Mevlid Kandili münasebetiyle özel bir röportaj gerçekleştirdiğimiz, Doğru Haber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Göktaş Mevlid Kandili için, “Biz sadece bugün Rebiullevvel ayının 12. Gecesidir diye efendimizi anmıyoruz ama o vesileyle birdaha canlandırıyoruz, biz tekrar kendimize gündem yapıyoruz Yoksa Efendimiz zaten dünyanın gündemindedir ve kıyamet gününe kadar gündeminde olacak. Çünkü kıyamet gününe kadar eğer bir Peygamber gönderilmeyecekse, -ki biz ona inanıyoruzbir daha peygamber gelmeyecek kıyamet gününe kadar- o halde Hz. Muhammed (sav.) kıyamet gününe kadar gündem olamaya devam edecektir.” dedi.
İşte Doğru Haber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Göktaş, ile yaptığımız ropörtaj:
Değerli hocam, bu gece Hz. Peygamber Efendimizin dünyaya teşrifinin 1444.Yılını idrak edeceğiz. Bu hususta neler söylemek istersiniz?
Göktaş: Bütün müminler için hayırlara vesile olur inşallah. Bütün İslam âlemi için İslam dünyası için bir kurtuluşa vesile olur inşallah. Belki her kandilde her mevlitte veya mübarek gecede böyle temennilerde bulunuyoruz, dualarda bulunuyoruz. Ama biz bu dualarımızın temennilerimizin boşa gitmediğine inanıyoruz. Şunu belirtmek isterim ki Peygamber (sav) dünyaya geldiği günden beri gündemdedir. Bu unutulmamalıdır. Hele hele bu günümüzde sadece doğduğu ve vefat ettiği gün veya Mekke’yi fethettiği gün önemli bir gün olduğu için değil, iyi dikkat ederseniz dünyanın gündeminde Hz. Muhammed’ten (sav) daha önde olan daha güncel olan hiçbir kişi yoktur . Hatta bugün Avrupa’nın dünyanın gündemine oturan tek konu İslam’dır.
Biz sadece bugün işte Rebiullevvel ayının 12. gecesidir diye anmıyoruz Efendimizi .Ama o vesileyle bir daha canlandırıyoruz veyahut biz tekrar kendimize gündem yapıyoruz. Yoksa Efendimiz zaten dünyanın gündemindedir ve kıyamet gününe kadar gündeminde olacak. Çünkü kıyamet gününe kadar eğer bir Peygamber gönderilmeyecekse ki biz ona inanıyoruz bir daha peygamber gelmeyecek kıyamet gününe kadar Hz. Muhammed (a.s.) kıyamet gününe kadar gündem olamaya devam edecektir.
Hocam peki Müslümanlar olarak bu geceyi nasıl idrak etmeliyiz ve bu geceye nasıl bakmalıyız?
Göktaş: Bu gecede şuurumuzu ve bilincimizi yenilemekle bu işe başlayabiliriz. Kendimizi nasıl kontrol etmeliyiz, onun yolundan çıktık mı acaba? Bu gece vesilesiyle kendimizi dikkate alarak, onun çizgisini ortaya koyarak ve kendi kendimizle acaba ne kadar örtüşüyoruz, biz onun yolundan gittiğimize inanıyoruz ama arada kendimizi test etmemiz lazım, ne kadar onun yolundayız ve ne kadar onun yolunda değiliz diye.
Aslında Müslümanların kendisini de bu anlamda kendilerini hesaba çekmesi gereken bir gece. Ama onun dışında bu gece ne yapalım? Bu gece nasıl ibadet yapalım?
Biz zaten Müslüman olarak her zaman ibadet ehliyiz her zamanki yaptığımız ibadetleri yaparız ama bugün Peygamber’e (s.a.v) çok daha fazla salat ve selam getirmek ve onun muhabbeti ile de muhabbetlenmek, bir de bireysel olarak, devletler olarak, hareketler olarak, illim adamları olarak, akademisyenler olarak ve cemaatler olarak kendimiz ne derece onun çizgisindeyiz? Birey olarak benim muhabbetim nasıl, benim sevgim nasıl, benim yakınlığım nasıl, ben asrı sadette yaşasaydım ashabı kiramın hangi sırasında olabilirdim, Efendimiz beni dikkate alarmıydı? meşhur olmak manasında değil de onun ashabının içinde olsaydım ben ne işe yarardım? Şahsen bazen arkadaşlarla düşünüyoruz, şu an biz asr-ı saadette olsaydık Efendimiz bize hangi görevi verirdi , biz neye layıktık? Mescidinde otururken, namaz kılarken hangi safta olurduk, veya bir görevlendirme yaptığında bize iltifatta bulunur muydu, biz ne işe yarardık ?
