Van'da, Diyarbakır'da, Elazığ'da patlayan bombalar, yıkım ve sivil ölümleri…
Gaziantep'te vahşi bir saldırı ve hayatını kaybeden elliden fazla kişi…
Bu nasıl bir ruh halidir!
İslam coğrafyasında bir düğün yerinde patlatılan bomba ve 30 çocuk cesedi…
Doğrusu tanım bulmakta, yorum yapmakta zorlanıyorum.
Müslüman topluluklar nasıl bu hale geldiler, anlamak zor.
Ama şunu biliyorum ki,
Emperyalist güçler İslam coğrafyasında nihayet başarılı oldular.
Silahla başaramadılar, ekonomik baskılarla başaramadılar, mankurtlaşmış elemanlarının marifetleriyle başaramadılar.
Dünyevi hesaplarla büyük bir kuşatmaya maruz kaldık.
Özgürlüğü Allah'a kullukta bulan öncüler, rehberler, izzetli direniş örnekleri verdiler.
Ama zaman geçti dünyevi hesaplar zihnimizi ve kalbimiz esir aldı.
“Gerçekten senin için ahiret dünyadan daha hayırlıdır” (Duha/4) diye buyurmuş Rabbimiz; ama biz farklı hayırların peşine düştük.
Kazanmak için usul ve esaslarımızı bırakıp emperyalistlerin usul ve esaslarına göre hareket etmeye başladık.
İdeoloji ne olursa olsun emperyalist ahlakı içselleştirdik.
Amerika ve dostları camilerimizi bombaladı,
Amerika ve dostları okullarımızı, pazar yerlerimizi bombaladı,
Amerika ve dostları düğünlerimizi bombaladı, geleceğimizi kararttı ve bunu yıllarca yaptı.
İşgal ettiler, yaktılar, yıktılar, tahrip ettiler.
Dünyanın dikkatini çektiklerinde “üzgün” olduklarını söyleyip bir kez daha hakaret ettiler.
İşkence merkezlerinde canımızı, Ebu Gureyb gibi yerlerde, kişiliğimizi, şahsiyet ve onurumuzu imha ettiler.
Şehirlerle beraber, kültürümüz, irfanımız, tarihi hafızamız yerle bir oldu.
Şimdi Pkk, Işid ya da ismi fark etmez başka gruplar aynı yolda yürüyebiliyor ve rahatlıkla sivil katliamlarına girişebiliyorlar.
Evet, örgüt adı ne olursa olsun emperyalistin usul ve esası kazanmanın yolu olarak kabul ediliyor. Hatta 15 Temmuz'da da Amerikan küresel emperyalizminin izlerini saldırı usullerinde, halkın üzerine tank sürülmesinde, bomba yağdırılmasında gördük.
Hangi ideolojide, hangi dinde çocuk bedenlerinin tanınmayacak hale gelecek şekilde bomba patlatılmasına olumlu baktığını bilmiyorum.
Nasıl bir fıtrat anlayışına, nasıl bir değerler dünyasına, nasıl bir cennet algısına, nasıl bir peygamber tanımına sahipler bilemiyorum.
İçler acısı bir haldeyiz.
Emperyalistler, başarmanın sevincini yaşarken, biz çaresizliğimize, hırslarımıza köle oluşumuza, aramızdaki uçurumların büyümesine, birbirimizin dilini unutmamıza ağlamalıyız.
Ama yanlışa devam ediyoruz.
“Ne var ki insanlar kendi aralarındaki işlerini parça parça böldüler. Her grup kendilerinde bulunan (fikir ve davranış) ile sevinip böbürlenmektedirler.” (Müminun/53)
Misyonumuzu unuttuk ve cahili üstünlük hesaplarının peşine düştük.
“Çokluk kuruntusu sizi o derece oyaladı ki,
Nihayet kabirleri ziyaret ettiniz.
Hayır! Yakında bileceksiniz!”
Evet, yakında herkes bilecek!
İlahi nur tamamlanacak ve her hak sahibi hakkını alacak.
Yalnızca biraz sabırlı olmak gerekir.
Emperyalist kuşatmayı kolaylıkla ortadan kaldırabilecek, kirli usul ve esasları zihin dünyamızdan kovabilecek bir birikim ve kültür mirasına sahibiz.
Sadece hakta sabır ve biraz çaba…