Batı dünyası; matematikten astronomiye, mimarlıktan mühendisliğe, eczacılıktan tıp bilimine, sosyolojiden felsefeye yani kısaca; sosyal bilimlerden fenni ilimlere kadar pek çok alanda ilhamını bizim medeniyetimizden almıştır.
Yani, “İlim Çin’de de olsa gidip alınız” hadisi şerifinin gereğini bizim yapmamız gerekirken, Batı insanı yapmıştır.
Batılılar, bilim alanında bizden devraldıkları birikimleri geliştirerek tüm dünyayı etkisi altına alacak devasa bir boyuta getirdiler.
Onlar bizden bilimsel birikimlerimizi alırken; bizler ise onlardan sapkın felsefik anlayışlarını ve bozuk yaşantı biçimlerini aldık.
Allah(cc) ve Resulü(sav) onlara benzememeyi net bir şekilde yasakladığı halde…
Şu can alıcı sorulara yanıt bulmamız gerekir.
Ulusalcı, seküler ve batı taklitçisi kadrolar bir asırdır bu topluma neler verebildi.
Hangi bilimsel ve teknolojik başarılara imza attılar?..
Yıllarca “andımız” adlı ırkçılık ve ayırımcılığı körükleyen ucube metni okullarda okutmaktan başka;
Okullarda kızlarımızın taktığı başörtüsünü çıkartmak gibi inancımıza dair her ne varsa düşmanlık yapmaktan başka;
Darwin’in bilimsel olmayan; insanın, “şehvet ve değersizliği” simgeleyen maymundan türediğini iddia eden çökmüş teorisini çocuklarımızın dimağlarına enjekte etmekten başka;
Bazı siyasi basiretten yoksun Müslüman kardeşlerimizi de yanlarına alarak “İstanbul Sözleşmesine” binaen sapkın cinsiyetsizleştirme fikrini ders kitaplarına yerleştirerek ve ETCEP projesini uygulayarak öğrencilerimizin fıtratını bozma gayretinden başka ne yaptılar.
Ya Batı’ya karşı çıkan bizlere ne demeli…
Batı dünyasının ürettiği;
Obez yapan yemeklerini yedik, içeceklerini içtik.
En kral marka ayakkabıları ve giysilerini giydik.
En havalı ve pahalı elektronik ve iletişim araçlarını kullandık.
Son model ve ileri teknoloji ile donanımlı arabalarına bindik.
Dünyevileşerek zevkin ve hazzın dibine vurduk.
Günlük yaşantımızda göz ardı edip unuttuğumuz değerlerimize hakaret edildiği ve saldırıya uğradığında sadece kınadık, lanetledik ve tehditler savurduk.
Kim dinler kim takar. Ve ne kadar faydası var.
Hem bireysel ve hem de toplumsal düzeyde, yaman bir çelişki içindeyiz.
Biz; ne kendimiz ne de bir başkası olabildik.
Sadece eleştiren ve tüketen bir nesil olduk.
Öyleyse eğitim sistemimizin hedeflerinden biri; inancını, medeniyetini, kültürünü, tarihini, örf ve adetlerini bilen; maneviyat ve güzel ahlak ile bezenmiş; ilim ve bilim ile donanımlı hale gelmiş iyi, olgun, bilinçli, üretken ve başarılı bir nesil yetiştirmek olmalıdır.
Tanzim edeceğimiz eğitim sistemimizle, hem bireysel ve hem de toplumsal olarak seferber olmalıyız.
Kişisel olarak okuma, araştırma yapma, ilim meclislerine iştirak etme gibi faaliyetlere katılmamız elzemdir.
Ülke olarak da İbn-i Haldun, İbni Sina, el Cezeri, Mimar Sinan, Piri Reis, Evliya Çelebi gibi ilim adamlarını temsil eden devasa eğitim merkezleri tesis ederek medeniyetimizin manevi ve ahlaki değerleri ile yoğrulmuş ve Batı’nın bilimsel birikiminden de faydalanan çalışmalar yapmalıyız.
Allah(cc)’a emanet olunuz.