2022 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda yer alan 5 yaşın zorunlu eğitim kapsamına alınması hedefine ilişkin Memur Sendikaları Konfederasyonu’na bağılı Eğitim Bir-Sen Genel Sekreteri Latif Selvi, İlke Haber Ajansı (İLKHA) muhabirine önemli değerlendirmelerde bulundu.
Selvi, “Öncelikle eğitim sistemi (4+4+4) uygulaması kesintili ama zorunlu olarak hayata geçmiş oldu. O günden bugüne yaşananlara baktığımız zaman ikinci 4’ten sonraki dönemin zorunlu olmasının problemlerinin devam ettiğini görmekteyiz. Bu zorunlu uygulama yüksek öğretime geçişe kadar hatta yüksek öğretim sonrasıyla alakalı olarak da eğitim gündeminde hala tazeliğini sürdürmektedir.” ifadelerine yer verdi.
“Okul öncesi teşvik edilmeli ama okul öncesini zorunlu eğitim kapsamına alınmamalı”
“İlkokul öncesinin zorunlu eğitim kapsamında değerlendirilmesini doğru bulmuyoruz.” diyen Selvi, şunları söyledi:
“Okul öncesi eğitimi önemsiyoruz. Okul öncesi eğitimin aynı zamanda çocuklarımızın gelişimi açısından seviyesine uygun din eğitimi ile birlikte verilmesi gerektiğinden yanayız ama bu isteğe bağlı olmalı ve bu çerçevede de veli talebine bağlı olarak da okul öncesi teşvik edilmeli ama okul öncesini zorunlu eğitim kapsamına alınmamalı. Şu anda hem altyapı itibarıyla hem de dünyadaki uygulama örneklerine baktığımızda yüzde yüze yakın okul öncesi eğitim veren ülkelerde bile zorunlu eğitim kapsamında değil okul öncesi eğitim. Bu doğrultuda biz kamuoyunda tartışılıyor belli bir çerçevede de gündeme geldi. Biz bunu yüzde yüze taşıyacağız demek farklı zorunlu hale getireceğiz demek farklı bir şey. Biz zorunlu hale getirilmesini doğru olamadığını düşünüyoruz. Teşvik edilmelidir. Öğrencilerin eğitimi ve gelişimi açısından olumlu katkıları olduğunu görüyoruz ve biliyoruz. Ancak bu velinin isteği çerçevesinde ve okullarımızın imkanı bağlı olarak verilmesi gerekiyor.”
“Okul öncesi çocuklarımızın seviyesine uygun olarak din eğitimi verilebilir”
Çocukların seviyesine uygun bir din eğitiminin verilemeyişi bir eksiklik olarak değerlendiren Selvi, “Bu konu büyük oranda ülkemizde uygulamada bizim ifade ettiğimiz çerçevede bu konuda eksik olan taraf bize göre çocuğumuzun seviyesine uygun bir din eğitiminin de verilemeyişi bir eksiklik. Bunu neye göre söylüyoruz. Ciddi bir veli talebi var. Bunlar aynı zamanda velilerin talepleri ile de şekillenir. Ülkemizde özel okullar yüzde 8 civarındadır. Okul öncesi de yüzde 18-19’lar civarında bunun sebebi Diyanet İşleri Başkanlığının başta olmak üzere belli seviyede de din eğitimi veren okul öncesi eğitim faaliyetlerinden dolayı veli talebi var. Veliler okul öncesi eğitimini almak üzere Diyanet İşleri Başkanlığının açmış olduğu okul öncesi eğitim merkezlerine müracaat ediyorlar ve buna göre eğitim alıyorlar. Demek ki bu bir ihtiyaç ve taleptir. Dünyada da Amerika ve Avrupa’nın pek çok ülkesinde de bu uygulamalar söz konusudur. Hatta Müslümanların Amerika’da kendi aralarında kendi model uygulamaları var. Bu doğrultuda ülkemizde de okul öncesi çocuklarımızın seviyesine uygun olarak din eğitimi verilebilir.” dedi.
“Çocuklar din eğitimi de alarak okul öncesi eğitimlerini yapabilirler”
Son olarak Selvi, “Bir takım ateist ve din karşıtı çevrelerin veya bunların etkisinde kalan bazı grupların din ile alakalı tercihlerinin çocuklarının 12 yaşından sonrasına bırakılmasıyla alakalı birtakım iddiaları var. Bunların yaklaşım biçimlerine hatta bazen hezeyana varan değerlendirmelerinin bir önemi olmadığını özellikle belirtmiş olalım. Her yaş grubu için mutlaka din eğitimi anlamına gelecek birtakım becerileri, kabiliyetleri, anlayışı öğrencilere vermek mümkündür. Bütün dünyada da çalışmalar söz konusudur. Ülkemizin çocuklarını bir grup din karşıtı veya dine dair konular söz konusu olduğu zaman düşmanca yaklaşım içerisinde olanların fikirleri üzerinde bina edilemez. Onun için de çocukların din eğitimi de alarak okul öncesi eğitimlerini yapmaları mümkündür. Bunun da isteğe bağlı olmasını istiyoruz. Biz zorunlu eğitim kapsamında ilkokul, ortaokul ve lisenin dışında bir uygulama yapılmasının doğru olmadığını düşünüyoruz.” şeklinde konuştu.