Halkımızın evlatlarını ve menfaatlerini düşünmeyen savaş ve kan baronları, bir halkı kirli bir savaşın mezesi haline getirmekten çekinmiyorlar. Köşeye sıkıştıkça bir psikopat haleti ruhiyesi ile halkının kanını dökmeyi marifet sayan kan baronlarına karşı halkın artık “édî bese” parolası ile ayağa kalkması lazımdır. Şehirlerimizde ve köylerimizde artık kan ve ölüm istemiyoruz. Savaşınızı; sokaklarımızda, caddelerimizde ve evlerimizin içinde yapmayın. Daha kaç evladımızı sizin bu kirli savaşınıza kurban vereceğiz?
Daha dünyayı tanıyamamış çocuklarımız bu kör savaşın kurbanı oluyor. Kirli ellerinizi evlatlarımızdan ve şehirlerimizden çekmeniz için daha kaç Fırat'ın ölmesi lazımdır?
Şehirlerimiz harabeye çevrildi, evlatlarımız ellerimizden alındı, evlatlarımız katledildi. Siyaset ve müzâkere zemininin sonuna kadar açık olduğu böylesi bir zamanda, silahı yegane dil olarak görenlerin iyi niyetli olması düşünülemez. Silahlı Pkk unsurlarının koşulsuz olarak hemen şehirlerimizi terk etmesi ve askerlerin de kışlalarına çekilmesi gerekir.
Daha şimdiden şehirlerimiz harabeye döndü. Her geçen gün, ödenen bedeller daha da ağırlaşıyor. Halkımızın sükûnetini düşünmeyen insanlar yüzünden hayat durma noktasına geldi. Ekonomi başta olmak üzere, gittikçe hayatın her alanı felce uğruyor. Çok acı çekmiş olan bu mazlum halka daha fazla bedel ödetmeye hakkınız yoktur efendiler!
Ey kanaat önderleri, ey akiller, ey aydınlar, ey STK'lar, ey aşiret önderleri, ey din âlimleri ve şeyhler,
Özgür bir irade ile “artık yeter” deyin ve ayağa kalkın. Şehirlerimizin ve köylerimizin harabe olmasına, evlatlarımızın öldürülmesine artık engel olmaya çalışın. Bu ateş yarın tüm Kürdistan'ı ve Türkiye'yi sarabilir ve geç olabilir. Bu gün konuşabilenler, o gün birbirlerine namlularını doğrultabilirler. O gün artık çok geç ve yazık olur. Kalıcı ve onurlu bir barış için taşın altına sadece elimizi değil, bedenimizi de koyalım. Avazımızın çıktığı kadar “barış” ve “özgürlük” diye haykıralım ve feryat edelim... Belki kör, sağır ve kalpsiz olan kan ve savaş baronları sesimizi ve feryadımızı duyarlar. Feryadımızla o sağır kulakların perdesini yırtalım ve taşlaşmış kalpleri sarsalım.
Biz halkız ve hiçbir kirli savaşın hesabı ve mezesi olmak istemiyoruz. Efendiler! evlatlarımıza ve şehirlerimize kıymayınız. Topraklarımızda nefret ve kin değil, kardeşlik ve dostluk yeşersin. Şehirlerimizde ve köylerimizde kan barut değil, çiçek kokusu istiyoruz. Dağlarımız kurtlar vadisi değil, onur ve özgürlüğün beşiği olsun.
Fikri ve düşüncesi ne olursa olsun, artık herkes başını elleri arasına almalı ve sebep oldukları yıkım ve acılardan dolayı utanmalıdır. Bu pervasız ve ahlakî olmayan savaşta bir sivil, hele de çocuklar öldüğünde insanlığımızdan utanıyoruz. Bu halkın payına sadece kan ve gözyaşı düşmemeli. Bir avuç özgürlük ve onuru bu halka çok görmeyelim. Birilerinin acıları başkalarının saadet kaynağı olarak görülmemelidir. Bu topraklarda hezeyan derecesinde sanal korkularla farklılıklarımızı tehdit olarak görmek yerine, bir arada yaşama kültürünü yaşamın temel felsefesi haline getirelim. Başka halkların tattıkları özgürlüğü ve onuru, bu çilekeş insanlarımıza çok görmeyelim. Silah yerine diyalog ve müzâkere ikame edilmelidir. Artık silah, sorunların çözümünde kullanılan bir enstrünman olmaktan çıkarılmalıdır.
Sivillerin; kadınların, yaşlıların, hele de çocukların ölümlerinden rant devşirmeye çalışmak onursuzluktur. Tüm tarafları onurlu olmaya davet ediyoruz.
Geç olmadan, tüm taraflar toplumsal barış ve mutabakatın tesisine katkıda bulunmalıdır. Aksi taktirde madden ve manen bizler rahatlık yüzü göremeyeceğimiz gibi, evlatlarımız ve ahfadlarımız da sorumsuzluğumuzun bedelini ödeyecektir. Şüphesiz ki bütün bunların vebali de bizlere ait olacaktır. Bu gün çözülme iradesi ile ele alınmayan sorunlar, gün geçtikçe daha derin krizlere dönüşecektir. Bu gün iyi niyet ve sağlam irade ile çözülebilecek sorunların kör düğüme dönüşmesine fırsat vermeyelim.
Selam olsun barışın kahramanları cesur yüreklere! Tüm canlılar savaşmayı bilirler. Ama onurlu bir barış ve özgürlüğü ise cesur insanlar başarabilirler. Asıl yiğitler, büyük fedakârlıklar ve bedellerle barış ve kardeşliği inşa edenlerdir. Selam olsun böyle yiğitlere! Mazlumların kanlarının zalimlerin işret sofralarının mezesi olmaması için tüm onurlu, özgürlükten ve barıştan yana olanlar ayağa kalksınlar. Böylelikle savaş ve kan baronları barışın gücünü görsünler. Ve bu topraklarda barışın savaşı mağlup ettiğini tarih yazsın. İnsanlık tarihine böylesine ölümsüz bir miras bırakmak için ayağa kalkın ve “édî bese” deyin.