Pamukçu açıklamasında, “Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen Diabetes Mellitus, pankreastan salgılanan insülin hormonunun yetersizliği veya insüline karşı dokularda direnç oluşması nedeniyle kandaki şeker miktarının yükselmesiyle ortaya çıkan ve ömür boyu devam eden bir hastalıktır. Günümüzde, diyabet ve onunla aynı risk faktörlerini paylaşan bulaşıcı olmayan kronik hastalıklar önemli bir sağlık sorunu oluşturmaktadır. Yaşam tarzındaki hızlı değişim ile birlikte gelişmiş ve gelişmekte olan toplumların tümünde özellikle tip 2 diyabet sıklığı hızla yükselmektedir.” dedi.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 2,5 milyon, dünyada 150 milyon diyabetli kişi bulunduğunu aktaran Pamukçu, “Böyle giderse 2025 yılında bu rakamların 2’ye katlayacağı tahmin edilmektedir. Avrupa’da körlük nedenleri arasında birinci sırada yer almaktadır. Koroner kalp hastalığından ölümlerin yüzde 75’inin, bacak ampütasyonlarının yüzde 50’sinin nedeni, böbrek hastalığının en önemli sebebi yine şeker hastalığıdır. Ancak şu gerçeği göz ardı etmemek gerekmektedir. Kontrol altında tutulan diyabet, ortalama yaşam süresini uzatmakta ve yaşam kalitesini artırmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Açıklamasının devamında Aydın şunları kaydetti: “Diyabet tedavisi; ilaç tedavisi, tıbbi beslenme tedavisi ve egzersizden oluşmaktadır. Tip 1 diyabet tedavisinde kullanılacak tek ilaç insülindir. Tedavi amacı, kan glukozunu normal düzeylerde tutmak, diyabete bağlı akut ve kronik komplikasyonların oluşumunu önlemek, varsa ilerlemesini durdurmak, normal büyüme ve gelişmeyi sağlamaktır. Tip 2 diyabetlinin tedavisinde olumlu yönde uygulanacak yaşam tarzı değişikliğinin yerini tutacak hiçbir ilaç yoktur. Yaşam tarzı değişikliğinin iki bileşeni olan beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi ve yeterli fiziksel aktivite bu bireylerde uygulanacak ilk adımdır. Yeterli gelmediği durumlarda hekim kontrolünde oral anti diyabetik ilaçlar ya da insülin takviyesi yapılabilir.”