Kutlu Nebi’nin nur halkasına icabet edenlerin 11. si olan ve kendisine “Ümmetin Emini” denilen Ebu Ubeyde b. Cerrah (r.a.)' ın hayatını beş başlık altında incelemeye çalışacağız.
Hz. Ebu Ubeyde' b. Cerrah Kimdir?
Hz. Ebu Ubeyde nübüvvetten 25 yıl evvel Kureyş'in Beni Haris koluna mensup bir ailenin çocuğu olarak Mekke'de doğdu. Asıl adı Amir b. Abdullah b. Cerrah’ tır. Babasının ismi Abdullah, annesinin ismi Umeyme binti Ğanem' dir. Nesebi Resulullah'ın nesebi ile 10. dedesi Fihr de birleşir. Hz. Ebu Ubeyde uzun boylu, zayıf yapılı, güzel yüzlü biriydi. Cahiliye devrinde Mekke'de okuma yazma bilen az kişiden biri olduğu için Kureyşliler kendisine çok değer verirlerdi.
Hz. Ebu Ubeyde' nin Hayatı
Peygamber Efendimiz İslam'ı insanlara anlatmaya başladığında Hz. Ebu Ubeyde 27 yaşındaydı. Birçok kişinin hidayetine vesile olan Hz. Ebubekir'in vasıtasıyla nur halkasına dahil oldu. İman ettikten sonra bu kutlu mesajın diğer insanlara da ulaşması için büyük çabalar sarf etti. Bu sebeple Kureyş'in ve babasının ağır baskılarına maruz kaldı. Bir süre sonra Resulullah'ın 2. Habeşistan hicreti için hazırladığı kafileye katıldı ve yaklaşık 7 yıl boyunca hayatını Habeşistan'da idame ettirmek zorunda kaldı. Daha sonra bazı Müslümanlarla birlikte Mekke'ye geri döndü. Mekke'de kaldıktan bir süre sonra Resulullah'ın emriyle Medine'ye hicret etti. Medine'de Resulullah (s.a.v.) Hz. Ebu Ubeyde' yi Muhammed b. Mesleme (r.a.) ile kardeş kıldı.
Hz. Ebu Ubeyde Peygamber Efendimiz ile birlikte bütün gazvelere iştirak etmiş, Uhud gazvesinde de Resulullah'ın etrafından ayrılmayan 14 sahabeden biri olmuştur. Ayrıca Mekke’nin fethinde 4'e ayrılan 10.000 kişilik İslam ordusunun 4 kumandanından biri olmuştur. Hatem'ül Enbiya’nın vefatından sonra da İslam’ a olan hizmette en ön saflarda yerini alan Hz. Ebu Ubeyde, Hz. Ebu Bekir'in halife olduğu devrin ilk zamanlarında devletin mali işlerini yürütmüştür. İrtidat olaylarının bastırılmasından sonra, Hz. Ebubekir kendisini Suriye tarafına gönderdiği birliklerin kumandanlığına getirmiştir. Bunun üzerine Ebu Ubeyde (r.a.) ömrünün geri kalanını, İ’lâ-yi Kelimetullah’ ı hakim kılmak için cepheden cepheye koşarak sürdürdü.
İslam Pınarının kurak topraklara ulaşması için durmadan mücadele veren Hz. Ebu Ubeyde, Suriye'nin birçok yerinin fethinde ve bugünkü ismi Hatay olan ilimizin İslam’la müjdelenmesinde bizzat kendisi bulunmuştur. Kendisinin görevlendirdiği birlikler ise Urfa ve Maraş'a kadar ilerleyip oraları imanla tanıştırmışlardır. Sulh ile fethetmeyi kendine misyon edinen Hz. Ebu Ubeyde, birçok yerin savaşsız olarak fethinin gerçekleşmesine vesile olmuştur. Roma Kralı Herakleios, Yermük Savaşı'nda kumandanlığını Hz. Ebu Ubeyde'nin yaptığı 40.000 kişilik İslam ordusuna karşı hazırladığı 240.000 kişilik ordusunun yenilgi haberinden sonra, “Elveda güzel ülke (Suriye), seni bir daha göremeyeceğim.” diyerek hüznünü dile getirmiştir.
Hz. Ebu Ubeyde' nin Fazileti
Birçok fazilete sahip olan Hz. Ebu Ubeyde, Cennetle müjdelenmiş 10 sahabeden biridir. Resulullah onunla ilgili: “Her ümmetin bir Emini vardır, bu ümmetin Emini Ebu Ubeyde b. Cerrah' tır.” buyurmuştur. Aslında sahabenin tümü emin kişilerdir. Ancak kimi şahsiyetler bazı vasıflarıyla öne çıkmışlardır. Bundan dolayı Resulullah, Emin olma vasfının Ashab-ı içinde en fazla Ebu Ubeyde (r.a.) ' ye temayüz ettiğini belirtmiştir. Rasulullah'ın bu sözlerinden sonra sahabeler arasında “Emîn- ül Ümme” lakabıyla anılmıştır. Ayrıca Hicri 8. yılda Resulullah'ın, Zatü's Selasil seriyesinin kumandanı olan Amr b. As (r.a.)’ a takviye olsun diye görevlendirdiği, içinde Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer'in de bulunduğu birliğe kumandanlık yaptığı için kendisine “Emîru’l Umerâ” denilmiştir.
