Hiç şüpheniz olmasın, Siyonist terör devletinin bu son sürat gidişatı ecelinden başka bir yere değildir, bunda hiç tereddüt etmeyin. Varsın o kendi kendinin adım adım ‘arz-ı mevud’e doğru gittiğini zannetsin.
Tarihin ve insanlığın gözleri önünde kendi elleriyle sicillerini, utanç dosyalarını kabarttıkça kabartıyorlar.
Bütün bunların anlamı ise sonlarının yaklaştığıdır.
Aslında bütün toplumların ve devletlerin ömürleri gelişme – güçlenme – zayıflama kanununa göre olmasına rağmen bu eşkıya sürüsü kendisini en güçlü zannettiği bir anda yıkılıp yok olacaktır.
Peygamberlerin katilleri olan bu güruhun şu anda yaptığı şeylerin hiç birisi büyümek, güçlenmek, ilerlemek değil, suç dosyalarına yeni şeyler eklemek, insanlığın önünde yok olmayı hak etmekten ibarettir.
Bir otomobil hırsızını gözünüzün önüne getirin, peşine polisler takılmış, hırsızlığının yanı sıra kaçarken de çarpıyor, vuruyor, kırıyor, öldürüyor. Siyonist canavarın durumu bundan başka bir şey değildir. Böyle bir sahneyi izleyen herkesin bir beklentisi vardır; dur bakalım bu canavar nerede ve nasıl yakalanacak, yani sonu gelmek üzere olduğudur.
Aslında Siyonist terör örgütünün her bir üyesi bu yıkılışı ve yok oluşu yüreklerinde hissetmektedirler, ölümün sıcak nefesini enselerinde hissetmektedirler.
Evet, bu gerçekten böyledir, israilde yaşayan her bir Siyonist bunu çok net bir şekilde hissetmektedir.
Ne ilginçtir, halbuki başkalarına bile silah satan ülke, teknolojik açıdan dünyanın en önde gelen güçlerinden biri olmalarına rağmen bu şekilde ecellerinin yaklaştığı duygusunu yaşayan başka bir toplum göremezsiniz.
Elbette böyle olması kaçınılmazdır. Çünkü bulundukları topraklar eşkıyalıkla ele geçirilmiş, içinde yaşadıkları evler gasp ve hırsızlık.
Daha da önemlisi, bu evlerin ve toprakların gerçek sahipleri çok uzaklarda değil hemen yanı başlarında, kendi topraklarına ve yuvalarına bir an önce kavuşmak için çırpınıp duruyorlar.
Böyle birilerinin gözüne uyku girmesi mümkün müdür?
Yani demek istediğimiz şudur ki, bu terör devletinin ecele doğru son sürat koştuğunu söylememiz kesinlikle kendi kendimizi teselli etmek ve hayallere dalmak değil, toplumlar hakkındaki Allah Teala’nın bir kanunudur.
Rabbim dünya gözüyle bunu görmeyi bize lütfeylesin!