir algı söz konusu değildir. Ancak günümüzde Müslümanların farklı dil sorununu aştıklarını söyleyemeyiz. Çünkü Müslümanlar tatlı dil ile lügati birbirine karıştırıyor. Bir dilin tatlı olması ile lügat sahibi olması aynı şeyler değildir. Nitekim “Sizi dilleriyle haşlarlar”(Ahzab:19) buyrulur. Demek ki dil karşıdakini haşlama aracı olabiliyor. Eğer dil asabiyetten ve cehalet hamiyetinden beslenirse haşlayıcı olur. Zira ateşin alevine de “ateşin lisanı” denilmiştir. Demek ki ateşin de bir dili, bir lisanı vardır. Lakin bu, sıcak yakıcı ve haşlayıcı bir dildir. O haşlayıcı dili kullananların hangi dili konuştuklarının ne önemi var?
Kur'an-ı Kerim lisanı hem çoğul hem tekil olarak ele almaktadır. “Biz insana bir dil ve iki dudak vermedik mi?”(Beled:9) buyrulur
İki dudak meselesi de burada ilginç bir hal alıyor. Dudağa şifahi denilir. Şifahi konuşma sözlü konuşma olarak biliniyor. Ama aslında dudaktan konuşma demektir. Şifahi harfler üçtür, bunlar “B, F, M” harfleridir. Bu harflerin seslendirilmesinde dilin rolü yoktur, sadece dudaklar rol oynar. Bu harfler Arapçada da Türkçe ve Kürtçede de aynı şekilde dudakla telaffuz edilir.
B harfinin bir anlamı nikâh ve mutabakattır. Uyumdur. İki dudağın mutabakatıyla B harfi çıkarılmış olur. B harfi dudakların tam ortasında söylenerek vasatlığı ve mutabakatı ifade eder.
B harfi ismin başına gelerek yardım ve vasıta aracı olma vasfına sahip olur. “Bismillah-Allah'ın adıyla” besmelede geçen “B” bu özelliktedir. Bu da “onunla ve onun ismiyle” manasındadır.
B Harfi dudaklara benzediği için eşler arasında mutabakatı ve muvafakati ifade eder. Bu nedenle nikâha “B” denilmiştir. Çünkü nikâh mutabakat ve muvafakattir. Eşlerin, fertlerin, toplumların birbirleriyle muvafakat ve mutabakat içinde olmalarını ifade eder.
Kıblenin de en temel harfi B harfidir. Çünkü kıblenin bir manası öpmektir. Öpmek de ancak dudaklarla olur.
F Harfi Sevgiyi ve bağlılığı sürdürme anlamındaki “vefa” Bir yükümlülüğü yerine getirmek ve hakkı teslim etmek manasındaki “İfa” ile aynı köktendir.
F Harfi, vefa fiilinin emir kipidir. Demek ki lisanlar farklı olsa da her dudaktan vefa dökülsün istenir. Şifahi olan, yazılı olmasına gerek olmayan hakikat budur.
M Harfi yani Mim imameti ifade eder. Mim hem baştan hem sondan aynı okunur. Yani başı da sonu da birdir. Allah'ın halifesi olarak ehli iman, imamlar ve öncülerdir. Mim başta da sonda da aynıdır. Demek ki bir ferdin, bir kavmin imameti diğer kavmi ikinci plana itmez. Çünkü Biri MİM in başındaki M ise diğer sondaki M dir. Çünkü mim ancak iki dudağın uyumu ve beraberliğiyle ortaya çıkar. Bir dudak inat edecek olursa ikisi de MİM den olur. Zira tek başına bir dudak MİM harfini çıkaramaz.
İslam ümmeti ortak bir lisana sahip olamıyorsa şifahi olarak üç harfli ortak bir dile ve söze sahip olsun. Şifahi olarak birbirine söz söylesin. Bayramda da böyle olsun. Her meselede ve her vesileyle böyle olsun.
Her kavim dile odaklanıyor da dudakları unutuyor. Dili çözemediğimizde, lal olduğumuzda ne yapacağız? O zaman dudak okumayı deneyelim. Göreceğiz dudaktan sadece üç harf dökülür. B-birlik ve mutabakat, F-vefa, M-imamet. Biz dudak okuyoruz herkes kendi kalbini buna göre evirip çevirsin.
Hem kalpten hem de dudaktan Herkesin Kurban Bayramı mübarek olsun.