EHADER Başkanı Önge: Ev hanımı, toprakla tohumu buluşturan varlıktır

Ev hanımının sadece ev işlerinden değil dünyanın işleyişinden de haberdar olması gerektiğini söyleyen EHADER Başkanı Zeynep Önge, "Ev hanımı bir milletin, bir ırkın, hatta dünyanın toprakla tohumunu buluşturan varlıktır." dedi.

Batı ve batılı düşünceye sahip kesimler, sürekli olarak anneyi, ev hanımlarını iş dünyasına sevk etmeye çalışıyor. BM kadın raporunda geçen "Kadın için en tehlikeli yer evidir." ifadesiyle maalesef kadınlarımız küçümsenmekte ve toplumun inşa edildiği yuvalardan çıkarılmak istenmektedir. Oysa İslam dini kadına ve anneye o kadar değer vermiş ki, İslam peygamberi "Cennet annelerin ayakları altındadır." diye buyurmuştur.

Bir toplumun geleceğini inşa eden kadınlar, anneler ve ev hanımlarının tohumu toprakla buluşturan bireyler olduğuna dikkat çeken Ev Hanımları Derneği (EHADER) Başkanı Zeynep Önge, yaptığı açıklamada, annelik ve ev hanımlığı ile ilgili önemli tespitlerde bulundu.

Önge, "Her doğan kadın, ev hanımıdır. Cumhurbaşkanı da olsanız ve evinizde söz sahibiyseniz evin hanımı sizsiniz. Evinizi temizleyen kişi ev hanımı değildir. Evinizde yemek yapan, çocuğunuza dadılık yapan kişi ev hanımı değildir. Kendi evine gittiğinde o da ev hanımıdır. Biz, ev hanımı dediğimizde, evde hiçbir işten anlamayan, etliye sütlüye karışmayan, bulaşıkla, çamaşırla, ütüyle, çocuk bakımıyla, kocasının gönlüyle uğraşan kadınlar aklımıza geliyor. Bir kere bunu değiştirmeliyiz. Ev hanımı siyasetten de, spordan da anlamalıdır. Dünya basınını da takip etmelidir. Yayınlanan bütün kitapları, gazeteleri, köşe yazılarını takip etmelidir. Çocuğunu hangi dünyaya yetiştirdiğini bilmelidir. "dedi.

"Ev hanımı küçücük evden dünyayı değiştirecek insanlar yetiştirebilir"

BM'nin yakın zamanda "Kadın için evi en tehlikeli yerdir." ifadesini de değerlendiren Önge, "Kendini geliştirmeyen, kendini oluşturamayan bir kadın için tabi ki de en kötü yer ev olur. Çıkma ihtimali var ama çıkamıyor. Gezme ihtimali, yaşama ihtimali var ama bunu yapamıyor. Aslında bir nevi bu cümle doğru bir cümledir. Fakat bunu ters düz ettiğimizde o ev hanımı küçücük evden dünyayı değiştirecek insanlar yetiştirebilir. Önce kendi bakış açısını değiştirmelidir. Ev hanımının ne olduğunu bir kere anlamalıdır. Ev hanımı demek toprağa atılan tane demektir. Ondan müthiş bir ağaç çıkar. O ağaçtan milyonlarca insan milyarlarca kuş, böcek yararlanır ve dünyanın en güzel gölgeliği olur. Fakat tohum çürükse, siz o tohumu toprakla buluşturamadıysanız, yani yanlış algılarla insan yetiştiriyorsanız tarlanız bitmez." şeklinde konuştu.

Önge, "Biz zamansız çocuk yetiştiriyoruz. Anne olmayan birisinin deneme yanılma yoluyla anne olacak bir kadına çocuk emanet ettiğimizde Ayşe teyzenin, Fatma teyzenin lafıyla çocuk büyütüyor. Bu çocuktan dünyayı yönetmesini bekliyoruz. Bu çocuk toprakla buluşmamış. Bu çocuk bir kere 6-9 yaş arasında dünya ile ilgili hayallerinin olması gerekiyor. Geleceğe dair bir hedefi olması gerekiyor. Bizim insanımız 40 yaşına geliyor ama hala kendisine hedef belirlememiş. Hala misafir gelince koltuğun ne renk olacağının, kekin küçük mü büyük mü olduğunun derdindeyiz." diye konuştu.

