Kim bu Peygamber Sevdalıları? Neden bu ismi almışlar? Ne işle uğraşıyorlar? Bu soruları merak eden herkesin Peygamber Sevdalılarını araştırması, tanıması gerekir. Zira Peygamber Sevdalılarının farkındalığına ve onların sunumunu yaptığı şahsiyete ihtiyaç vardır. İnsanları puta tapmaktan kurtaran Efendimizin ümmeti içinde yeniden putlara secde ettiren eğitimciler türedi. Oysa eğitimin yükünü yüklenen öğretmenlik, zihinleri inşa etme sanatı, öğrencilere karakter verme hüneridir. Resimlere secde ettirme ve öz değerlerinden uzaklaştırma değildir.
Buhranlar geçiren bu toplumun gerçekten Hz. Muhammet Efendimizin misyonuna ihtiyacı vardır. O ki 23 yıllık risalet döneminde hep muallimlik yaptı. Kur’an-ı Kerim’i, vahyi insanlara öğretti. Anlattıklarını harfi harfine kendi hayatında yaşadı. Yapamadığını söylemedi ve kimseye tavsiye etmedi. Öğrencilerinin önce gönlüne girdi, sonra da zihinlerini inşa etti. 23 senede insanları puta tapmaktan vazgeçirdi, tek Allah’a inanmalarını sağladı.
Koca bir kıtayı “gelenek” zindanından kurtarıp Allah’a kul olmayı öğretti.
Kitapsız, okulsuz, cahil bir topluma geldi; Suffe mektebini kurdu, bilgiyi okuttu, dünyayı eğitecek bilginler yetiştirdi. On yıl Hz. Peygamber’e (sav) hizmet eden Hz. Enes, onun eğitim metodunu şöyle özetler: “Ne dövdü ne azarladı ne hakaret etti ne de yüzünü ekşitti.”… İnsanların seviyesine uygun şekilde hitap etti: “İnsanlara anlayabilecekleri dille hitap edin” buyurdu. Cahilliğin düşmanıydı, tek Allah inancını getirdi, gönüllerdeki ve Kâbe’deki putları yıkıp yok etti…
“Puta tapma” cehaletinin üzerinden 1500 yıla yakın zaman geçmişken ve sene 2019 yılında ilkokul çağındaki çocuklarımıza puta tapar gibi resimlerin önünde eğilmeyi öğreten öğretmenler var. Heykellerden, resimlerden yardım umanlar türedi. Eğitim adına bilgi öğretmesi gerekenler, tam bir cehalet örneği veriyor.
Eğitimin, genç neslin kalite kazanmadığından şikâyet eden başta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bütün yetkililer, En Sevilen Öğretmen Hz. Muhammed’i (sav) tanıtmaya çalışan “Peygamber Sevdalıları” nı görmeli ve destek olmalıdırlar. Lakin efendimiz Hz. Muhammed’i (sav) tanımayan bireyler, özelde eğiticiler nitelikli değilse yetiştireceği nesiller nitelikli olamaz. Söylenilen “dindar nesil” arzusu O’nu (sav) tanımakla olur.
Hz. Enes, Peygamberimiz’den (sav) on yıl ders almış. O’nun vefatından sonraki gecelerini şöyle anlatır: “Ben her gece rüyamda Peygamber Efendimizi (sav) görürüm. O’nunla sohbet ederim, o günüm cennet olur. O’nu görmezsem günüm zindana döner.” Hiçbir öğretmen, öğrencisinin her gece rüyasını süsleyemez.
Sonuç olarak; bu toplumun efendimizin getirmiş olduğu kök dünyasına ihtiyacı vardır. O’nun yetiştirdiği insan modeline özlem vardır. Yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkenin okullarında putlara yeniden tapma sahneleri yaşanıyorsa bir yerlerde sıkıntı var demektir. Bu sıkıntıyı aşacak ana öğe, Hz Muhammed’in (sav) fikir dünyasının yeniden tanıtılmasıdır. Bugün kıt imkânlarla bu yükü omuzlayan “Peygamber Sevdalıları”nın çabasına başta hükümet olmak üzere herkes destek olmalı ve takdir etmelidir.