Hz. Peygamber mütevazi, züht ve haya sahibi olan Hz. Ebu Ubeyde’yi çok sever, ahlak ve şahsiyetini de takdir ederdi. Ayrıca insanları etkileyen güzel ve etkili bir konuşması vardı, bu şekilde insanlara İslam'ı anlatıyor insanların iman nuruyla aydınlanmasına vesile oluyordu. Hz. Ebu Ubeyde cömertlikte, yumuşaklıkta da sahabenin ileri gelenlerinden biriydi. Hatta merhamet ve güzel ahlakından dolayı, idaresi altındaki Hristiyanlar düşman hareketlerini kontrol ederek kendisine bilgi verirlerdi. Hz. Ebu Ubeyde çok sade bir hayat yaşardı. O’nun bu husustaki ölçüsü, Peygamberimizin; “Sizden en çok sevdiklerim ve en yakınlarım, bana benden ayrıldıkları hal üzere ulaşanlardır.” hadisiydi. Buna binaen Hz. Ömer halife iken Şam’ a yaptığı bir ziyarette, Şam Valisi Hz. Ebu Ubeyde (r.a.)’nin evine misafir oldu. Müminlerin Emir'i evde sadece, Hz. Ebu Ubeyde’ye ait kılıç, zırh ve birkaç parça ev eşyası gördü. Bunun üzerine Hz. Ömer: “Senin bunlardan başka bir şeyin yok mu?” diye sorunca, Ebu Ubeyde:“ Bunlar benim ihtiyacım için kafidir.” diye cevap verdi. Gözleri yaşla dolan Hz. Ömer: “ Ey Ebu Ubeyde, dünya herkesi değiştirdi, ama seni değiştirmedi.” buyurdu. Başka bir gün ise Hz. Ömer' e, kabul olacak bir duan olsa ne dilerdin diye sorulunca: “Şu ev dolusu Ebu Ubeyde b. Cerrahların olmasını dilerdim.” cevabını veriyor.
Hz. Ebu Ubeyde' nin Çektiği Sıkıntılar
Müslüman olduktan sonra hayatı zorluklarla geçen Hz. Ebu Ubeyde, bu zorluk ve sıkıntılardan hiçbir zaman şikayetçi olmadı, aksine İslam için bir çok fedakarlıkta bulunmaya devam edip, yaptıklarından kalbi huzurla doluyordu. Müslüman olduğunda genç yaşta baba evinden ayrılmak mecburiyetinde kalmıştı. Babası kendisine eziyetler edip, dininden vazgeçmesini istiyordu. Hem müşriklerin hem babasının baskıları sonucu 2. Habeşistan hicretine katılmak zorunda kalan Hz. Ebu Ubeyde, 7 yıl boyunca doğduğu, büyüdüğü topraklardan ve Resulullah’tan uzak kaldı. Bedir Savaşı'nda kendisi müminlerin safında, babası ise müşriklerin safında savaşıyordu. Babasıyla karşılaşmaktan kaçınıyor, babası ise ısrarla üzerine yürüyordu ve en sonunda babasıyla çarpışmak zorunda kaldı. Bu olay üzerine Allah’u Teala şu ayeti indirdi: “Allah'a ve ahiret gününe iman edenlerin babaları, oğulları, kardeşleri, soyu sopu veya aşiretleri olsa da yine Allah ve peygamberini düşman tutanlara dostluk ettiğini göremezsin.”(Mücadele 22)
Hz. Ebu Ubeyde' nin Vefatı
Hicretin 18. yılında Suriye, Mısır ve Irak'ta veba salgını ortaya çıkmıştı. Birçok sahabede bu salgında vefat etmişti. Bu salgın hastalığa yakalanan Hz. Ebu Ubeyde yerine Muaz b. Cebel (r.a.)'i bırakıp şöyle bir vasiyette bulunur: “Dünya sizi aldatmasın, bir insan bin sene de yaşasa akıbeti şu neticeye varır. Allah insanların alnına ölümü yazmıştır, onun için hepsi ölürler. İnsanların en akıllısı Allah'a en çok itaat eden, ahiret için çok çalışandır. Hepinize Allah'ın selam ve rahmetini, lütûf ve bereketini niyaz ederim.” Hz. Ebu Ubeyde bu konuşmadan kısa bir süre sonra Hicret'in 18. yılında 58 yaşındayken Rahman' a ruhunu teslim etti.
Kaynakça:
1-Üsdül Ğabe, Îbn Şad.
2-İslamansiklopedisi.org.tr
3-Siyervakfi.org
Abdulselam Demir