Ashab-ı kiram içerisinde Efendimiz bize ne derece teveccüh ederdi, arada bakar mıydı? Diyelim ki Salman-I Fahrisi, Süheyb-i Rumi o coğrafyanın dışından gelen Bilal-i Habeşî bize ne derdi acaba? Birileri için tahayyül olabilir ama ben şahsen bunun düşünülmesi gerektiğine inanıyorum ve böyle somut düşüncelerin bizi Efendimizle muhabbetimizi fazlalaştıracağına inanıyorum.
Peki hocam Müslümanlar arasında ümmet anlayışı bu gecede vesile edilerek nasıl sağlanabilir?
Göktaş: Zaten işin içerisine ‘Leileheillallah’ dedikten ve bir de ‘Muhammedun Rasulullah’ dedikten sonra her şey bitiyor. Biz Hz. Muhammed’in (sav) ümmetiyiz, bizim birinci kimliğimiz, pasaportumuz en şerefli, en geçerli olan pasaportumuz bu kimliğimizdir. Ötekiler fasa fiso. Evet başka gerçekler de var ama, onlarla ne öğünürüz, ne de yeriniriz. Bu bizim elimizde değil ki zaten.
Diyelim ki siz falan yerde doğmuşsunuz ben falan şehirde ben falan anne babadan ve bunu biz elde etmedik zaten kazanmadık ki. ‘Ben kazana kazana şöyle bir annenin babanın evladı oldum’ diyebilen bir insan var mı? Veya ‘Ben uğraşa uğraşa işte falan yerde doğdum, falan kabileli oldum’ diyen birisine hemen güleriz. Bunu nasıl kazandın bize de anlat da biz de olalım diye, öyle değil mi?
Demek ki biz Müslüman olduk ama Allah korusun biz Müslümanlıktan da çıkabiliriz de, yani bir insan kürtlükten çıkamaz, Türklükten de çıkamaz yani ne girdiğine sevinebilir ne çıktığına sevinebilir hiçbirşey elinde değilki ama Müslüman olabilirde olmayabilirde biz Müslüman olmuşsak eğer birde şuurluca olmuşsak büyüklenme adına değilde Elhamdulillah bu bizim birinci kimliğimizdir.
Yoksa falan şehirli olmak, ırktan olmak bizim elimizde olan bir şey değil. Ama bizim elimizde olan bir şey var, Mümin olmak, kafir olmak ve münafık olmak. Bu bize aittir. Biz kazandık veya biz düştük öyle bir çukura düştüysek üzüleceksek buna üzülelim, sevineceksek buna sevinelim ve ‘Muhammedun Rasulullah’ dedikten sonra her şey biter. Yani iş Hz.Muhammed’in (sav) Ümmeti olmaktır. Gerisi teferruattan, basitlikten ibarettir.Bir insan bunu göremiyorsa, inşallah biz de görmesini de sağlarız, belki yardım ederiz. Deriz ki; arkadaşlar önemli olan ümmet şuurudur, Müslüman olmaktır, o Resule ümmet olmaktır. Eğer bunu önem sırasına göre birinci sıraya aldığımız zaman, söylediğimiz gibi gerisi her şey teferruata kaldığı zaman, bu dünyadaki problemlerin İslam dünyasının problemlerinin - ki şahit oluyorsunuz büyük bir kısmı bu şuurdan mahrum olduğu için başımıza geliyor- Allah-u Teala bu şuura ulaşmayı hem birey olarak, hem de ümmet olarak bizlere nasip eylesin ve bütün kardeşlerimin, Müslüman kardeşlerimin mevlit kandilini Efendimizin doğum gününü kutlu olmasını kurtuluşumuza vesile olmasını, onun eteğine-elinde biraz daha sıkıca yapışmaya vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. (Mahmut Kaya/Fatih Gültekin-İLKHA)