Türkiye ve Avrupa ülkelerinde, daha iyi bir hayat yaşamak için yola çıkan Afgan, Bangladeş ve Pakistanlı düzensiz göçmenlerin yaşadıkları dram görenlerin yüreğini sızlatıyor.
Aralarında bebek, çocuk, kadın ve gençlerinde bulunduğu binlerce göçmenin çok kötü şartlarda umuda yolculuğu devam ediyor.
Her gün yüzlerce Afgan, Bangladeş ve Pakistanlı göçmen, İran üzerinden sarp ve ıssız dağları aşarak Türkiye’ye giriş yapıyor. Binlerce kilometrelik yolu gece gündüz demeden yürüyen göçmenler, insan tacirlerinin kıskacına düşüyor.
Kimi göçmenler Türkiye’yi tercih ederken, kimileri de Afganistan’dan İran’a, oradan da Irak ve Suriye güzergâhını izleyerek Libya’ya; buradan da Akdeniz’in mavi sularını aşıp Avrupa’ya ulaşıyor.
Göçmenler insan tacirlerinin kıskacına düşüyor
Kimi göçmenler, tacirler tarafından 'İstanbul’a götürüyoruz' vaadiyle Türkiye sınırında bırakılıp terk ediliyor. Tüm paralarını tacirlere kaptıran Afgan mültecileri, aç ve susuz olarak yollara düşüyor. Parasız kalan göçmenler, olumsuz hava koşullarına rağmen yüzlerce kilometreyi yürüyerek Bitlis'in Tatvan ilçesine ulaşıyorlar.
Bu zorlu yolculukta kimi hasta düşüyor kimisi de ayağında ayakkabı olmadığı için ayakları şişip yarı yolda kalıyor. Ağır kış şartlarında ise birçok göçmen yollarda soğuktan donarak vefat ediyor. Meçhule çıkılan zorlu yolculuğun çilesi ise bitmiyor.
Savaş, mağduriyetleri beraberinde getiriyor
Sovyet Rusya’nın, 1979 yılında Afganistan’ı işgaliyle başlayan göçmenlerin dramı, ABD’nin 2001 yılındaki işgaliyle aratarak devam ediyor. Bu dram; kimi zaman havasız kalan bir kamyonun kasasında, kimi zaman ıssız ve sarp dağlarda, kimi zaman dikenli tellerle çevrilen mayınlı tarlalarda, kimi zaman ölümle pençeleşen mavi sularda, kimi zamanda aç ve susuz kalınan sokak ve otogarların çevresinde yaşanıyor.
Daha iyi bir yaşam için çileli yolculuğa çıkılıyor
Türkiye’nin farklı illerinde kendilerine yeni ve rahat bir hayat kurmak için gelen göçmenler, yolculuk boyunca büyük dramlar yaşıyor.
İran’dan kaçak yollarla sınırı geçerek Türkiye’ye giren göçmenler; Ağrı, Erzurum, Van, Bitlis illerinin üzerinden, İstanbul başta olmak üzere batı illerine gitmeye çalışıyorlar.
Her gün yüzlerce göçmen, uzun ve yorucu bir yolculuğun ardından Bitlis'in Tatvan ilçesine giriş yapıyorlar. Burada otogar ve ahırlarda sabahlıyorlar. Sağlıksız ortamlarda kalan göçmenlerin karınlarını ise hayırseverler doyuruyor.
Hayırseverlerin verdiği yardımı gönüllü olarak ilçeye gelen göçmenlere dağıtan Sinan Kranşal, her gün Tatvan ilçesine gelen yüzlerce göçmenin sağlıksız koşullarda hayatta tutunmaya çalıştıklarını söyledi.
Göçmenlerin karınlarını ise hayırseverler doyuruyor
Hayırseverlerin yardımlarını gönüllü olarak göçmenlere dağıttıklarını belirten Kranşal, "Sesimizi Müslümanlara ve dünyadaki insanlara duyurmaya çalışıyoruz. Burada Afgan, Bangladeş ve Pakistanlı mülteci ve muhacir kardeşlerimiz var. Onlara sabah çorba, akşam ise pide ve sulu yemek veriyoruz. Bu yardımları Sağ olsun Müslüman kardeşlerimiz, iş adamları, vicdan sahibi insanlar bize ulaştırıyorlar. Bizde onların hayrına ortak olup burada dağıtıyoruz." dedi.
Umut yolculuğu acılarla bitiyor
Göçmenlerin ahırlarda ve sokaklarda kaldığına dikkat çeken Kranşal, şunları söyledi:
"Yaşadıkları yeri görüyorsunuz ahırdır. Bazen burada günlerce kalabiliyorlar. Yüzlerce kilometrelik yolun çoğunu yürüyerek geliyor. Çoğunun ayakkabıları yırtılıyor, ayakları şişiyor, yara içinde kalıyor. Kendilerine ayakkabı, gıda, yemek, çorap, elbise veriyoruz. Maske dağıtıyoruz kendilerine. Mümkün olduğu kadar sıcak yemekle onları burada yakta tutmaya çalışıyoruz. Bu yaptıklarımız deryada bir damladır. Keşke daha büyük imkanlarımız olsaydı, bunları evlerimize alabilseydik, bunları bağrımıza basabilsek, bunlara daha sıcak ortamlar oluşturabilsek, yaşadıkları ülkeleri özgür kılabilseydik. Maalesef yaşadıkları ülkelerde huzur yerine savaş olunca göç ediyorlar. Bize de düşen muhacirlere Ensar olmaktır. Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz."