Devenin çok sayıda ismi vardır.
Bunlardan iki tanesi, Camel ve Zamirdir.
CEMEL
Devenin bir ismi Cemel'dir. “…deve- cemel iğne deliğinden geçinceye kadar onlar cennete giremeyeceklerdir…” (Araf:40) buyrulur. Cemal, güzelliktir. Cemel, cemalden gelir.
Devenin her tarafı eğridir. Neresi güzeldir? Evet, zahirde cemel eğridir lakin bütünlük içinde güzeldir. Zira güzellik bütünde saklıdır. Devenin ki de o misal…
Cemelin-devenin eğriliğine ve iriliğine takılmamak gerekir. Eğriliğine ve iriliğine rağmen deve güzellikle iğne deliğinden geçer. Yoksa ona cemel denilir miydi?
ZAMİR
Zamir yorgun devedir.
Ayrıca ismin yerini tutan adıla ve vicdana “zamir” denilmiştir.
“İnsanları hacca çağır sana her bir zamir üzerinde gelirler.”(Hacc:27)
Ayette geçen zamir, deve demektir. Neden deveye zamir adı verilmiştir? Çünkü her tarafı eğridir ama vicdanı düzgündür. Bu nedenle ona zamir denilmiştir.
“Deveye boynun eğri demişler o da nerem doğru ki” demiş. Bu deyişin bir de şu versiyonu olmalıdır “Deveye boynun eğri demişler o da vicdanım düzgün ya” derse ne kadar ona yakışır. Çünkü Hak ona zamir adını vermiştir. O dumura uğrasa da vicdandan, yoldan vazgeçmez. Çölleri aşarak murada ulaştırır.
Hacca zamir üzerinde gidilir. Binek eğri ve zayıf da olsa yol düzgündür, hedef ve amaç doğrudur, Mübarektir.
İsmin yerini tutan edat, kişiyi zahiri ve şahit olunan kimliğinden soyutlayarak öz ve hakiki kişiliğine kavuşturur. Örneğin Ömer, Ali, Osman... vs. isimlerinin yerine “Ben” veya “Sen” veya “O” zamirleri konulduğunda bunların tümü eşitlenir ve bir olur.
Allah, insanı halife olarak yaratmıştır. Halifelik insanın Ali, Ömer, Alpaslan, Berdan... İsimlerine değil, “Ben” “Sen” ve “O” zamirine verilmiştir. Bu nedenle zamir sadece ve sadece insana hastır. Hayvanlar için zamir kullanılmaz. Hiçbir şekilde köpeğe veya eşeğe hâşâ “o” veya “sen” denilmez. Çünkü halife insandır.
Ne olursa olsun İnsanın zahirde sahip olduğu şeyleri kutsaması onun zamirini yok eder. Onu öz benlikten ve vicdandan mahrum bırakır. Zamirde ırk, renk ve dil farklılığı söz konusu değildir. Zamir olmayı kabul etmeyen, zahiri şeylerle var olmaya çalışan kimse zamirini yitirmiştir, vicdansızdır. Her tarafı eğrilmiş çirkinleşmiştir.
İnsan karar ve tercihlerinde vicdanlı olmak istiyorsa öncelikle zamir olmayı kabul etmelidir. Zamir olmayı kabul etmeyen kimsenin kararlarında, seçim ve tercihlerinde isabet etmesi mümkün değildir.
Zamir olmayı kabul eden insan hüküm ve kararında, seçim ve tercihinde isabet eder.
VİCDAN ERKİ
Devlet ve toplum içinde güç dinamikleri, erkler vardır. Bunlar kararla, yasayla, icraatla iş yaparlar. Ama bunlardan daha önemlisi vicdandır. Vicdan, adaletin ve hakkın teminatıdır.
Son zamanlarda ülkede bazı aşırı ve yanlış uygulamalar kamu vicdanının sesi sayesinde nispeten düzeltildi. Demek ki vicdan da bir erktir. Adı sanı yok ama hakikati vardır.
Dünya hayatı devenin sırtı gibi engebelidir. İnişli çıkışlıdır. Fakat öyle de olsa vicdan ve zamir tam olmalıdır. Düzgün olmalıdır. Öyle olduğunda eğri bel bile düz bir tünelle aşılır. Yeter ki özden kopuk, isme dayalı benlik olmasın.
Hayat zahirde bazen estetik olmayabilir ama cemalin cümlede olduğu unutulmasın. Bütünlük içinde güzellik her zaman mutlaka vardır.
Cümle âleme karşı cümle vicdanla karşı konulur.
Vicdan düzgün oldu mu bel eğrilse de yere gelmez. Ama vicdan yoksa sırt dik görünse de yere uzanır.