Merhum İmam Humeyni’nin ilan ettiği ‘Dünya Kudüs Günü’ üzerinden yanlış hatırlamıyorsam 42 yıl geçti. O günden bugüne birçok etkinlik ve program yapıldı. Aksa ve Kudüs anıldı, işgalin sona erdirilmesi konuşuldu. Mescid-i Aksa hassasiyeti hep diri tutulmaya çalışıldı.
Bugün yine Kudüs ile ilgili bir hassasiyetin ve sorumluluğun göstergesi olarak farklı bir zaman dilimi içerisindeyiz.
Diyanet’in öngörüsü ve farklı sivil toplum kuruluşlarının telahuk’ul efkarıyla ‘Dünya Kudüs Haftası’ ilan edildi.
Bize bugün, Kudüs’ün ilk fatihi Hz. Ömer'in fetihten önce Kudüs için gösterdiği büyük hassasiyet, 638’de de Kudüs’e girerken gösterdiği tevazu lazımdır. Kudüs düşmanlarına karşı büyük bir mücadele hassasiyeti, Kudüs yanlıları ve Aksa’nın sevdalılarına karşı da yüksek bir tevazu örneği sergilemek gerekir.
Selahaddin-i Eyyubi'nin Kudüs sevdası 1187’de fetihle perçinleşmişti. O günden bugüne Müslümanların ilk kıblesini esaretten kurtaran ‘Şarkın En Sevgili Sultanı Salahaddin’ yüreklerde taht kurdu. Bu konu, üzerinde neredeyse bütün bir ümmetin ittifak ettiği nadir konularından biri olduğu dikkatlerden kaçmıyor.
Bu sevgi ve birliktelik, bu hassasiyet ve tevazu, Kudüs’ü kurtaracak asıl değerler olsa gerek. Farklı meydan veya günlerde yükselen cılız seslerin ötesine terakki ederek, Kudüs ve Aksa’nın konuşulduğu her alan ve meydana hep birlikte koşarak bir netice elde edebiliriz.
Kudüs bizimdir ve hepimizindir. Kürdüyle Türküyle, Arabıyla, Acemiyle hepimizindir. Şii-Sünni bütün Müminlerin ilk kıblesidir, o mübarek mekân. Onun konuşulacağı zamanların farklılaşması bizleri bölmemeli, gücümüzü dağıtmamalıdır.
Dünya Kudüs Günü de Dünya Kudüs Haftası da, ilk kıblemizin kurtuluşu için dua edeceğimiz, bir araya geleceğimiz, yürekten zalimlere seslerimizi yükselteceğimiz zaman dilimleri olmalıdır.
'Mescid-i Aksa'ya gidin ve orada namaz kılın. Eğer oraya gidemez, içinde namaz kılamazsanız, kandillerinde yakılmak üzere oraya zeytinyağı gönderin’ fermanını mihenk edinerek hangi zaman ve hangi mekânda kim ne yapabiliyorsa o yapılmalıdır.
Mescid-i Aksa ile ilgili hıyanetlerini artık aşikâr etme cüretinde bulunan kimi ülkelerin despot liderlerinin Siyonist rejime aldırdıkları, aldıracakları nefesin işgal topraklarındaki menfi etkisini herhalde tahmin edebilirsiniz.
Dahası bizim o kadar ihtilaf ettiğimiz konu yetmez mi ki artık Kudüs ve Aksa’yı da iftiraklar için bahane konusu edinelim.
Hep birlikte ve hep beraber Kudüs ve Aksa için artık güçlü ses verelim. Şeytanın tuzak ve hilelerine karşı teyakkuzda olalım.
Selam ve dua ile.