Son zamanlarda en çok yazılan çizilen konulardan biri eğitim konusudur. Bu konuda en çok bakanın değişmesi, yapılan eleştirilerin haklı bir dayanağının olması, Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda ciddi eksikliğimizin olduğunu söylemesi eğitim anlayışımızda ciddi bir eksikliğin olduğunu göstermiştir.
Yıllardır Eğitimin içinde olduğumuzdan ya da bu konuda yaptığımız araştırmaları dikkate aldığımızda sorunların farklı boyutlarının olduğunu söylemek mümkün. Bunları izah etmeye çalışırsak: Sistemden ya da kaynaktan kaynaklanan sorunlar. Nedir bunlar? Sınav sisteminin zamansız dile getirilmesi bu anlayışın her yıl tekerrür etmesi öğrencilerde ciddi bir oryantasyon, motivasyon, adaptasyon sıkıntısına neden olmakta.
Bu sorunlar zamansız boy gösterince idarecilerin, öğretmenlerin, öğrencilerin hazır bulunurluğunda ciddi bir eksiklik görülmekte. Mesele böyle olunca herkesin eksik olduğu bir eğitim sürecinde birbirlerini idare etmekten başka bir çözüm yolu kalmıyor. Biri, bir eksikliği dile getirmek istediğinde kendi eksikliği akla gelerek bölgenin hassasiyetlerini de düşünerek en iyi yolun “Orta yol” olduğunu, bu yönde davranışlar geliştirilmesinin mantıklı olduğunu düşünmekte.
Her yıl aylar öncesinden sorular hazırlanırken her sınav döneminde yanlış soruların olması, ön sonuçların açıklanmadan kesin sonuçların açıklanması, ardından bir yanlışlık yapıldığının açıklanması birçok öğrencinin bu anlamda mağdur edilmesi, öğrenciler tarafından ciddi tepkilere neden olmakta. Bu yapılanlardan hareketle bu tür sonuçların eğitim camiasında düşünülmeden yapılan işler olarak yorumlanması üzüntü verici bir tablo.
Bazı bölgelerde ailelerin okumuşluk düzeyi de dikkate alındığında bu tür eksikliklerin tekrar etmesi haberlerde, programlarda dile getirilmesi eğitime olan güvenin azaldığını, velilerde kafa karışıklığına sebebiyet verdiğini söyleyebiliriz. Aileler daha önce eğitime kıymet verip şöyle bakıyorlardı. “Gerekirse ceketimizi satar çocuğumuzu okuturuz” Bugün ise gelinen nokta veya ailelerin anlayışı şöyle: “Çocuklar yıllarca okumasına rağmen okuyup boşta kalıyor hem eğitimin bir karşılığı yok hem de öğrencilerimizin hakları yeniyor.” Nerden nereye...
Öğrenciler bu olumsuzlukları yaşarken bir açıklama geliyor “Her şeyi devletten beklemeyin kendi işinizi kurun” Bu açıklamayı dikkate alan öğrenciler kendi şartlarını zorlayarak bir iş sahibi olmak adına istihdam alanı oluşturmak adına girişimde bulunuyor, bina kiralıyor, yayın anlaşması yapıyor öğretmenlerle anlaşma yapıyor, nişanlanıyor, iyi bir geleceğin hayalini kuruyor.
Bu hayallerle yola çıkan eğitimci arkadaşlar, ani bir açıklama neticesinde yıkılıveriyor, kira ödeyemiyor, aldığı eşyaların taksidini ödeyemiyor bu izahların kendileri için bir darbe niteliği taşıdığını düşünüyor. Bu psikolojiyi yaşayan bireyler artık yeter ne zaman bitecek bunlar. Güvenmediklerimiz yapıyordu da anladık neden güvendiklerimiz de böyle yapıyor? Ne zaman kendi işimizi gönül rahatlığıyla yapacağız? diye düşünürken bir açıklama geliyor.
Nedir bu açıklama?
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan eğitim sisteminin çocuklara özgüven kazandıracak şekilde yeniden ele alınması gerektiğini vurgulayarak, “Sistemin kadim değerlerimizi merkeze alan bir anlayışla, ilim, irfan, hikmet esasları üzerine yeniden inşa edilmesi şarttır. İçimizde bulunduğumuz dönem, bu tür radikal adımları atabileceğimiz bir dönemdir. Türkiye böyle bir sistemi inşa edecek imkana, kaynağa sahiptir.” Diyerek bir umut oluyor.
Bizler de bu izahlardan yola çıkara özel sektör hassasiyetinin düşünülmesini umut ederek inşaallah diyoruz.
Selam ve dua ile...