"Ev hanımı toprakla tohumunu buluşturan varlıktır"

"İsraf, ev hanımlarının yozlaşmasından kaynaklıdır." diyen Önge, konuşmasını şu şekilde sürdürdü; "Madde bağımlısı çocuklarımız, zayi olan çocuklarımız ev hanımlarının yozlaşmasından kaynaklanıyor. Toplumun erkeklerinin cinnet geçirme derecesine gelmeleri, evlerinden uzaklaştırılması kararlarının alınması, bir erkeğin çocuğunu gözünü kırpmadan öldürebilecek hale gelmesi, ev hanımının yozlaşmasından kaynaklıdır. Bu 10 senelik, 20 senelik bir program değil, 100 senelik bir programdır. Biz ev hanımı cümlesini İslam'ın ev hanımı cümlesinden alıp bir dönem var olan 'Kakılmış' tiplemesine yapıştırdık. Hayır, biz 'Kakılmış' değil dünyayı var eden varlıklarız. Biz bir erkeğin soyunu var eden, onun adını var eden varlıklarız. Maalesef bunu bu şekilde algılamıyoruz. Tutturmuşuz illa da süslü olacağız, güzel olacağız, ya da ün salıp marka yapacağız diye uğraşıyoruz. Ne oldu? Topluma bir dönüp bakın bakalım neredeyiz? Ev hanımı bir milletin, bir ırkın, hatta dünyanın toprakla tohumunu buluşturan varlık demektir. Siz bu hanımın dengesini bozarsanız tohum toprakla buluşmayacak, gelecek inşa olmayacak demektir.

"Kaybolan neslin çürükleri, toplumumuzu da çürütmeye başlıyor"

Ev hanımının evi hapishanesi değil dünyayı var ettiği yer olduğunu hatırlatan Önge, son olarak şu ifadeleri kullandı; "Fakat ev hanımının bakış açısına bakmak gerekiyor. Hayata nereden baktığını bilmek gerekiyor. Biz gelecek 100 yılı inşa etmeyi programlamadıysak yapacağımız şey çok kısıtlı olur. Sonrasında gelecek 4 yıl için başka bir program, oda tutmazsa başka bir program yapıyoruz. İşin kötüsü en alttan en üste, devlet kademelerine kadar böyle bir yaşam tarzımız var. Tuttu tuttu, tutmadı sil baştan yapıyoruz. Fakat arada bir nesil kayboluyor. Kaybolan neslin çürükleri bizim toplumumuzu da çürütmeye başlıyor. Hayat bu kadar bedava olmamalı. Bir insan milyarlarca hücreden var oluyor, zayi etmemek gerekir." (Nizamettin Aşkın-İLKHA)

EHADER Başkanı Önge: Ev hanımı, toprakla tohumu buluşturan varlıktır

Ev hanımının sadece ev işlerinden değil dünyanın işleyişinden de haberdar olması gerektiğini söyleyen EHADER Başkanı Zeynep Önge, "Ev hanımı bir milletin, bir ırkın, hatta dünyanın toprakla tohumunu buluşturan varlıktır." dedi.

Batı ve batılı düşünceye sahip kesimler, sürekli olarak anneyi, ev hanımlarını iş dünyasına sevk etmeye çalışıyor. BM kadın raporunda geçen "Kadın için en tehlikeli yer evidir." ifadesiyle maalesef kadınlarımız küçümsenmekte ve toplumun inşa edildiği yuvalardan çıkarılmak istenmektedir. Oysa İslam dini kadına ve anneye o kadar değer vermiş ki, İslam peygamberi "Cennet annelerin ayakları altındadır." diye buyurmuştur.

Bir toplumun geleceğini inşa eden kadınlar, anneler ve ev hanımlarının tohumu toprakla buluşturan bireyler olduğuna dikkat çeken Ev Hanımları Derneği (EHADER) Başkanı Zeynep Önge, yaptığı açıklamada, annelik ve ev hanımlığı ile ilgili önemli tespitlerde bulundu.

Önge, "Her doğan kadın, ev hanımıdır. Cumhurbaşkanı da olsanız ve evinizde söz sahibiyseniz evin hanımı sizsiniz. Evinizi temizleyen kişi ev hanımı değildir. Evinizde yemek yapan, çocuğunuza dadılık yapan kişi ev hanımı değildir. Kendi evine gittiğinde o da ev hanımıdır. Biz, ev hanımı dediğimizde, evde hiçbir işten anlamayan, etliye sütlüye karışmayan, bulaşıkla, çamaşırla, ütüyle, çocuk bakımıyla, kocasının gönlüyle uğraşan kadınlar aklımıza geliyor. Bir kere bunu değiştirmeliyiz. Ev hanımı siyasetten de, spordan da anlamalıdır. Dünya basınını da takip etmelidir. Yayınlanan bütün kitapları, gazeteleri, köşe yazılarını takip etmelidir. Çocuğunu hangi dünyaya yetiştirdiğini bilmelidir. "dedi.

