“Muhammed”, yerin ve göğün övdüğü anlamına gelir. Her türlü övgüye mazhar olan Efendimiz (a.s) sosyal yaşam içinde güzel davranışlarından dolayı emin olarak adlandırılmıştı. Ne güzel bir unvan! Günümüzde o kadar unvan işittik, o kadar unvan verildi. Duyularımıza, zihnimize bu kadar güzel gelen bir unvan daha olmamıştır. Herkesin peşinden koştuğu isminin önünde arkasında görmek istediği ya da çocuklarının meslekleriyle övündüğü unvanlar “emin” unvanının yanında ne kadar kıymetlidir? Siz düşünün, siz karar verin.
Yıllarca hangi mesleği seçelim ya da çocuklarımız hangi mesleği seçsin dedik. Bildiğimizi bilmezlikten gelerek en güzel, en kutsal meslek olan eminlik mesleğini seçmek istemedik. Çocuklarımıza çeşitli sertifikalar aldırarak bir işe girme umuduyla yaşadık. Kendimiz bir gün aile hizmet içi eğitiminde bir derse girmedik, çocuğumuza böyle bir diploma veremedik. Toplumda bu diplomaya sahip olanların yetersiz olduğunu düşünerek aile içi eminlik programlarının hazırlanması gerektiğini düşünenlerdenim.
Program hazırlanırken değişen ve dönüşen dünyada bazı değişiklikleri dikkate alarak farklı alanlarda başarılı olmayı hedef haline getirmek gerekir. Hedeflerimizi gerçekleştirmek için de teşvik edici, itici bir güce ihtiyaç vardır. Bu itici güç kendi iç dinamiklerimizden gelmeli, kişide anlamlı bir gaye oluşturabilmeli. Bu bilinç oluştuğunda o yönde atılacak adımlar daha rahat olacaktır. Gaye oluşturamayanların zihinsel şemaları her zaman karışık olup kuramsal çerçeveleri eksik olacaktır. İnsanların sağlıklı düşünebilmesi moral ve motivasyonlarının iyi olması adına Peygamberimiz (s.a.v) kuramsal çerçeveyi anlaşılır bir şekilde çizmiştir. Nedir bu çerçeve?
Rivayetlere göre Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: ‘İlim öğrenmek isteyen kimse evine dönünceye kadar Allah yolundadır.’ İstikametini kaybedenler için doğru yolu gösteren bir yaklaşım olduğu gibi, bu işin ne kadar kutsal olduğunu Efendimiz : ‘Dünya ve onun içinde olan her şey değersizdir. Sadece Allah`ı zikretmek ve O`na yaklaştıran şeylerle, ilim öğreten âlim ve öğrenmek isteyen öğrenci bunun dışındadır.’ buyurmuştur. Bu yüzden ilimle uğraşmak mukaddes bir görevdir. Mükâfatı ve karşılığı da çok büyüktür.
O kadar kutsaldır ki yuvasındaki karınca ve balıklar bile, insanlara hayrı öğretenlere dua ederler. Çünkü yeryüzündeki her canlı kendilerini etkileyen insanların merhametinden etkilenir. Ancak dünya, amacı Allah rızası olan bir şekilde eğitim ve öğretim faaliyetleri içinde yer alan kişiler tarafından değerli kılınabilir. Dünyanın çeşitli meşguliyetleri arasında vaktini ilim öğrenmeye adayan insan en mantıklı işi seçmiştir.
Bu uğurda çalışan kendisini ve insanları doğru yola iletme konusunda gayret gösteren kişi ismi ne olursa olsun yaptığı işten haz duyar. Bu yolda yürüyen insan yaptığı işin sonucuna bakmaz. Çünkü sonuç ona ait değildir, insanı doğru yola ileten ancak âlemlerin rabbidir. O`nun yardımı olmadan her alanda olduğu gibi başarılı olmak mümkün değildir. Bu anlayışla hareket eden yaptığı işi düşünerek iki günü birbirine eşit geçmesin endişesi taşıyanlar toplumun bütün kesimlerince takdire layık insanlardır.
Selam ve dua ile...