Hatay’da “eğitim tedbiri” adı altında devlet eliyle ailesinden koparılan 5 çocuğun dramatik hikâyesi birkaç gün önce basına yansımıştı.
Önce konuyu özetleyelim sonra konu hakkında değerlendirme yapmaya çalışalım.
Hatay’ın Erzin ilçesinde çocuklarını okula göndermediği gerekçesiyle Algül çiftinin 5 çocuğu jandarma tarafından alıkonuldu. Yaşları 4 ile 14 arasında değişen 5 çocuk Sosyal Hizmetler Dairesi tarafından Hatay ve İskenderun Çocuk esirgeme Kurumuna yerleştirildi.
Baba Ali Algül; “Çocuklarımı inandığım değerler çerçevesinde yetiştirmek istiyorum. Bu yetiştirme tarzı ile ilgili ne ebeveyn olarak bizim ne de çocuklarımın hiçbir sorunu yoktu. Evime baskın yapıp çocuklarımı benden aldılar, ilk 45 gün çocuklarımız bize gösterilmedi ve sonrasında sanki cezaevindeymiş gibi sadece görüşlerine gidebiliyoruz. Tek suçumuz çocuklarımızı inancımız doğrultusunda eğitmemizdir… ” diyor. Aile avukatının tüm girişimlerine rağmen hala çocuklar ailelerine teslim edilmemiş.
Peki, bu uygulama ile çocukların eğitimi ile ilgili tedbir mi alınmış oldu? Yoksa bir ailenin temeline dinamit koyup yuvaları mı dağıtıldı?
Düşünün 5 çocuğu yuvasından koparıp çocuk esirgeme kurumuna veriyorsun. Bir tarafta ebeveyn evlat özlemini çekip, psikolojik sorunlar yaşamaya başlıyor. Diğer taraftan evlatlar anne baba şefkatine hasret kalıp travma üzerine travma yaşıyor.
Neymiş eğitim tedbiriymiş. Allah aşkına hangi akıl hangi mantık eğitim tedbiri diye yuvayı parçalar. Kaş yapayım derken göz çıkarır.
Anne, baba ve 3 aylık bebek evde, 2 kız çocuğu zorla Hatay çocuk esirgeme kurumuna, diğer 3 çocuğu da İskenderun çocuk esirgeme kurumuna götürerek aileyi parçalayacaksın ve buna “eğitim tedbiri” diyeceksiniz ha! Sevsinler sizin eğitim tedbirinizi.
Baba çocuklarını görmeye gittiğinde çocuklar ağlayarak “Baba! Bizi ne zaman buradan götüreceksin? Buradakilerin anne ve babaları yok, oysa bizim anne ve babamız var neden biz buradayız? Neden eve gitmiyoruz? …” diye babayı soru yağmuruna tutacaklar. Baba’nın beyninde şimşekler çakıp cevap veremeyecek. Sen buna “eğitim tedbiri” diyeceksin.
Çocuk özlemi ve yaşadığı travmadan dolayı annenin psikolojisi bozulacak. Çocuk hasretinden dolayı gece uyuyamayacak, yemek yiyemeyecek ve hızlı kilo kaybedecek. Sen buna “eğitim tedbiri” diyeceksin.
Allah aşkına bu ne biçim eğitim tedbiriymiş, artık birileri bu garabete son versin. Gerek bu 5 masum çocuğun ailesine teslim edilmesi gerekse benzer durumda olan aileler için bir yasal düzenleme yapılmalıdır.
Vatandaş herhangi bir sebepten dolayı çocuğunu okula göndermek istemiyorsa farklı alternatifler oluşturulmalıdır. Çocuğu anne baba şefkatinden mahrum bırakıp aile ortamından uzaklaştırmak ne vicdani ne ahlaki ne de insanidir.
Peki, başka ülkelerde benzer sorunlar nasıl çözülüyor?
Türkiye eğitim modelini batı’dan aldığı için batı ülkelerinden örnek verelim.
Çocuklarını okula göndermek istemeyen aileler için birçok ülkede devlet, dengi eğitim kurumlarına gitme veya evde eğitim verme hakkı veriyor. İngiltere, Fransa, İsviçre, Hollanda gibi birçok ülkede 6-16 yaş arası çocuklar için okul zorunluluğu olmasına rağmen evde eğitim verme hakkından yararlanan yüz binlerce çocuk vardır.
Benzer uygulama neden Türkiye’de de olmasın?