Bir malı veya hizmeti değerli kılan emektir. Emek, kişinin yaptığı işin değerini ve kıymetini belirler. Hiçbir emek karşılıksız kalmaz. Hele hele davet yolunda harcanan emekler, dökülen terler, kat edilen yollar çok değerlidir ve asla karşılıksız kalmaz. Gerek bu dünyada gerek diğer dünyada karşılığını mutlaka bulur.
Allah (c.c.) “ Kişiye ancak yaptığının karşılığı vardır” (Necm 39) diye buyurur.
İktisadi bir değer olarak emek İslam’ın esasıdır. Emek ancak bir hizmet veya mal olarak ortaya çıktığı zaman değer kazanır.
Emek sarf eden herkes esasında bir işçidir. Hayatımızdaki iş veya emekleri gözden geçirdiğimiz de annenin evladı üzerindeki emeğinin, bir öğretmenin öğrencisi üzerindeki emeğinin, bir işçinin alın terinin veya bir davetçinin davet yolundaki emeğinin çok değerli olduğunu görürüz.
Esasında her bir emek aynı zamanda bir iş kolunu oluşturur. Dünyadaki iş ve meslekler de bir bütünlük oluşturur. Biri diğeri olmadan olmaz. Hepsi bir emek sarf edilerek ortaya konulur. Bu yüzden İslam helal dairesindeki her iş ve mesleği gerekli görür ve hatta bir iş veya meslek dalı ile kimse uğraşmıyorsa tüm toplumu sorumlu tutar. Bir toplumda bir tane dahi marangoz yoksa bütün toplum sorumludur. Hiç kimsenin öğrenmediği bir mesleği öğrenmek toplum üzerinde farzı kifayedir.
Bir toplumu ayakta tutan emektir. Ekonominin emeğe dayalı olması ve sürekli üretim halinde olması gerekir. Emek sarf etmeyen, üretmeyen bir toplum daima başkalarına muhtaçtır. İhtiyaçlarını karşılamak için faiz, kumar, hırsızlık gibi emeğe dayanmayan haksız kazanç yollarına tevessül eder. Kolay para kazanma yolunda olan bu toplumun bireyleri tıpkı bir vücudun içindeki habis ur gibi yaşadıkları toplumu ahlaki ve ekonomik bağlamda içten içe kemirirler.
Ekonomisi emeğe dayanmayan bir toplumun tam olarak bağımsız olduğu söylenemez. Çünkü üretim ahlakına sahip olmayan ve sadece tüketim anlayışı olan ülkeler ihtiyaçlarını karşılayabilmek için başka ülkelerin ürettiklerini satın alma yoluna gideceklerdir. Üretim olmayınca da borçlanma yoluna gidecekler ve daima cari açıkla dış ülkelere bağımlı halde kalacaklardır.
Üretmeyen ve ekonomisi emeğe dayanmayan ülkelerin bilim ve teknolojisi de gelişmez. Çünkü bilim ve teknolojinin gelişmesi için bilimsel ve ekonomik birikime ihtiyaç vardır. Fakirlik cehalet ve hurafe işler bu tür toplumların ortak özelliğidir. İslam, emek ve üretimi teşvik eder. Faiz, kumar ve hırsızlık gibi haksız kazanç yollarını ise yasaklar.
Peygamberimiz (s.a.v.) elinin emeği ile geçinebilecekken mal biriktirmek için avuç açıp dilenenlerin aslında cehennem ateşini talep ettiklerini ifade eder. Dilencilik, bir başkasının emeği ile hayatını sürdürmektir. Bir anlamda parazit olmaktır. Başkasının kanını emmeğe çalışan keneye benzemektir. Dilenmek, kişiyi atalete sürükler, kişilik kaymasına sebep olur ve emeğin önündeki en büyük engellerden biri olur.
Peygamberimiz dilencilik yapan birine: “Sizden birinizin ipini alıp dağa gitmesi, sırtına bir bağ odun yüklenip onu satması, diğer insanlardan bir şey dilenmesinden daha hayırlıdır” diye buyurmuştur.
Bir insanın pazarda limon satması, hamallık yapması dilencilik yapmasından veya işsiz olmasından iyidir. Bugün bir işsizler ordusu ile karşı karşıya olmamızın sebebi insanların emek sarf etmeden bir kazanç elde etme peşinde olmalarındandır. Emek sarf eden mutlaka karşılığını bulur ve işsiz kalmaz. İslam, İnsanların çalışmasını teşvik etmek suretiyle işsizliğin önüne de geçmiş olur.
Emek kalite kazandıkça değeri artar ve günümüzün en büyük problemlerinden olan işsizliğin azalmasını sağlar. İşsizlik daha çok vasıfsız insanların işidir. İşsizlik ile mücadelenin en büyük yollarından birisi de insanların vasıf ve meslek kazanmasıdır.
Günümüz dünyasına hâkim olan ideoloji kapitalizmdir. Kapitalizmde “insan ekonomi içindir” bakış açısı nedeniyle emeğin sömürülmesi kaçınılmaz oluyor. İslam’da ise “ekonomi insan için” olduğundan emeğin karşılığı kişinin alın teri kurumadan ödenir.
Hakkı verilerek sarf edilen emek, güven oluşturur. İnsanların cazibesini kazandırır. Kişinin daima iş bulmasına sebep olur. İşsizliğe mani olur.
Yukarıda sıraladığım unsurlar emeğin değerinin anlaşılması için sanırım yeterlidir.
Emeğin değerini ilahi çizgide anlamak temennisiyle Allah’a emanet olun.
Doğruhaber Gazetesi