Şanlıurfa’da, Şuurlu Öğretmenler Derneği Şanlıurfa Şubesi (ÖĞ- DER) tarafından 2. Eğitim Şurası Paneli düzenlendi. Şair Nabi Kültür Merkezinde düzenlenen programa, sendika ve STK temsilcileri, eğitimciler ve vatandaşlar katıldı.
Moderatörlüğünü Doç. Dr. Celil Abuzer’in yaptığı panelde; panelist olarak, Dr. Öğretim Üyesi M. Emin Usta, Dr. Öğretim Üyesi Özcan Arslanoğlu, Eğitim Uzmanı Mehmet Sarmış, Eğitim-Bir-Sen Sözcüsü Mustafa Kanıkara ve Özgür Eğitim-Sen temsilcisi Abdulgani Demir katıldı.
Panel, Eğitimci Mustafa İsmail Kurt tarafından okunan Kur’an-ı Kerim ile başladı. Selamlama konuşması için kürsüye davet edilen Şuurlu Öğretmenler Derneği Şanlıurfa Şube Başkanı Yunus Yeğin, eğitim konusunun herkesin bir şeyler söyleyebileceği bir alan olduğunu, bu durumun hem olumlu hem de olumsuz yanlarına değinerek sözlerine başladı.
Herkesin kendi alanında gerekli donanıma ve yeterliliğe sahip olması gerektiğine dikkat çeken Yeğin, “Teknolojide, eğitimde, sanatta ve daha birçok alanda açıklarımızı kapatmak için çok çalışmamız gerektiğini hepimiz biliyoruz. Kapsamalı bir toplumsal yapılandırma içerisinde giderek herkesin kendi alanında yapabileceğinin en iyisini yapmasına fırsat vermeliyiz. Mühendislerimizi motor üretmesini teşvik etmeliyiz. Ziraatçıların tarımda çağı yakalamaları için güçlerine güç katacak teşvik ve destekler vermeliyiz. Bir hekim kendi alanında sahip olması gereken bütün yeterlilikleri üzerinde taşıması gerekir. Sanayici, işine sımsıkı sarılmış, yeni teknolojileri takip eden, insan kaynaklarına ilişkin yönetim bilimini özümsemiş donanıma sahip olmalıdır. Eğitimciler, ahlak ve maneviyat sahibi, bilgi ve donanımca kendisini ispatlamış ve aynı zaman insanlar arası ilişkilerde tolerans kültürünü benimsemiş yeterliliğe sahip olmalıdırlar.” ifadelerini kullandı.
“Eğitim konusu, hepimizin içinde olduğu ama hepimizin de şikâyetleri olduğu bir konudur”
Selamlama konuşmasının ardından panele geçildi. Panel Moderatörlüğünü yapan Doç. Dr. Celil Abuzer, eğitim konusunda bir türlü istenilen düzeye gelinemediğine vurgu yaptı.
Abuzer, "Eğitim, önemli bir konu, önemli bir yaramız. Eğitim konusu, hepimizin içinde olduğu ama hepimizin de şikâyetleri olduğu bir konudur. Bir türlü özüne, içeriğine giremediğimiz dâhil olamadığımız maarif davamız. Hep şikâyet ediyoruz. Toplumda insan kaynaklarımız, gençliğimiz hepsi de bakıyoruz eğitim sisteminde geçiyorlar. Allah'ın masum bir yavru olarak yarattığı tertemiz, bembeyaz, berrak bir sayfa gibi sunduğu bu yavrucakları 3 veya 4 yaşından itibaren, anne babaları ellerinden tutup bu sisteme dâhil ediliyorlar. Adam olsun, sosyalleşsin, topluma, ailesine, devletine, milletine faydalı birer birey olsun. Ama gel gör ki, ne veriyoruz; ya da ne veremiyoruz. Bu eğitim sistemine dâhil olmuş insanlardan şikâyetçi oluyoruz. Gerçekten birazcık sorumluluk hisseden herkesin kafasını iki elinin arasına alıp ciddi bir şekilde muhasebesini yapması gerekiyor. Bu panelimizde bu anlamda bir gayretin göstergesidir. O yüzden ilgililere bu işe emek veren arkadaşlara ayrıca teşekkür ediyorum." dedi.
“Öğretmenler hakkındaki olumsuz olaylar medyada çok yer buluyor”
Dr. Öğretim Üyesi M. Emin Usta, öğretmenin itibar kaybı temalı sunumunda medya ve kitle iletişim araçlarının etkisine dikkat çekti.
Kitle iletişim araçları her şeyi deşifre ettiğini belirten Usta, “Kitle iletişim araçlarının bir de mantalitesi var. İletişim Fakültesi öğrencilerine ilk öğretilen kurallardan biri, köpeğin insanı ısırması bir olaydır; ama bir haber değeri taşımaz. Fakat insanın köpeği ısırması, hem olaydır, hem de haber değeri taşır. Dolayısıyla öğretmenler üzerinden gerçekleşen pozitif olaylar olaydır, haber değeri taşımadığı için medyada maalesef yer bulmuyor. Öğretmenler hakkındaki olumsuz olaylar ise çok yer buluyor. Çok yer bulduğu için maalesef öğretmenin itibarı ve imajı büyük ölçüde zedeleniyor.” dedi.
“Öğretmenlik mesleğinin popülitesini düşüren unsurlardan biride sayısal çokluktur”
Öğretmenlerin sayısal olarak çok olmasının kendileri için dezavantaja dönüştüğüne dikkat çeken Usta, “Öğretmenlerin memurlar içerisinde sayısal çoğunluk anlamında başat yerinin yüksek olmasıdır. Türkiye’de yaklaşık 900 bin öğretmen var. Bu 82 milyon nüfus içerisinde yüzde birden fazla ediyor. Neredeyse hiçbir meslek grubu yüzde birden fazla değildir. Dışarı çıkıp yürüdüğünüzde 1 saat içerisinde 3 veya 5 öğretmene rastlayabilirsiniz. Âmâ 3-5 doktora ya da subaya rastlayamazsınız. Dolayısıyla öğretmenlik mesleğinin popülitesinin düşüren unsurlardan biride sayısal çokluktur.” diye konuştu.
Panelde ayrıca Dr. Öğretim Üyesi Özcan Arslanoğlu tarafından “öğretmenlerin niteliğinin artırılması”, Eğitim Uzmanı Mehmet Sarmış tarafından “öğrenci, öğretmen ve okul bağlamında eğitim, yönetim ve denetim”,Eğitim Bir-Sen sözcüsü Mustafa Kanıkara tarafından “ailenin eğitim üzerindeki etkisi”,Özgür Eğitim-Sen temsilcisi Abdulgani Demir tarafından ise “öğretmenin özlük hakları” ilgili sunumlar yapıldı.
Program soru ve cevap bölümüyle sona erdi.
İLKHA