En kârlı yatırım insana yani eğitime yapılan yatırımdır. Meşhur bir Çin atasözü vardır. ‘Bir defa ürün almak istersen ekin ek, on defa ürün almak istersen ağaç dik, yüz defa ürün almak istersen insan eğit.’ İnsana yatırım yapan toplum ve milletler maddi ve manevi açıdan ilerlemiş, insanlığa önder şahsiyetler ve nesiller yetiştirmişlerdir. Bütçelerinin çoğunu eğitime yatıran ülkeler en refah ve en gelişmiş ülkeler kategorisine girmişlerdir.
Eğitilmemiş insan ve toplumlar nitelik olarak bir anlam ifade etmemiş, cahil insanlarla bir arpa boyu dahi mesafe alınmamıştır. Bu, İslami alanda olsun, dünyevi alanda olsun böyledir. Savaşlarda en etkili silah, eğitimli ve donanımlı askerdir. Sanayi ve teknoloji, gücünü robotlaşmış makinelerden almasına rağmen eğitilmiş eleman, ‘kalitenin yarısı’ olarak tanımlanmaktadır. Bu, Allah’ın işleyen bir sünnetullahıdır. Peygamberler ve onların dava arkadaşları dahi bu sünnetullahtan muaf tutulmamışlardır.
İslam’ın ilk emri Peygamber aleyhisselatu vesselam’a ve tüm müminlere hitaben ‘oku’dur. Allahu Teâlâ peygamberleri eğitmiş, peygamberler de insanları eğitmiştir. Resulullah aleyhisselatu vesselam, tarihin en büyük öğretmenidir. Sahabeler yetiştikçe dava büyümüş, güçlenmiş ve İslam yeryüzüne yayılmıştır. Müslümanlar, eğitime ve insana yatırım yaptıkları dönemlerde insanların en azizi olarak dünyaya hâkim olmuşlardır. Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlılar zamanındaki okul ve medreseler dünyanın en gelişmiş kurumları idi. Nizamül Mülk medreselerinin bağrından nice âlim ve lider yetişmiştir. Kürdistan’daki medreseler sayesinde Kürtler, ümmete manevi öncülük etmiştir. Şu an dahi Türkiye coğrafyasında manevi önderlerin çoğu ya Kürt ya da Kürt medreselerinde eğitim görmüş veya hocalarından ders almış şahıslardır.
İslam ümmeti ilmi ve insan eğitmeyi bıraktıkları an duraklamaya, gerilemeye ve başka toplumların eline bakmaya, arkalarından gitmeye mahkûm oldular. Gerilemeyle birlikte ümmet, materyalist Batı dünyasının tahakkümüne girdi. İşgaller, katliamlar ve sömürüyle İslam toprakları talan edildi. Buna çare olarak eğitim için Avrupa’ya gönderilen Müslüman öğrenciler, birer Batı hayranı olarak geri geldiler, ümmet ve inancıyla amansız bir savaşa girdiler… Bu durum maalesef tüm İslam ülkelerinin ortak kaderi olmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu andan itibaren İslam’a savaş açarak doğru yanlış ne varsa ortadan kaldırdı. Modern eğitim sistemi kuracağım, safsatasıyla Arapça alfabe yerine Latin alfabesine geçerek tüm halkı bir gecede cahil bıraktı. Ümmetin bin yıllık mirası ve tecrübesi olan medreseleri kapattı. O günden bugüne de adam gibi bir eğitim sistemi kuramadı ve gün yüzü görmedi.
Türk eğitim sisteminin çarpıklığını, yanlışlığını bırakın muhalifler, işin başında olan başbakanı, bakanı, müdürü, öğretmeni herkes eleştiriyor ve sistemden memnun olmadıklarını ifade ediyorlar. Eğitimin ne kadar başarısız olduğunu gösteren onlarca istatistik var ortada. Binlerce saat matematik dersi almış ve bunlardan sözde başarılı olup geçerli not almış yüz binlerce öğrenci, üniversiteye giriş sınavlarından tek bir soru dahi çözemiyor, eksi puan alıyor.
İstisnasız tüm hükümetler işbaşına gelir gelmez büyük vaatlerle eğitim sistemini değiştireceklerini dile getirmekte; her birkaç yılda bir ‘reform, yenilik’ adında büyük umutlarla değişiklikler yapılıyor fakat netice değişmemekte.
Eğitim sistemindeki çarpıklıklar salt maddi boyutuyla sınırlı değil. Manevi boyutu maddi boyutundan daha da köhnemiş ve yozlaşmış durumda. En son Başbakan ‘dindar nesil’ yetiştireceğiz, dedi. Artı duruma geçmekten ziyade 28 Şubatın uygulamalarını ve mağduriyetlerini dahi oradan kaldıramadı. Tam olarak ne olduğu ve ilerde ne tür sonuçlar getireceği kestirilemeyen 4+4+4 sisteminden dahi çark etti. Başörtüsü yasağını artık sorunu ve tartışmalarını ortadan kaldıracak sağlıklı bir çözüm getirmedi. Kur’an-ı Kerim ve Siyer derslerinin seçmeli olması önemli ama yeterli değil. Müslümanların dinlerini öğrenecek, hafızlık kurumunu canlandıracak uygulamalar yok.
Başbakan ve hükümet şunu bilmeli: Laik sistem üzerine bina edilmiş bir sistemde ‘dindar nesil’ yetiştirilemez. Başörtüsüyle okula gitmenin yasak olduğu bir ülkede ve okulda sağlıklı bir eğitim ve terbiye verilemez, insanlığa ve ümmete lider olacak nesiller yetiştirilemez.
Bu ülkede tüm sorun ve sıkıntıların başı, eğitim sorunudur. Eğitim kurumu sağlam binalar üzerine inşa edilmediği müddetçe geleceğe umutla bakılamaz, emin adımlarla ilerlenemez. Vahyin eğitimiyle nasıl ki bedevi çöl Arapları insanlığın en hayırlı insanları ve nesli haline getirilmişse bugün de maddi ve manevi sorun ve problemlerin kökü ancak ilahi eğitim programının yürürlüğe geçirilmesiyle çözüme kavuşur. Yoksa yaklaşık yüz yıldır boşa çekilen küreklerin aynısı çekilmeye devam edilir…
Doğruhaber Gazetesi