"Ev hanımı küçücük evden dünyayı değiştirecek insanlar yetiştirebilir"

BM'nin yakın zamanda "Kadın için evi en tehlikeli yerdir." ifadesini de değerlendiren Önge, "Kendini geliştirmeyen, kendini oluşturamayan bir kadın için tabi ki de en kötü yer ev olur. Çıkma ihtimali var ama çıkamıyor. Gezme ihtimali, yaşama ihtimali var ama bunu yapamıyor. Aslında bir nevi bu cümle doğru bir cümledir. Fakat bunu ters düz ettiğimizde o ev hanımı küçücük evden dünyayı değiştirecek insanlar yetiştirebilir. Önce kendi bakış açısını değiştirmelidir. Ev hanımının ne olduğunu bir kere anlamalıdır. Ev hanımı demek toprağa atılan tane demektir. Ondan müthiş bir ağaç çıkar. O ağaçtan milyonlarca insan milyarlarca kuş, böcek yararlanır ve dünyanın en güzel gölgeliği olur. Fakat tohum çürükse, siz o tohumu toprakla buluşturamadıysanız, yani yanlış algılarla insan yetiştiriyorsanız tarlanız bitmez." şeklinde konuştu.

Önge, "Biz zamansız çocuk yetiştiriyoruz. Anne olmayan birisinin deneme yanılma yoluyla anne olacak bir kadına çocuk emanet ettiğimizde Ayşe teyzenin, Fatma teyzenin lafıyla çocuk büyütüyor. Bu çocuktan dünyayı yönetmesini bekliyoruz. Bu çocuk toprakla buluşmamış. Bu çocuk bir kere 6-9 yaş arasında dünya ile ilgili hayallerinin olması gerekiyor. Geleceğe dair bir hedefi olması gerekiyor. Bizim insanımız 40 yaşına geliyor ama hala kendisine hedef belirlememiş. Hala misafir gelince koltuğun ne renk olacağının, kekin küçük mü büyük mü olduğunun derdindeyiz." diye konuştu.

"Ev hanımı toprakla tohumunu buluşturan varlıktır"

"İsraf, ev hanımlarının yozlaşmasından kaynaklıdır." diyen Önge, konuşmasını şu şekilde sürdürdü; "Madde bağımlısı çocuklarımız, zayi olan çocuklarımız ev hanımlarının yozlaşmasından kaynaklanıyor. Toplumun erkeklerinin cinnet geçirme derecesine gelmeleri, evlerinden uzaklaştırılması kararlarının alınması, bir erkeğin çocuğunu gözünü kırpmadan öldürebilecek hale gelmesi, ev hanımının yozlaşmasından kaynaklıdır. Bu 10 senelik, 20 senelik bir program değil, 100 senelik bir programdır. Biz ev hanımı cümlesini İslam'ın ev hanımı cümlesinden alıp bir dönem var olan 'Kakılmış' tiplemesine yapıştırdık. Hayır, biz 'Kakılmış' değil dünyayı var eden varlıklarız. Biz bir erkeğin soyunu var eden, onun adını var eden varlıklarız. Maalesef bunu bu şekilde algılamıyoruz. Tutturmuşuz illa da süslü olacağız, güzel olacağız, ya da ün salıp marka yapacağız diye uğraşıyoruz. Ne oldu? Topluma bir dönüp bakın bakalım neredeyiz? Ev hanımı bir milletin, bir ırkın, hatta dünyanın toprakla tohumunu buluşturan varlık demektir. Siz bu hanımın dengesini bozarsanız tohum toprakla buluşmayacak, gelecek inşa olmayacak demektir.

"Kaybolan neslin çürükleri, toplumumuzu da çürütmeye başlıyor"

Ev hanımının evi hapishanesi değil dünyayı var ettiği yer olduğunu hatırlatan Önge, son olarak şu ifadeleri kullandı; "Fakat ev hanımının bakış açısına bakmak gerekiyor. Hayata nereden baktığını bilmek gerekiyor. Biz gelecek 100 yılı inşa etmeyi programlamadıysak yapacağımız şey çok kısıtlı olur. Sonrasında gelecek 4 yıl için başka bir program, oda tutmazsa başka bir program yapıyoruz. İşin kötüsü en alttan en üste, devlet kademelerine kadar böyle bir yaşam tarzımız var. Tuttu tuttu, tutmadı sil baştan yapıyoruz. Fakat arada bir nesil kayboluyor. Kaybolan neslin çürükleri bizim toplumumuzu da çürütmeye başlıyor. Hayat bu kadar bedava olmamalı. Bir insan milyarlarca hücreden var oluyor, zayi etmemek gerekir."

İLKHA

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

İstanbul Haberleri

HÜDA PAR Milletvekili Dinç'ten siyonizm ile topyekûn mücadele etme çağrısı
Atatürk'e hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanan doktor serbest bırakıldı
HÜDA PAR'dan Dr. Mehmet Arslan'a cezaevinde ziyaret
MAZLUMDER: Duyarlı insanlar üzerinde kurulan baskılar kabul edilemez
HÜDA PAR: Gözaltına alınan gençler bir an önce serbest bırakılmalıdır!